En Sıcak Konular

Aradaki makas açılıyor

18 Kasım 2010 08:59 tsi
Aradaki makas açılıyor ABD-Türkiye ilişkilerinde yol ayrımı...

1 Mart (2003) Tezkeresi’nin reddi Türk-Amerikan ilişkilerinde tam bir kırılma noktasıydı. O günden bugüne ilişkiler bir türlü düzelemedi. Başkan George W. Bush tezkerenin intikamını Türk askerlerinin ve istihbarat görevlilerinin başına çuval geçirerek almaya kalktı. Aynı bağlamda PKK, 2003’den günümüze Irak’ı güvenli bir sığınak olarak kullandı ve silahlı militan sayısını Amerika’nın kanatları altında neredeyse 3 misline çıkardı. Bush Türkiye’den açıkça intikam aldı. Türkiye’nin yerinde farklı bir ülke olsaydı 1 Mart’ın faturası çok daha yüksek çıkabilirdi, fakat değişen dünya dengeleri ve Türkiye’nin kendine has jeo-stratejik konumu ABD’nin Türkiye’ye daha fazla zarar vermesine izin vermedi. Bunu pek çok Amerikalı diplomat benim de bulunduğum ortamlarda çekinmeden itiraf etmiştir. Bush’un öç alma politikası 2007 Kasım’ında Erdoğan-Bush Beyaz Saray Zirvesi’nde sona erdi. Bu görüşme sonrasında George W. Bush PKK’yı “Türkiye, Irak ve ABD’nin ortak düşmanı” ilan etti. Fakat ABD’nin Türkiye politikasındaki değişim çok sınırlı kaldı. Bu nedenle Barack Obama’nın seçilmesi Ankara’da büyük bir sevinçle karşılandı. Obama, başkanlığının üzerinden henüz birkaç ay bile geçmeden ilk denizaşırı ikili ülke ziyaretini Türkiye’ye yapınca umutlar yeniden yeşerdi. Normalde Amerikan başkanları Türkiye’yi ya hiç ziyaret etmezlerdi, ya da başkanlık dönemleri sona ererken Ankara’ya lütfen uğrarlardı. Obama ise büyük sözler ediyor, Türkiye ile ABD arasında tüm İslam dünyasına örnek olacak bir ‘model ortaklık’tan bahsediyordu. Fakat geçen yaklaşık iki yıllık sürede iki ülke ilişkilerinde kayda değer bir ilerleme sağlanamadı. Öyle ki model ortaklıktan bahseden ABD Ankara’ya aylardır bir büyükelçi bile atayabilmiş değil.
Cephe kuran-barış kuran

Füze sistemi tartışmaları açıkça gösteriyor ki iki ülke ilişkileri önümüzdeki yıllarda da ciddi yapısal sorunlarla karşılaşmaya devam edecek. Çünkü sorunların temelinde dönemsel ve geçici nedenler bulunmuyor. İlk sorun ABD’nin bölge hassasiyetlerini gözetmeksizin kaba bir cepheleşmeden fayda umuyor olması. Washington, İran ve müttefiklerini karşı cephe haline getirerek bölgede Türkiye, İsrail ve Araplardan oluşan kendi cephesini kurmaya çalışıyor. Bunun için Körfez ülkelerini silahlandırıyor, Türkiye’yi İran karşıtı saldırı sistemlerine katmaya çalışıyor ve Filistin sorununun halli için radikal bir adım atamıyor. Başka bir deyişle Bush politikalarının makyajlanmış bir hali ile karşı karşıyayız. Oysa ki Türkiye bölgesine bir cerrah hassasiyeti ile yaklaşıyor. Binlerce kilometre uzaktan bölgeye bakan ABD’den farklı olarak, Türkiye bölgede yaşanacak en ufak gerilimin dahi kendisine zarar verebileceğini biliyor. Bu bağlamda ABD kutuplaştıran, cepheler oluşturan bir aktörken, Türkiye barış kurucu ve uzlaştırıcı rolünde. Başka bir deyişle ABD ne yapmak istiyorsa, Türkiye onu bozan rolünde. Türkiye cepheleşmeye ve cephe ülkesi olmaya direniyor. Bu nedenle sorunun çok derinlerde olduğunu ve kısa sürede bir yakınlaşma beklemenin kolay olmadığını söylüyoruz.

Türkiye için şu an izlediği politikalar bir tercihten çok bir zaruret. Türkiye bölgede barış, istikrar ve işbirliğine adeta mahkûm bir ülke. Çünkü bölgede yaşanacak bir çatışma Türkiye’nin sadece siyasi ve askeri değil, iktisadi çıkarlarına ve toplumsal yapısına da zarar veriyor. İşsizlikten teröre, Kürt sorunundan kalkınmaya kadar tüm ulusal konular Ortadoğu dengeleri ile yakından ilgili. Oysa ABD bölgeden çok uzak ve hatalarının bedelini anında ödemek zorunda olmayan bir ülke. Dahası Amerika bölgede yaptığı hatalar ne kadar büyük olursa olsun, bunları ekonomik ve siyasi gücü ile tolere edebileceğini düşünüyor.

Makas açılıyor

Kısacası ABD ile Türkiye’nin bölgeye bakışındaki farklar her geçen gün artıyor. Daha çok sorunları çözmede izlenen yöntem ve araçlarda karşımıza çıkan bu farklılıklar ne yazık ki adım adım işin özüne uzanıyor, Türkiye ve ABD’nin dost-düşman tanımlarında ciddi farklılaşmalar ortaya çıkmaya başlıyor. Soğuk Savaş’ın bitimiyle başlayan bu süreç 11 Eylül saldırılarıyla hız kazandı ve ne yazık ki Obama’nın gelişi süreci yavaşlatamadı bile. Bugün ABD ve Batı Avrupa için en önemli tehlike İslam dünyası. Zaman zaman ‘doğu’, ‘dinci radikalizm’ veya ‘terör’ kavramlarıyla kamufle edilse de pek çok Batılı siyasetçi asıl sorunun Müslümanlarda olduğunu iddia ediyor. Başka bir deyişle Batı’nın zihninde komünizmden boşalan yere İslam yerleştirilmeye çalışılıyor. Elbette Batı’da herkes aynı fikirde değil ve medeniyetler kutuplaşmasının felaket getireceğini düşünenler de az değil. Ne var ki İslam-Batı karşıtlığını Batı’nın yeni dönem güvenlik konseptinin temeline yerleştirenlerin arzuladıkları gelişmeler birer birer yaşanıyor. İşte Türkiye’yi zora sokan da bu. Soğuk Savaş’tan farklı olarak iki tarafta da ayağı olan Türkiye makas açıldıkça zorlanıyor ve makasın açılmaması için dengeleyici ülke rolünü oynamak zorunda kalıyor. Türkiye’nin deliler gibi her anlaşmazlığın arasına girmesinin sebebi de bu. Çatışma ne kadar geciktirilebilirse o kadar çok zaman kazanılacak; ne kadar çok zaman kazanılırsa Türkiye çatışmaya gerek kalmayacak bölgesel yapıyı inşa etmiş olacak. İşte NATO’nun yeni güvenlik konseptini çizecek olan Lizbon Zirvesi’ne bu şartlar altında giriyoruz.

Sedat Laçiner / Star



Bu haber 1,587 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,292 µs