En Sıcak Konular

Çin Avrupa’yı yavaş yavaş kuşatıyor

9 Kasım 2010 13:51 tsi
Çin Avrupa’yı yavaş yavaş kuşatıyor Çin Cumhurbaşkanı’nın Fransa ve Portekiz’den verdiği mesaj çok açık; 'Bizim beklentilerimizi de hesaba katarak adım atın'

ASEM Zirvesi’nin üzerinden bir ay geçmeden Avrupa Çin Başbakanı Wen Jiabao’nun ardından Cumhurbaşkanı Hu Jintao’nun gelişini konuşuyor. Iktidarlarla sivil toplum kuruluşlarının gündemi aynı değil. Hükümetler Çin’in Avrupa’da yatırım yapması için yarışırken insan hakları dernekleri hükümetlerinin Hu Jintao’yu Çin’deki insan hakları ihlalleri sebebiyle uyarılmasını bekliyorlar. Fransa ziyaretinde  Doğu Türkistan konulu protesto gösterileriyle karşılaştı. Tibet konusu da Doğu Türkistan gibi gündemden düşen konuların arasında. Özellikle Avrupa’yı vuran ekonomik krizden sonra hükümetler bu konuları Brüksel’e yani Komisyona havale etmiş görünüyorlar.

Doğu Avrupa’dan Batı Avrupa’ya ; Kuzey Avrupa’dan Güney Avrupa’ya çevre ülkeler üzerinden Avrupa’ya giriş yapan Çin sermayesinin Doğu Avrupa’daki giriş kapısı Çek Cumhuriyeti, Çin’le İrlanda hükümeti anlaşabilirse Irlanda’nın Athlone şehrinden Kuzey Avrupa’ya, Güney Avrupa’da veya Kuzey Akdeniz’de Yunanistan (Pire limanı)  ve Italya üzerinden  Çin Avrupa’yı yavaş yavaş kuşatıyor.

Özellikle Çek Cumhuriyeti üzerinden her gün 800 ton tekstil giriş yapıyor. Bunun bir kısmı ülkede kalırken önemli bir kısmı Avrupa’ya dağılıyor. Çek Cumhuriyeti’nden önce Macaristan üs olarak kullanılıyordu ancak Macaristan gümrükte kdv ödemesini zorunlu  hale getirince geçişler Çek Cumhuriyeti’ne kaydı. Ekim ayında Çek polisi paravan şirketler kuran ve  gelen tırlara sahte fatura düzenleyen Çinli bir yer altı oluşumunu çökertti.  Paravan şirketler aracılığıyla giriş yapan ürünler Avrupa’ya dağıldıktan sonra şirketler ortadan kayboluyor. Avrupa Birliği kayıt dışı ekonominin önüne geçmek için kdv sistemini reforme etme kararı aldı ancak fikir ayrılıkları bir karara varmalarını enegelliyor.

Çek Cumhuriyeti gibi Italya’da Çin’den gelen ürünlerle birlikte Çinli firmaların istilası altında. Çinli firmaların ilgisi ürettikleri ucuz ve kalitesiz ürünlerin üzerine « made in Italya » yazabilmelerinden kaynaklanıyor. Çin İtalya’nin moda dünyasındaki imajindan yararlanarak tüketiciyi aldatırken Italya’da tesktil sahasındaki rekabet gücünü her geçen gün yitiriyor . Milano modanın merkezi olarak biliniyor ancak asıl rekabet ve dönüşüm tesktil firmalarının bulunduğu Toscana bölgesinde ki Prato şehrinde yaşanıyor.

Prato’da çalısan Çinlilerin tamamı aynı bölgeden geliyor (Venzhu). 1989’da sayıları yüzlerle ifade edilirken bu gün kırk bine ulaştı. Tabii bunların yanı sıra kaçak yollardan gelen Çinliler de yok değil.  Tabii Prato’da 45 bin firma tarafından günlük  üretilen bir milyon elbisenin arkasında ağır çalışma şartları ve Çin’den gelen kalitesiz kumaşın (Italya’da kaliteli kumaşın metresi 4,5 avro iken Çin’den getirtilen kumaşın fiyatı 0,58 ) yattığını söylememize gerek yok. 2009’da Italyan ekonomisi  büyümezken Prato’da yüzde on üçlük bir büyüme kaydedildi.

Hiç şüphe yok ki İtalya  tekstil sahasında bir dönüşüm geçiriyor. İtalya’da yasananları « it’s China » dergisinin müdür: 'Napoli’de aynı sartlar altında Milano’daki terziler için çalışan Italyanların durumu bilinirken ve susulurken neden (Prato için) kölelikten söz ediliyor?', diyerek kötü uygulamayı kabul etmiş olmuyor tam aksine -sosyal veya işçi hakları olmaksızın-  serbest piyasa ekonomisinin gereğini hatırlatmış oluyor. Ekonomik kriz Batı Avrupa’da  işçinin işveren karşısındaki güçlü konumunu sarstı. Doğu Avrupa’da çalışma şartları Batı Avrupa’dan farklı. Globalleşme döneminde serbest piyasa ekonomisine dahil olan bu devletler işçi hakları konusunda Amerika Birleşik Devletleri’ni örnek alıyorlar.   

Çin Cumhurbaşkanı’nın Fransa ve Portekiz’den verdiği mesaj çok açık; Avrupa artık Çin’in beklentilerini de hesaba katarak adım atmalı.  Özellikle İspanya ve Yunanistan’a herkesin sırtını döndüğü bir dönemde Çin, «sahip çıkması»  karşılığında, Avrupalılardan hassas olduğu konularda destek bekliyor.

Çin’in Güney Avrupa’da güçlü bir şekilde giremediği tek ülke Portekiz idi. Portekiz, Çin’in devlet tahvilleri almak suretiyle Portekiz ekonomisine destek çıkacağı beklentisi içinde. Ancak  Çin Cumhurbaşkanı bu konuda her hangi bir açıklama yapmadı.

Portekiz’in Çin’e dönük ithalat-ihracat rakamlarına bakıldığında ekonomik ilişkilerinin diğer Avrupa devletlerine nazaran  önemsenmeyecek düzeyde (2009 rakamlarına göre, ihracat 222 milyon avro ve ithalat 1,1 milyar avro) olduğu görülüyor.

Her iki ülke ticaretlerini 2015 yılına kadar katlama hedefinde anlaştı. Ancak Portekizce Konuşan Devletler Birliği’nin yılın ilk sekiz ayında Çin’e dönük gerçekleştirdiği 58,5 milyar avroluk ticaret hacmi küçümsenmemeli.

Avrupa’yı vuran ekonomik kriz Çin’in Avrupa’da önünü açtı. Elinde bulundurduğu 2300 milyar dolarlık döviz rezerviyle  likidite sorunu yaşamıyor ve Avrupa’yı yavaş yavaş kuşatıyor. Başlıca ilgi alanları arasında büyük firmalara ortaklıklar, limanlar ve otoyollar bulunuyor (Avrupa gelecek on yılda özellikle Doğu Avrupa’yı Batı Avrupa’ya bağlayan , Almanya-Avusturya üzerinden Türkiye’ye giden yolları elden geçirecek). Bir ay önce Wen Jiabao’nun Yunanistan ziyaretinde ve Cumhurbaşkanı Hu Jintao’nun Fransa ziyareti milyarlarca dolarlık antlaşmaların imzalanması Çin’in ilgisini gösteriyor. Bu aynı zamanda AB’nin aldığı ekonomiye ilişkin  kararlara  zamanla etki yapmasına ve Dünya Ticaret Örgütü’nde Çin’in beklentilerinin sağlanmasına yardımcı  olacaktır.  Çin’in zamanla Avrupa’yı kuşatması mümkün ama kuklalaştıracağını düşünmek  yanıltıcı  olabilir  ne var ki  soysal ve işçi hakları noktasında - İtalya örneğinde olduğu gibi-  yüz elli yılda kazanılan hakların zamanla ortadan kalkacağı çok açık.

Sinan Özdemir/ Dünya Bülteni



Bu haber 965 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,143 µs