En Sıcak Konular

Türkiye, Meriç'in doğusunda kalır mı?

29 Ekim 2010 10:05 tsi
Türkiye, Meriç'in doğusunda kalır mı? AB, sınırı çekti...

Ege’deki karasuları, hava sahası, münhasır ekonomik bölge ile adacık ve kayalıkların aidiyeti en temel sorunlar olarak yıllardır Türkiye ile Yunanistan ilişkilerinin belirleyici konuları oldu. Bunlara adaların silahlandırılması sorunu eklendiğinde ise konu taraflar arasında savaş senaryolarının konuşulduğu bir alan haline geldi. Daha beteri ise, Ege sorununun sadece Ege Denizi’yle sınırlı kalmaması, Kıbrıs sorunu ile ilişkilendirilmesiydi. Ege, bir yandan Türkiye ile Yunanistan, öte yandan “Batı” ilişkilerinin barometresi gibi bir işlev gördü; Yunanistan ve Kıbrıs AB üyesi olduktan sonra da dolaylı ya da dolaysız biçimde Türkiye-AB ilişkilerinin değişkeni oluverdi. Türkiye’nin AB’ye aday olması bile Ege’deki paylaşım meselelerinin adını Ege Sorunu olmaktan çıkarmaya yetmedi.

AB ile müzakerelerin başlaması, Kıbrıs sorununda Türkiye’nin yapıcı bir tavır alması ve Türk-Yunan yakınlaşması, öncelikle Ege sorunu ile Kıbrıs sorununun birbirinden ayrı tutulmasına hizmet etti. Ardından, iki ülke arasındaki sorunun yarattığı gerginlikten en az bu iki ülkenin kazançlı çıktığı anlaşıldı. Birbirini Ege’de caydırmak için sürekli savunma harcamalarını artıran iki ülke, sonunda aslında savaşmak istemedikleri bir ülkeye karşı sanki savaşacakmış gibi silah alma sürecinin yarattığı ekonomik kayıpları fark edebildi. Bu fark etme halinin Yunanistan’daki ekonomik krizle açığa çıktığı hatırlatılmalı. Türkiye’ye karşı kendisini savunsun diye habire silah satıp borçlandırılan Yunanistan, sonunda iflas etti.

Eski dönemlerde olsaydı, Yunanistan’ın içine düştüğü durumdan yararlanmaya kalkan ve sertlik gösterilerini artıran bir Türkiye olabilirdi. Bugün komşularla sıfır sorun siyasetinin en kolay yaşama geçirilebileceği komşunun feda edilmemesi anlayışı hakim. Dolayısıyla hem askeri harcamaların indirilmesine hem de Yunanistan ve de onun üzerinden AB ile ilişkileri iyileştirme amacıyla taraflar Ege sorununu yavaş yavaş çözme iradesi göstermekteler.

Sorunun çözümü için öncelikle tarafların siyasi iradesi gerekli ve bugün bunun oluştuğu anlaşılıyor. Öte yandan, sorunların çözümü için uluslararası hukuk belgelerinin yeterli olmadığı biliniyor. Ege’nin yapısı, genel bir modelin uygulanmasına izin vermiyor, Montreux düzeni gibi özel bir rejim kurulması ihtiyacı var. Gayet tabi, kurulacak rejimin ilkeleri, uluslararası hukuka dayanacak. Bu durumda 12 mil gibi bir sorunun öncelikle çözülmesine ihtiyaç duyulacak. Teknik olarak karasularının nerelerde 12, nerelerde 6 ve hatta nerelerde 3 mil olacağını saptamak zor değil, mesele buna niyet etmekte; şimdilik bu yönde bir niyet var gibi gözüküyor.

Bununla birlikte, Yunanistan’ın bir yandan Ege’de iyi niyet gösterirken öte yandan bir başka konuda adım attığı unutulmamalı. Yasa dışı göçün önlenmesi için AB’nin acil müdahale birimi FRONTEX’in ilk görevini Meriç boyunca yapacağı ilan edildi. Türkiye’nin Batı sınırına AB güvenlik güçleri yerleşiyorsa, Türkiye’nin Meriç’in doğusunda kalma hali pekişebilir. Öte yandan, yasa dışı göçe Türkiye’nin izin verdiği anlayışı yaygınlaşabilir ve “geri iade anlaşmaları” yapılmadığı sürece, bu birliğin yakalayıp geri göndereceği binlerce göçmenin yeni yurdu Türkiye olabilir. Zaten yasa dışı göçle Türkiye’nin derdi var, fazlasına ihtiyacı bulunmuyor. Türkiye’nin sınırları koruma anlamına gelen bu tür AB birimlerine dahil olmanın yollarını araması gerekebilir, kendisini çevreleyecek güçlere karşı “barışçı” önlemleri almak için acele etmesinde yarar bulunabilir. Umalım ki Ege sorunu bir başka biçimde yeniden değişken haline gelmesin, kıta sahanlığı, kara suları gibi konulara bir de genel “sınır” sorunu eklenmesin.

Beril Dedeoğlu / Star



Bu haber 1,209 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,402 µs