“Légion d'Honneur’u hak ettiler!”

0 0 0000 00:00 tsi
Malatya’daki cinayetin ayrıntıları her geçen gün ortaya çıkıyor. Zanlıların ifadeleri tüyler ürpertici. Bu arada o cinayeti değerlendiren Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç “Hıristiyanlığa bundan daha büyük bir hizmet olamaz” diyor ve bir tavsi

Malatya’daki cinayetin ayrıntıları ortaya çıkıyor. Malatya'da İncil dağıtan yayınevini basıp, biri Alman 3 kişinin el ve ayaklarını bağladıktan sonra boğazlarını keserek öldürdükleri için gözaltına alınan 4 zanlı, polislere verdikleri ifadede cinayetleri nasıl işlediklerini büyük bir soğukkanlılıkla anlattı. Zanlılar ifadelerinde, “Din elden gidiyor diye gidip bastık. Biz ellerini ve ayaklarını bağladık. Hepimizde bıçak vardı ama, boğazlarını Emre G. kesti. Vatan için yaptık” dediler. Gözaltındaki 4 zanlı, Zirve Yayınevi'ne daha önceden de gittiklerini kaydederek, “Misyonerlerle ilk irtibatı Emre kurdu. Biz yayınevine ilk gittiğimizde, Hıristiyanlığı merak ediyoruz diye onları kandırdık. Asıl amacımız istihbarat toplamaktı” diye konuştu.

Katiller “din elden gidiyor diye yaptık” diyor ancak Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç cinayetin Hıristiyanlığa hizmetten başka bir sonuç doğurmayacağını belirtiyor. Dün akşam Taksim’deki Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde geniş bir dinleyici kitlesi ile Mesnevi okuması yapan Kılıç, konuşmasında Malatya’daki cinayete de değindi.

“Menfur saldırıyı kınıyorum” diyen Kılıç, o cinayetle, saldıranların karşı oldukları inanca büyük bir hizmette bulunduklarını belirtti. “Batılılar o çocuklara Légion d'Honneur ödülü versin çünkü Hıristiyanlığa bundan daha büyük bir hizmet olamaz” diyen Kılıç şöyle konuştu: Eğer Allah adına yaptık diyorlarsa bunun ne kendilerine ne de başkasına faydası var.

Öte yandan misyonerlikten korkulmaması gerektiğini de vurgulayan Kılıç dinin bir Pazar gibi düşünülmesi gerektiğini, herkesin malını özgürce sergileyebileceğini söyledi. Ancak bu pazarın “serbest ve rekabete açık” olması gerektiğini belirten Kılıç şöyle dedi:

“İnanç bir pazardır, o pazarda malınızı özgürce sunmanız gerekir. Misyonerlik serbest olmalı ama bir şartla: Şartlar herkes için eşit olacak. Yani siz gidip bir şeyler yapınca kıyamet kopuyor, ancak misyoner Avrupa’nın parasıyla doğuya gidiyor, istediğini yapıyor. Eşit şartlarda özgürce tartışalım, koy fikrini ortaya… Hodri meydan! Bizim özgüvene ihtiyacımız var. Sahip olduğumuz değerlerin önemini kavrayamıyoruz.”

iyibilgi.com

Bu haber 204 defa okundu.