Aksırmanın tıksırmanın müşterisi kim?

Başbakan Erdoğan’ın, “aksırıncaya tıksırıncaya kadar içiyorlar karışan mı var sözleri”, hem klasik medya hem de sosyal ağlar üzerinden hayli kritik aldı.

Bugün Başbakan, “Ben de insanım. Benim de gerilimli dönemlerim, stresli ve sinirli anlarım oluyor. O da benim o andaki gerilimim ya da doğamda olan bir şey olarak alınsın” diyerek bakışını esnetti, bir anlamda gönül aldı.

Fakat tam bu sözlerin sonuna bir başka cümle ekledi ve dedi ki, “Belki onun da alıcısı vardır.”

Bu cümlenin siyaseten tercümesi, “bu fikri benimseyen, aynı düşüncede olan, bundan hoşlanan ve destekleyen kişiler de bulunabilir” demek.

Haliyle, Başbakan’ın “sattığı” bu cümlenin “alıcısı” da olacaktır. Yani Başbakan’ın son cümlesi zorlandığında, lafın alkol kullananlara değil, alkol kullanmayanlara, bunun kötü bir alışkanlık olduğunu düşünenlere gittiği de şekillendirilebilir!

Aslında bu teşhiste de bir sorun yok. Türkiye’de her görüşten insan var ve fikirlerinizi söylediğinizde bir kesim bundan hoşlanırken bir kesim hoşlanmayabiliyor. Hatta, söylediklerinizin bir kısmını destekleyip bir kısmını reddeden insanlar da bulunabiliyor.

Peki bu cümlenin alıcısı, yani müşterileri AKP içinde kimler ve ne kadarlık bir kesimi temsil ediyorlar. (Aslında soruyu AKP’siz sormak daha doğru da olabilir.)

Türkiye genel olarak muhafazakar bir ülke ve özellikle alkol kullanımı konusunda özel hassasiyetler barındıran kesimleri de çok. AKP içinde bu kesimin daha ağırlıklı olduğu da kolaylıkla varsayılabilir.

Ki sanırız müşteri kitlesinin profili de işte bu noktada şekilleniyor. Ve yine sanırız önemli bir alıcı kitlesi de AKP dükkanının önünde duruyor. 'Aksırma ve tıksırma' biraz onlara hitap ediyor.

Fakat Türkiye'de hiçbir muhafazakar mülahazaya dayanmadan alkol kullanmayan, sağlığına dokunacağınden kaygılanan veya ayda yılda bir arkadaş zorlaması ile tadını da beğenmeyerek içen insanlar da var.

Zaten "stres" lafı da buraya gidiyor olsa gerek.

www.iyibilgi.com