Gül’ün dışişleri bakanlığında Türkiye

0 0 0000 00:00 tsi
Abdullah Gül, dışişleri bakanlığı döneminde Başbakan Erdoğan’a göre daha ılımlı olan tarzı ve temkinliliği ile ön plana çıktı. Abdullah Gül’ün dışişleri bakanlığı döneminde, Türkiye’nin AB sürecinde ve Kıbrıs konusunda da tarihi adımlar

Abdullah Gül, 14 Mart 2003’te Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığında kurulan kabinede, başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı olarak görev aldı. Gül, koltuğa oturur oturmaz ilk sınavını ABD ile ilişkiler konusunda verdi. 1 Mart tezkeresi ve ardından 2003 yılının Temmuz ayında gerçekleşen Süleymaniye baskını Ankara-Washington hattında büyük bir krize yol açtı. 
Haberin devamı 

Türkiye, 11 Türk askerinin başına, Kuzey Irak’taki ABD güçlerince çuval geçirilmesine sert tepki gösterdi. Ancak, krizin ilişkilere mümkün olduğunca az zarar vererek aşılması için de çaba sarf edildi.

Gül’ün ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile ilişkileri yeniden rayına sokma çabası sonucu, geçen yıl iki ülke arasında ortak bir vizyon belgesi imzalandı. Abdullah Gül, dışişleri bakanlığı döneminde Türkiye’nin İslam dünyasında daha aktif olması için çalıştı. Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreterliği’ne seçilmesi Ankara’nın başarısı olarak görüldü.

Ortadoğu’da izlenen politikalar ise, İsrail’le ilişkilerde sıkıntı yarattı. Hamas liderinin Ankara’ya davet edilmesi İsrail’in sert tepkisine neden oldu.

AB İLE İLİŞKİLERDE ÇABASI ÇOK

Abdullah Gül’ün dışişleri bakanlığı sırasında, Türkiye-AB ilişkileri sık sık kopma noktasına geldi. Gül, ılımlı konuşma tarzıyla tanınsa da, AB Komisyonu’nun Türkiye temsilcisi Hans Jörg Kretschmer için sarf ettiği, “Kim oluyor Kretschmer” sözü hafızalara kazındı.

Buna karşın, yaşanan bir çok kriz aşıldı ve Türkiye’nin AB sürecinde tarihi adımlar atıldı. AB’yle müzakare süreci başlatılırken, Türkiye’nin tam üyelik hedefine bağlı olduğuna ve süreçteki kararlılığına her fırsatta vurgu yapıldı.

ANNAN PLANI ONUN DÖNEMİNDEYDİ

Kıbrıs konusunda da önemli gelişmeler yaşandı. Abdullah Gül’ün de dışişleri bakanı olarak Türkiye’yi temsilen katıldığı Bürgenstock görüşmelerinin ardından 24 Nisan 2004’te Annan Planı referanduma sunuldu. Gül, referandum sonrası, Kuzey Kıbrıs Türk halkına yönelik tecridin son bulması için yoğun çaba sarf etti. Kıbrıs’taki kısıtlamaların karşılıklı ve eş zamanlı olarak kaldırılması önerisi Gül tarafından açıklandı, ancak Rum yönetimi öneriyi reddetti.

EŞİ AİHM’E BAŞVURMUŞTU

Dikkat çekici bir gelişme de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi cephesinde yaşandı. Abdullah Gül’ün eşi Hayrünisa Gül, türbanlı fotoğrafı nedeniyle Ankara Üniversitesi Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi’ne kayıt olamadığı gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yaptığı başvuruyu 2004 yılında geri çekti.

Hayrünisa Gül, başvurusunun siyasete alet edilmesinden ötürü bu kararı aldığını açıkladı. Ancak kararda, dışişleri bakanlığı yetkililerinin, Leyla Şahin’in benzer başvurusundan olumsuz sonuç çıkacağı sinyallerini aldıkları yönündeki uyarılarının etkili olduğu iddia edildi.

  
NTV

Bu haber 315 defa okundu.