En Sıcak Konular

Kuzey Irak yeni bir İsrail mi olacak?

0 0 0000 00:00 tsi
Kuzey Irak yeni bir İsrail mi olacak? Muhalif haber kaynaklarının önde gelenlerinden CounterPunch'ta yayınlanan bir makalede Kuzey Irak ile ilgili ilginç tanımlamalarda bulunuldu. En çarpıcı tanımlama Kuzey Irak'ın "faşis, petrol zengini, küçük bir devlet"e dönüşme ihtimali... İşte o yazı

Kürt liderlerin, merkezi hükümetin de desteğiyle Kerküklü Arapları sürmesi kabul edilemez. Böyle giderse, Kuzey Irak azınlıklarını ezen, komşularından korunmak için ABD'ye muhtaç, faşist, petrol zengini küçük bir devlete dönüşecek. ABD de petrol nedeniyle Kürtlere sırtını çevirmez

Bu yıl bitmeden Bağdat'ın yaklaşık 250 kilometre kuzeyindeki Kerkük'ün sakinleri kaderlerini belirlemek için düzenlenecek bir referandumda oy kullanacak. Mesele, petrol zengini kentin, adına Kürdistan denen bölgenin bir parçası mahiyetinde ilhak edilip edilmeyeceği. Kerkük'ün tarihi, daha geniş anlamda Irak'ın tarihinin de simgesi gibi: Daima işgallere hedef olmuş, hasım imparatorluklara karşı stratejik bir savunma noktası gibi görülmüş, etnik ve dinsel açıdan son derece karışık ve elbette muazzam petrol kaynaklarının hem lanetini hem faydasını yaşamış bir kent bu. Bu özeti doğrularcasına Kerkük bir kez daha stratejik kaygıların ve Irak'taki mevcut kukla rejimin odaklandığı yer haline geldi; ki bu rejim 'yeniden iskân' kararı çerçevesinde Arapları evlerinden çıkarıp 'yerlerine' Kürtleri yerleştirecek. Referandumdan hemen önce bu adımın atılması ilhakı ve Kürtlerin Irak'ın kalanından fiilen ayrılmasını neredeyse kesin kılıyor.

İsrail faaliyetleri şüpheli
Bugün Kerkük'le ilgili mesele Iraklı Kürtlerin kente tekrar yerleştirilmesi değil. 1980'lerde Saddam'ın kentte 'Araplaştırma' diye bilinen bir proje yürüttüğü kuşkusuz doğru. Baas projesi binlerce Arap'ı güneyden alıp Kerkük'e yerleştirmiş, Arap olmayanlarıysa güneye sürmüştü. 'Araplaştırma' büyük ölçüde etnik azınlıkların belli kesimlerde teşkil ettiği yoğunluğu ortadan kaldırıp onları ülkenin dört bir tarafına yayarak ulusal Irak kimliğini sağlamlaştırma çabasıydı. Bugün, nasıl Filistinli mültecilerin dönüş hakkını tüm kalbimle destekliyorsam, Kürtlerin dönüş hakkını da inkâr etmem imkânsız. Fakat bu noktada mevzu Kürtlerin dönüş hakkı olup olmaması değil, Kerkük'ün bir 'Kürt kenti' ve daha da genişletirsek, 'Kürdistan'ın siyaseten yaratılması için elverişli olup olmadığı. Baas rejimi Kerkük'te gerçekten de demografik bir değişime girişti, fakat bu siyasi kampanya sadece Kürtleri değil, kentteki bütün Arap olmayanları etkiledi. İşgal altındaki Irak'ta neredeyse yapılan veya söylenen her şeyle ilgili sorunlardan biri, bu hikâyelerin basitleştirilmesi ve içeriklerinin belli çıkarlara uyacak biçimde çarpıtılması. Kerkük'teki demografik değişimden Asuriler, Türkler, Kürtler, hatta Ermenilerin hepsi etkilendi.

Bugün Kerkük olarak anılan kent MÖ. 8. ve 9. asrın Asuri imparatorlukları için hayati öneme sahipti. Hıristiyanlığın doğuşuyla birlikte Kerkük'ü çevreleyen bölge ilk Hıristiyan topluluklarının bazılarının yanı sıra köklerini Babil sürgününde arayan Yahudi topluluklarına ev sahipliği yaptı. MS. 7. asırda İslam'ın doğumundan hemen önce kent Bizans ve Pers imparatorluklarının sürekli değişen sınırları arasında sıkışmış buldu kendisini. Arap halifelerinin Bağdat'ta 8. ve 13. asırlar arasında yürüttüğü hükümranlık sırasında bölgeye birçok etnik Türk yerleştirildi ve Halifeliğin hizmetinde askerlik yaptılar. Ve Kürtler de yakınlardaki dağlardan inip büyük kalabalıklar halinde kente yerleşti. Kerkük'te bugün karşı karşıya olduğumuz şey büyük bir çeşitlilik; Bağdat'taki mevcut rejimin sistemli olarak ortadan kaldırmaya çalıştığı bir çeşitlilik bu.

İşgalden bu yana efsaneler tarihsel olguların önüne geçti ve Kürt siyasetçiler, petrol zengini kent üzerinde hak iddia etmek için bölgedeki bir diğer efsaneye dayalı ulus-devlet olan İsrail'in yöntemlerini benimsedi. İşgal sırasında peşmergeler Kerkük'e girdi ve kontrolü fiilen ele aldı. O zamandan beri, Küreselleşme Araştırmaları Merkezi'nin de rapor ettiği üzere, Kürt milisler insanları zorla evlerinden çıkardı, cinayetlere, suikastlere ve yavaş bir etnik temizliğe girişti. İlk kurbanlar Araplardı. Zira büyük ölçüde Baas politikalarıyla bağlantılandırılıyorlardı ve Bağdat'daki rejimden destek bulamıyorlardı. Daha az göz önünde olansa, bölgedeki Asurilerin ve diğer etnik azınlıkların hedef alınmasıydı. Fakat kentteki en büyük ve Kürt saldırılarına karşı en dirençli olması beklenen grup Türkmenler. Türkmenler bu bölgede sekiz asırdır yaşıyor ve Türkiye'yle güçlü bağları var.

İsrail istihbaratının da Kürt liderlerle yakın çalışma içinde olduğu ve bölgede kök saldığı söyleniyor. Bu gelişme, sözüm ona Kürdistan'ın ülkenin kalanındaki İsrail operasyonları için kalkış noktası işlevi görmesine yönelik kaygıları da artırıyor.
Kerkük'ü kuşatan söyleme baktığımızda, sanki İsrail'in sahnelediği bir oyunla karşı karşıya gibiyiz. Bugün Kerkük'e 'Kürtlerin Kudüsü' deniyor. Veya bir Kürt yazarın söylediği gibi: "Nasıl Necef ve Kerbela Şii Müslümanlar için kutsalsa, Kerkük de daima Kürtler için kutsal olmuştur." Bu sözde inancın etkisinde kalan on binlerce Kürt, 'sahadaki' demografik gerçekliği değiştirmek için Kerkük'e geldi. Bu politika İsrail'in Batı Şeria'daki faaliyetlerini çok andırıyor; orada da Yahudiler bölgenin statüsünü değiştirmek amacıyla yerleşimci olmaya teşvik ediliyor. Petrol zengini bir bölgenin Kürtler için şimdi 'kutsal' hale gelmesi de şaşırtıcı değil. Peki söz konusu iddiaların geçmişte karşılığı var mıydı?

1957'de Kürtler çoğunluk değildi
Gerçek şu ki, Kerkük etrafında modern dönemde dönen tartışmalar, Kürt liderlerin kabul etmeyi yeğlediğinden daha karmaşık. Birincisi, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağıtılmasını öngören Sevr Anlaşması'na yönelik müzakereler, 1921'de referanduma sunulacak bir Kürt bağımsızlığını içeriyordu. Bu öneri, Kürt heyetinin isteğiyle öne sürülmüştü ve Kerkük bu devletin sınırlarına dahil değildi. Bu tarihsel olgu bilhassa önemli, zira o yıllarda Kürtler Kürdistan'ı kurmaya en yakın durumdaydı ve bunu yapmak için ellerinde en büyük gücü taşıyorlardı. İkincisi bu, Kerkük'ün 'kutsal' olduğu iddialarının gerçekdışılığının boyutunu da ortaya koyuyordu. Bölgede 1957'de yapılan resmi nüfus sayımı, Kürtlerin kentte çoğunluğu teşkil etmediğini gösterdi. Ki 1957, Saddam iktidarı veya onun Araplaştırma politikasından çok önceydi.

Bu olgular Kerkük'ü çevreleyen çok daha karmaşık gerçekler olduğu anlamına gelse de, Kürt milislerin saldırgan faaliyetleri, ABD'nin ve Bağdat'taki kukla rejimin himayesi altında sürüyor. Fakat en fazla rahatsız eden şu: Kerkük'le ilgili gelişmeler, Irak'a dayatılan kurumsallaşmış ırkçılık ideolojisinin bir başka kanıtı. İşgalin başından bu yana ABD etnik şovenizmi teşvik ediyor ve ülkeyi etnik veya mezhepsel hatlar üzerinden bölme niyetinin işaretlerini veriyor.

Bu politika sürerse Kürdistan bol bol petrole sahip, çok büyük azınlık nüfusunu ezmekle meşgul ve ABD'ye kendisini 'farklı' komşularından 'koruması' için yalvaran küçük bir faşist devlete dönüşür. Ve elbette ABD de bu isteğe bayıla bayıla icabet eder, aynı petrolden dolayı Körfez ülkelerinin isteklerini kırmadığı gibi.

CounterPunch
İnternet gazetesi, 13 Nisan 2007
Radikal



Bu haber 273 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,640 µs