Organize işler bunlar

14 Ekim 2010 09:24 tsi
İki lobi, Türkiye'ye karşı işbirliğine gidebilir!

Bill Clinton’dan sonra Amerika’nın “demokrat kanadından” çok önemli bir isim, John Podesta ile TUSKON (Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu) sayesinde buluştuk. Eski başkan Clinton döneminin kabinedeki iki numaralı ismi, Obama’nın da kabinesinin kurucusu çok önemli bir portreyi  İstanbul’a getirmek TUSKON açısından gerçek bir başarı. Podesta, 2003’ten bu yana Washington’un önde gelen düşünce üretim merkezi Center for American Progress’in başkanı. Cumhuriyetçiler’in kontrolündeki stratejik araştırma kuruluşları karşısında giderek önemi artan bu kurumun 200 çalışanından 44’ünün Obama yönetiminin üst düzeyinde görev aldığını söylesem yeterli olur herhalde.

John Podesta ile Washington’a uzanmadan, günümüz Amerikan başkentinin nabzını tam olarak alabilme olanağı bulduk...

Amerika ile kriz var mı?

Podesta’nın anlattıklarından, “var” demek zor ama, iki müttefik arasında yanlış anlamalar olduğu bir gerçek. Kim bu yanlış anlamaların odak noktasındaki isim? Resmen telafuz etmedi ama söylediklerinden anladığımız, İsrail!..

“İran, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nın barışçı olmayan tek üyesidir” cümlesiyle başlayan açıklamasının devamında şunları söylemesi anlamlı: “Brezilya ile Türkiye’nin İran’la yaptığı anlaşmada, Tahran, dünyayı dışlayan bir tutum izledi. Türkiye’nin İran’ı, uygun zemine taşıma gayretlerini memnuniyetle karşılıyoruz. Fakat Türkiye’nin İran politikasına dönük bazı farklı anlamaların yükseldiğini de görüyoruz. İran politikasını daha net anlatmalısınız.”

Podesta’nın bu sözleri üzerine, konferans sonrası yaptığımız sohbette, “Ankara’ya dönük endişelerin yükselişi, biraz da Türk-İsrail ilişkilerinde yaşanılan krizle mi bağlantılı?” diye sordum. Yanıt netti: “Türkiye’nin İsrail ile yaşadığı kriz, yönetimi değilse bile, Kongre’yi çok etkiliyor. Kongredeki lobilerin, medyadaki mekanizmaların baskısı yönetimi de zora sokuyor.  Türkiye-İsrail ilişkilerinin yeniden ısınması, hem Türkiye’yi, hem de Beyaz Saray’ı rahatlatacak.”

“Ama nasıl? İsrail Türkiye’den gelen özür dileme talebini tartışmıyor bile...”

“Bu durumda bir başka yan yol açıp oradan ilişkilerin ısınmasını sağlayacağız. İsrail ile Türkiye şu anda hiç konuşmuyor. Konuşmadığınız taktirde sorunu çözemezsiniz...”

İsrail etkisi var

Podesta’nın, “İsrail’in nükleer silahlarına neden hiç dokunmuyorsunuz” yönündeki soruyu “İsrail’in güvenliği bizim için önemlidir” diye yanıtlaması da dikkat çekici... Belli ki, Amerika’nın başkentinde Türkiye’nin görüntüsü, İsrail yandaşı lobilerin ve kontrol altındaki medyanın baskısıyla sarsılmış gibi. Pekiyi ne yapılabilir? Podesta’ya göre, Türkiye, Washington’la az temas sağlıyor, bunun artırılması ve kendimizi ifade etmekte güçlenmemiz gerekiyor.

Eğer bu olmazsa ne olur? Anlattıklarından şu ortaya çıkıyor: Yahudi ve Ermeni lobisi ünlü soykırım tasarısını Kongre’den geçirebilir, hazırlıklı olmakta yarar var.

Ekonomi çok önemli

Washington’da belli ki durum hoş değil.

Türkiye’nin İran ve İsrail ilişkileri tartışmasının devamında kendisine yöneltilen “Türkiye’nin izlediği bağlantısız politikalar Obama’da şaşkınlık yarattı mı” sorusuna yanıtı anlamlı: “Obama, İstanbul’da yaptığı konuşmaya bağlı kalmakta kararlılık gösteriyor. Türkiye’nin stratejik müttefik olarak önemini koruduğuna inanıyor. Ama etrafında, Türkiye’ye karşı daha sert politikalar geliştirmesini ve tepki vermesini isteyenler olduğunu söyleyebilirim.”

Anladığım şudur: Podesta, İstanbul’a çantasında bir dizi uyarı notuyla gelmiş gibi... Bu uyarıların perde arkasında her ne kadar iki ülkeyle olan ilişkimiz yatıyor görünse de adres aynı: İsrail... Bu ülkenin lobisi ABD ile ilişkilerimizde sıkıntı yaratabilir... Ama güçlenen Türkiye, biraz dikkatle riske girmeden sorunları aşabilir.

Ardan Zentürk / Star

Bu haber 1,405 defa okundu.