Tetikçilerin ötesine geçilmiyor

26 Ekim 2010 09:10 tsi
Silah, maktul, katil ve azmettirici ortada... Ceza alacaklar, alacakları ceza süresi de ortada... Bunun ötesine gitmenin tüm kapıları da hukuken kapatıldı...

Hrant Dink duruşmasını izledim dün. Her zaman olduğu gibi duruşma salonunda gazeteci olarak değil müdahil olarak yerimi aldım.

Ve duruşmaların gerek seyri gerek ara kararları gerek sanık tavırlarıyla yeni bir infazı ifade eden, hatta aşağılama kokusu saçan nefesini bir kez daha soludum.

Ortada Türk siyasi tarihinin en önemli siyasi cinayetlerinden birisi var.

Çözülmesi halinde ülkenin yaşadığı temizlik sürecini, daha doğrusu düğümünü bir anda çözebilecek bir dava söz konusu.

Bu cinayet, bu cinayetin döktüğü kanda kimin payı yok ki?

Basın, yargı, polis, jandarma, MİT ve sokak...

Hepsi, bilerek ya da bilmeyerek, kasıtlı ya da kullanılarak bu oyunun sahnesinde yer alıyorlar.

Bu cinayet öncesi ve sonrasıyla hukuki bir mesele olmak kadar Türkiye'nin sırtında önce siyasi sonra ahlaki yönleriyle duruyor.

Polisin Trabzon ve İstanbul ayakları ve Ankara ayağı...

Jandarmanın Trabzon'u, Samsun'u...

MİT'in valilikte Hrant'ı tehdit eden sorumluları...

Hepsi bu işten aklanarak çıktı...

Bu aktörler değil miydi yaptıkları ve yapmadıklarıyla cinayetin işlenmesine hep birlikte zemin hazırlayanlar...

AİHM geçenlerde yayınlanan kararını hatırlayın:

"Engelleyebilecekleri cinayeti engellemediler, koruyabilecekleri insanı bilerek korumadılar..." diyordu Strazburg'da bazı yargıçlar...

Sonra Ergenekon sanıkları var...

Onların kimi önde gelenleri, Kerinçsizler, Veli Küçükler değil miydi Dink davalarında boy gösteren, Dink'i şikâyet dilekçeleriyle Türk düşmanı ilan etmeye çalışan, tükürük yağmuruna tutan?

Cinayetten sonra ortaya çıkan telefon görüşmesi trafiği şemalarında yer alan kimi isimler bir iki yıl sonra Ergenekon ve türevi davaların tutukluları olarak karşımıza çıkmadılar mı?

Suç şemsiyesi altında dün-bugün, çete-devlet, zihniyet-siyaset ilişkilerinin arasındaki ana köprüdür Hrant Dink cinayeti...

Bu yüzden tetikçilerin ötesine geçmek gerekiyor...

Ve bu yüzden tetikçilerin ötesine geçilmiyor...

Ama gerçek, akıl ve yol tek...

Duruşmada, dün, Ogün Samast'ın, tetiği çeken kişinin dosyası, olay esnasında 17 yaşında olduğu gerekçesiyle ve "taş atan çocukların" durumuna çözüm bulmak için çıkarılan yasa çerçevesinde Dink ana davasından ayrıldı.

Samast bundan böyle çocuk mahkemesinde yargılanacak.

Samast'ın alacağı toplam ceza, yatacağı ortalama süre, tutukluluk süresi ve istifade edeceği yeni durum göz önüne alınırsa, Ogün Samast yakında tahliye edilebilir.

Edilir ve daha önce bazı müdahilleri tehdit ederken saf ettiği "5 yıl sonra görüşürüz" sözleri sembolik anlamda gerçek olabilir...

Yolda yürürken Samast'la karşılaşabiliriz...

Dava henüz sürerken, daha Yargıtay, AİHM faslına geçilmeden Ogün Samast evinde televizyonda öldürdüğü adamın öyküsünü, davasını izleyebilir...

Açıktır ki, tüm müdahiller için bu, bir tahkirdir...

Hukuk düzeni açısından tahripkâr bir durumdur...

Dink davasında mahkemenin alacağı karar biliniyor.

Silah, maktul, katil ve azmettirici ortada... Ceza alacaklar, alacakları ceza süresi de ortada... Bunun ötesine gitmenin tüm kapıları da hukuken kapatıldı... Bu kapıları zorlayacak tek merci yürütme vicdani ve siyasi hükmünü çoktan verdi...

Ama hâlâ kalan bir şeyler var...

Taş atan çocuklar yasasından siyasi cinayet işleyenlerin, cinayetlerde kullanılanların istifade etmesi ironiktir...

18 yaş altı katilleri üretecek bir kapı haline dönmemelidir yeni yasa...

Ali Bayramoğlu / Yeni Şafak

Bu haber 584 defa okundu.