En Sıcak Konular

Türkiye bazlı yeni ittifak senaryoları

18 Ekim 2010 16:26 tsi
Türkiye bazlı yeni ittifak senaryoları Yakın 15 yıl içerisinde bölgede yükselen Çin tehdidine karşın ABD-Rusya-Türkiye ve Japonya arasındaki ilişkilerde ciddi bir yakınlaşma ve işbirliği ortaya çıkabilir.

TÜRKSAM Başkanı Sinan Oğan'ın makalesinden ilgili kısım:

Önce ilk defa bir NATO üyesi ülke olan Türkiye’de Anadolu Kartalı askeri tatbikatına Çin’in davet edilmesi ve ardından da Çin Başbakanı Wen Jiabao’nun Türkiye ziyareti dünyada yükselen bir değer olan Çin’in daha yakından değerlendirilmesi gereğini ortaya koymuştur. Çin sadece dünyada değil aynı zamanda Türkiye’de de yükselen bir değer olarak karşımıza çıkmaktadır.

...

Yapılan hesaplamalara göre Çin’in ekonomik büyümesinde bir sorun yaşanmadığı takdirde Rusya Uzakdoğusu tamamıyla Çin etkisine girebilir. Rusya’da Sibirya bölgesinin bir ksımının 49 yıllığına Çin’e kiraya verilmesi bile bir seçenek olarak tartışılmış durumdadır. Rusya’da azalan nüfus sorunu Çin’i bu bölgede yüksek nüfusu ile daha da cüretkar hale getirmektedir. Bu durumda TÜRKSAM olarak bizim yaptığımız değerlendirmelere göre Rusya ister istemez Batı ile yakınlaşmak durumunda kalacaktır. Bu çerçevede yakın 15 yıl içerisinde bölgede yükselen Çin tehdidine karşın ABD-Rusya-Türkiye ve Japonya arasındaki ilişkilerde ciddi bir yakınlaşma ve işbirliği ortaya çıkabilir.
 
Çin’in bölgede artan ekonomik, siyasi ve askeri gücü ABD’yi de küresel ve bölgesel politikalarda yeniden muhasebe yapmaya sevketmiştir. Bu muhasebeyi iyi yapan ABD gecikmiş de olsa aslında Ortadoğu’da olmasının kendisine küresel hakimiyetinin devamı açıdan hiçbir getirisi olmadığını gördü. Hatta ABD’nin Ortadoğu’da sıkışıp kalması ve lokal sorunlarla uğraşması onun küresel güç statüsüne ciddi bir tehdit bile oluşturabilirdi.
 
ABD küresel güç statüsünü korumak için Ortadoğu’dan çıkmalı ve başka bir bölgeye yönelmeliydi. Bu bölge elbette ki, Orta Asya-Güney Asya ekseniydi. ABD’nin ve hatta Avrupa’nın bile 2020’lerde uğraşmak zorunda kalacağı güç Çin’di ve bunun için Çin’i çevreleyen coğrafyada yer almak önemliydi. Ancak küresel bir güç bu coğrafyada yer alarak sadece Çin’i değil aynı zamanda önümüzdeki dönemin küresel güç adaylarından Hindistan’ı, ilk ve tek atom bombasına sahip olan Müslüman Pakistan’ı, ABD ve İsrail için potansiyel tehdit olan ve nükleer silah elde etme arzusundan şüphelenilen İran’ı ve Orta Asya üzerinden Rusya’yı kontrol altına alabilirdi. Böylece ABD bu bölgeye yerleşmekle dünyanın en önemli güçlerini ekonomik, askeri ve siyasi olarak baskı altında tutabilecek, önemli enerji kaynakları üzerinde etkide bulunabilecek mekanizmalara sahip olabilirdi. Bütün bunları gören ABD artık yavaş yavaş Ortadoğu’yu terk ederek Orta Asya-Güney Asya eksenine doğru yerleşmeye çalışmaktadır.
 
Hem yükselen Çin tehdidi ve hem de Afganistan’daki istikrarsızlığı giderme adına bölgede yeni bir yapılanmanın oluşturulmasını şart gören ABD 2006 yılında Büyük Orta Asya Projesi’ni ortaya atmıştır. Bu proje ilk defa ABD Dışişleri Bakanlığı Orta Asya ve Güney Asya Bürosu sorumlusu Richard Boucher’ın 26 Nisan 2006 tarihli konuşmasında telaffuz edilmiştir. Proje, genel anlamda Afganistan’ın konumunu kuvvetlendirmeyi, Orta ve Güney Asya arasında yeni bağlantılar kurmayı ve bölge insanları arasındaki ilişkileri geliştirmeyi hedeflemektedir. Bu proje ABD’de o dönemde yeterli ilgiyi göremese de bugün ABD açısından son derece ve öncelikli projelerden birisi haline gelmiştir denebilir. Yeri gelmişken şunu da ifade etmek gerekir ki, Irak’tan farklı olarak Afganistan’da ABD’nin başarılı olması Afgansitan’ın komşuları ve hatta Rusya tarafından da arzu edilen bir gelişmedir. Zira, istikrarsız bir Afganistan’ın bu bölgenin tümü için nasıl bir tehlike arzedeceğini bu ülkeler görmektedirler.
 
Orta Asya bugün Çin’in ekonomik olarak istila etmeye çalıştığı, bu bölgenin enerji kaynaklarının neredeyse tamamını alabilecek potansiyeli kendisinde barındırmaktadır. Çin bütün bölgesel ve küresel çatışmaların dışında kalmakla hem ekonomik kalkınmasını tamamlamakta ve hem de bölgenin enerjisini alabilecek boru hatlarını tamamlamaktadır. Kendisinin en zayıf yanının Orta Asya-Güney Asya ekseni olduğunun farkına varan Çin bu bölgeyi önce ekonomik olarak nüfuz altına almak ve daha sonra da bu bölgeyi ABD ve Rusya’nın siyasi nüfuz alanından çıkararak kendisi için güvenli bir alan yaratmaya çalışmaktadır. Ayrıca Çin’in Batıya açılan kapısının da Orta Asya olduğu unutulmamalıdır. Bu bölgeyi kontrol altına alabilecek bir Çin Avrupa ile komşu olan bir Çin anlamına da gelebilecektir.
 
Küresel kriz öncesi yüksek seyreden petrol fiyatlarını akıllı bir şekilde kullanan Rusya ise bir taraftan ABD’yi şimdilik bölgeden uzak tutmaya çalışırken, diğer taraftan da Çin ile uğraşması gerektiğinin farkındadır. Bu sebeple de Rusya Çin’in içerisinde olduğu ŞİÖ gibi kuruluşları zaman içerisinde pasifize etme yolunu tutmaktadır. Rusya bu arada Orta Asya ülkelerinde özelikle temel stratejik altyapı alanlarında yer edinmeyeçalışmaktadır.
 
ABD Orta Asya-Güney Asya ülkelerini dış politikasının ana eksenine almıştır ve bundan sonra bu bölgede bulunmak için elinden gelen her türlü imkanı kullanmaya çalışacaktır.
 
Küresel ve bölgesel çerçevede yaşanan gelişmeler elbette ki, bölgedeki kartların yeniden dağıtılmasına sebep olabilecektir. Bundan çok değil sadece birkaç yıl önce müttefik olan ülkelerin bugün ayrı kamplara doğru yönelebileceği yeni bir döneme geçmekteyiz. Daha açık bir ifade ile daha önce ABD’ye karşı doğal olarak oluşan Rusya-Çin dayanışması bu defa Çin’e karşı bir ABD-Rusya dayanışmasını getirebilir. Hatta bununla da kalınmayacaktır. Bölgede Çin eğer önce ekonomik ve ardından da askeri ve siyasi dönüşümünü sorunsuz bir şekilde gerçekleştirebilirse ABD’nin bir numaralı rakibi haline gelecektir. Çin’in bu yükselişi Rusya, Japonya ve Türkiye’yi de tehdit edeceğinden bölgede doğal bir Türkiye-Rusya-Japonya ve ABD ekseni oluşabilecektir. Bu senaryo bugün için erken gibi gözükse de yarın için rahatlıkla hayatiyet bulacak yeterli doneye sahiptir.



Bu haber 1,302 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,218 µs