Hey Richard, ‘Allah 1’ desen inanmayız!

Amiyane tabirle ve basının sık kullanarak anlamını tükettiği biçimiyle “elleri kanlı” yaftasıyla anmayalım ama… Karanlıklar Prensi adına layıktır ve ABD yönetiminin fikir babalarından biri olarak bu coğrafyanın “ahı” da “vah”ı da boynundadır.

Öyle olmasa, Ortadoğu’da yüzbinlerin ölümüyle içinden çıkılmaz hale gelen kaosun “anti-semitizm”e döneceğini fark edip, Beyaz Saray’ı da “siz halledersiniz, benim işim vardı” diyerek atlatıp tüymezdi.

O zamandan beri de “yitik”tir. Ve fakat, görülüyor ki yine kuyruk sıkışmış ve uzun zamandır ihmal ettiği Türk dostlarına yardım için esmer çenesini açmış.. Hem de “güncel” üzerinden…

Demiş ki; "Bana göre, Tayyip Erdoğan'ın veya bir başka ismin olmasında bir sakınca yok. Erdoğan'ın adaylığı konusunu abartmaya da gerek yok. Ama endişelendiğim nokta, AKP içinde nasıl ılımlılar varsa radikal eğilimi isteyen yani ülkenin dinci akımların etkisi altına girmesini arzu edenlerin olması. Burada da önemli olan, Erdoğan veya her kim cumhurbaşkanı olacak ise bunlara taviz verip vermeyeceği. Yani verdikleri desteğin diyetini isteyenlere ne kadar prim ödeneceği meselesi belirleyici olacak. Türkiye'nin laik, demokratik ve modern çizgisinin ne derece korunacağı bölgede sizleri örnek alan ülkelerin geleceği açısında da hayati..."

Bak seeen?..

Bu nitelikli analizin satır araları konuya ne denli vâkıf olduğunu gösteriyor ve aslında en yalın ve hakkaniyetli yanıt olan “sana ne kardeşim” terslemesini yetersizliyor. Evet ve elbette Türkiye’de radikal unsunlar hassas konulardır ve şüphesiz laiklik “untouchables”dır.

Ama bizim gerekçelerimizle! Yoksa Perle ve şürekasının eteklerini tutuşturan, “İsrail bu işten kötü etkilenir, zaten dünyada anti-Yahudi ve anti-İsrail akımlar pekişiyor, bir de Türkiye buna katılırsa felaket olur” diye değil.

Sonrasında da bakın hangi konuya geçiş yapmış… Sanki ikisi arasında “enegrasyon/ilinti” varmış gibi!!! (Yoksa var mı?); "Ben olsam daha etkin adımlar atardım. Ancak, asıl sorun PKK'nın dış desteklerini kurutmak. Yani sadece silahla olmuyor. Bu dış destekçiler de bence bazı Avrupa ülkeleri, Suriye ve İran. Hala Tahran ve Şam yönetimi gizli desteğini sürdürüyor. Türkiye'nin bunlar görmesi lazım''

Pehlivana bak… 20 yıldır Türk siyasetinin incesine vakıf, son 7 yıldır da hükümete istediğini yaptıracak konumda oturan yiğide selam! Bush yönetiminde Savunma Politikaları Masası başkanlığı kim yaptı? “Gölgede” kaldığı için gözümüz seçmedi herhalde. Sen el atsaydın ya.

Adreslere de dikiz. Tahran ve Şam "şimdi" desteğini sürdürüyor, ABD ne yapıyor? Tek tek saysak iyibilgi'nin sanal sayfaları bile yetmez. "Allah çarpar" diyeceğiz ama daha ne yapsın ki, adın üstünde.

Hasılı sana inanmayız, esasen lakabını aldığına da inanmaz bu topraklar. Bu yüzden “neden ‘şimdi’ oraya çıktığın” da “neden ‘şimdi’ bunları söylediğinde” bize tasadır. En iyisi mi hadi karanlığına. Nem romatizmalarına iyi gelir.
www.iyibilgi.com