Bityeniği: NATO'nun esas hedefi Şamballa mı?

22 Kasım 2010 13:33 tsi
Batı ittifakı 2014'e kadar Afganistan'da kalmayı garantiledi. Bu sevdanın sebebi "enerji" olabilir mi? Ama fosil değil...Spiritüel! iyibilgi özel

Trans-Atlantik ittifakının geleceğinin ciddi şekilde belirlendiği NATO'nun Lizbon zirvesi geride kaldı. Zirveden hangi ülke ne elde etti, bunlar günlerdir yazılıp çiziliyor. Füze kalkanı, İran, Rusya derken zirvede karara bağlanan bir başka konu hakettiği ilgiyi pek göremedi. O haber şuydu:

"Afganistan'daki Uluslararası Güvenlik Destek Gücünün (ISAF) yetkilerini yerel güvenlik güçlerine devretmesi işleminin 2011 yılında başlayarak 2014 sonunda tamamlanmasıyla ilgili deklerasyon, NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen ve Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai tarafından imzalandı. ISAF'a bağlı olarak Afganistan'da bulunan yaklaşık 150 bin askerin 100 bine yakınının 2014 yılı sonuna kadar geri çekilmesi öngörülürken, bölgede kalan NATO askerleri Afgan güçlerine sivil destek ve eğitim verecek" (Kaynak: Cihan)

Kısaca 2014'e kadar NATO kuvvetleri Afganistan'da olacağı garantilendi. Bu işin sadece NATO kısmı. Peki ya ABD güçleri ne olacak? Onlar 2014'ten sonra da Afganistan'da kalacak mı? Bunlar şimdilik muallakta.

İşte bu gelişmeden sonra, iyibilgi olarak arşivden konuyla ilgili bir makaleyi tekrar dikkatinize sunmanın vaktinin geldiğini düşündük. Batı'nın Afganistan "ısrarının" altında yatan sebepler şimdiye kadar pek çok perspektiften incelendi. Ancak bu incelemelerin arasında bir tanesi var ki, Türk medyasının pek ilgi göstermediği bir yönden konuya yaklaşıyor: Okült ve spiritüel bakımdan Afganistan'ın Batı medeniyeti için önemi.

Konu ilk bakışta pozitif bilim medotlarına alışmış bünyelere "ürkütücü" gelebilir. Ancak bahsedeceğimiz yazıyı, ABD'den, akademik çevrelerde adı duyulmuş bir Profesörün yazdığını söylersek, sanırız işin ciddiyetinin altını yeterince çizmiş oluruz.

Prof. Eugene Narrett, jeopolitikadan kültürel tarihe kadar çeşitli konularda çalışmalarda bulunmuş ABD vatandaşı bir öğretim görevlisi. Esas uzmanlık alanı ise İsrail ve Yahudiliğin, Batı medeniyeti ile olan ilişkileri. Washington DC, Boston, New York, Kudüs gibi kentlerde çalışmış bir isim.

---

 

Narrett'in 2007 yılında kendine ait internet sitesinde yayınladığı bir makale, Batı dünyasının Afganistan "sevdasını" alışılmadık yönlerden inceliyor.

Dünya tarihinde, Orta Asya'nın jeopolitik açıdan önemine dikkat çeken bir çok araştırmacı bulmak mümkün. Bunlar arasında en meşhurlarından biri jeopolitikanın babalarından Sir Halford Mackinder'dir. 1919 yılında kaleme aldığı eserinde, Avrasya olarak adlandırılan bölgeden "Dünya Adası" olarak bahseden Mackinder, buradaki doğal kaynakları kontrol etmenin önemine atıfta bulunur. "Dünya Adası'nı kim yönetirse, o, dünyaya hükmeder" diye meşhur bir sözü vardır. Mackinder'ın dışında da onlarca akademsiyen, Avrasya'nın önemine atıfta bulunmuştur. Ancak bir çoğu olayı doğal kaynaklar yönünden incelemiştir.

İşte Narrett gibi kültürel çalışmalar uzmanı bir akademisyenin aynı bölgeyi farklı bir mercekle incelemesi, bütün bu araştırmaların arasından sıyrılmasını sağlıyor.

ABD'li profesörün iddiası kısaca şöyle:

Afganistan, tarih boyunca çeşitli imparatorlukların (İngiltere, Rusya) ve Büyük İskender gibi fatihlerin hedefindeydi. Herbirinin kendine has sebepleri vardı. 9/11 sonrası dünya düzeninde Batı'nın (NATO, ABD) bu bölgeye olan ilgisi, esas olarak terörle savaş hikayesi üzerinden kurgulandı. Ancak işin özünde "enerji meselesi" yatıyor. Ama bu fosil yakıtlardan elde edilen enerji değil. Batı'yı buraya çeken esas şey, bölgenin barındırdığı spiritüel enerji kaynakları. Bu kaynaklardan en önemlisi de...Meru Dağı!

Yalnız bu Meru, Afrika'daki Meru ile karıştırılmasın. Hindu efsanelerinde evrenin merkezi olduğu düşünülen, mitolojik bir yer.

Bunun dışında Meru, kimi okült kaynaklara göre Şamballa’ nın bulunduğu yerdir (Konuyla ilgili daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz: Agarta'nın ev sahipleri...)

Bunun dışında

- Meru, Ağrı Dağı ile özdeşleştirilmiş (Sir Walter Raleigh),
- Zerdüştlüğün burada doğduğu iddia edilmiş (Thomas Maurice)
- Mitra'nın mağarasının burada olduğu söylenmiş (George Stanley Faber)

Prof. Narrett, bir batı medeniyeti ve kültürü uzmanı olarak yukarıda verdiğimiz Meru ile ilgili örneklerin benzerlerini makalesinde kısa kısa geçmiş. Batılı yazarlara ait kaynaklarda Atlantis'ten, Şamballa'ya kadar bir çok mistik yere kaynaklık eden bu bölge, Narrett'e göre, Batı dünyasının gözünde Afganistan'ın doğu bölgesi. Yani Pakistan, Rusya, Çin ve Hindistan'ın buluştuğu yer, bütün bu batılı yazarların  kast ettiği yer aslında.

Peki Batılı güçler, neden bu bölgeyi kontrol etmek istiyor? Narrett'in buna cevabı biraz spekülatif:

"Yeni bir dünya düzeni için yeni bir dinin oluşturulması olabilir."

Prof. Narrett gibi bir ismin, böylesine spekülatif çıkarımlarda bulunması bile başlı başına ilginç. 2007 yılında yayınladığı makaledeki fikirleri, Afganistan ve NATO bağlamında tekrar okumakta fayda var.

www.iyibilgi.com özel

Bu haber 2,512 defa okundu.