En Sıcak Konular

Barzani, ne yapmak istiyor?

0 0 0000 00:00 tsi


Son çıkışıyla, hem Ankara’yı, hem de Washington’u şaşırtan Barzani çok ince bir politika oyunu oynuyor. DTP’nin PKK ile uzun vadeli işbirliği kurabilmesi güç, ancak kısa vadede kazanıyor.


Son dönemlerde Kuzey Irak Kürtleri’yle, Türkiye Kürtleri arasında ilginç bir siyasi işbirliği veya dayanışma hazırlığı var.

 

Buna “hazırlık” diyorum, zira çalışmaların ne oranda geliştiği, ne oranda ciddileştiği, ne oranda örgütlü bir duruma girdiği net değil. Acaba, gruplar arasında temaslar oldu ve siyasi düzeyde bir ortak hareket planı mı yapıldı, yoksa henüz karşılıklı niyet beyanı veya sempati dayanışması gösterisi çerçevesinde mi hareket ediliyor, bilinmiyor.

 

Bilinen ve elle tutulan tek unsur DTP’nin ve son olarak Barzani’nin açıklamaları. Her ikisinin demeçlerinden şöyle bir manzara çıkıyor: Irak ve Türk Kürtleri dayanışma içinde hareket edecekler. Eğer, Türk Ordusu Kerkük’e müdahale ederse, DTP, PKK ve Barzani birlikte hareket edecekler ve Diyarbakır’da olaylar yaratacaklar. Türkiye’yi, Kerkük’e girdiğine pişman edecekler.

 

Acaba, böyle bir olasılık gerçekçi mi?

 

PKK ile Barzani, ortak hareket edebilir mi?

 

Güneydoğu’yu karıştırabilirler mi?

 

Barzani neden böyle bir davranış sergiliyor?

 

Barzani’yi yıllarca öncesinden beni tanırım. Türkiye’de adının ağza alınmasının dahi yasak olduğu dönemlerini bilirim. Ardından, 1’inci Körfez Savaşı’ndan itibaren başlayan süreçte, sık sık karşılaştığım liderlerden biri olmuştur. Ankara’da,  TSK, PKK’ya karşı işbirliği yaptığı dönemlerde, Barzani’ye çok güvenir ve onu “verdiği sözü tutan lider” olarak nitelerdi.

 

Sonra, koşullar değişti.

 

Karşılıklı roller değişti.

 

Bugün, Barzani’ye sorarsanız, Kuzey Irak’ı, her an müdahale edeceğini söyleyen Türkiye’ye karşı koruyor.

 

Türkiye ise, Barzani’yi tahrikçi, kendini besleyen eli ısıran, nankör bir lider gibi görüyor.

 

Eski işbirliği, şimdi düşmanlığa dönüşüyor.

 

Bir yanda, 70 milyonluk koskoca bir Türkiye var, öte yanda cılız bir PKK ile cılız bir Kuzey Irak Kürt yönetimi var. Güçler son derece dengesiz. Ancak Barzani’yi yüreklendiren, cesaretini arttıran ve bu maceraya iten üç unsur var:

 

Barzani’nin bu çıkışının altında, önemli oranda iç politika yatıyor. Türkiye’ye çatarak, hem Kuzey Irak’ta, hem de bölgedeki Kürt gruplar arasında daha da güçleniyor. Milliyetçilik bayrağını sallıyor ve etkinliğini arttırıyor. Aynı zamanda, en önemsediği rakibi Talabani’yi de köşeye sıkıştırıyor. Talabani, Erdoğan ile kucaklaşırken, Barzani Türkiye’ye meydan okuyan bir lider konumuna giriyor. Yaşlı Talabani’den sonra, Kuzey Irak’ın tek lideri olarak yerini garantiliyor.
 

Bir diğer unsur, Türkiye’nin Kuzey Irak’a müdahalesine kesinlikle karşı çıkan ABD’nin tutumu.
 

Washington bunu, Kürtler’i Türkiye’ye tercih ettiği için yapmıyor. Zaten karmakarışık olan Kuzey Irak’ı, daha da içinde çıkılmaz duruma sokmamak ve tek müttefiki olan Kuzey Irak Kürtleri’ni kollamak amacıyla yapıyor. 

 

Zaten Amerikalılar da Barzani’nin bu son çıkışını anlayabilmiş değiller. Hatta Erdoğan’ın Talabani ile kucaklaşarak yolladığı “bu işleri diyalogla çözelim” mesajının böylece çöp tenekesine atıldığını görüp hayretlerini de saklamıyorlar.

 

Bu duruma bakıp, “Eğer ABD Türkiye’nin müdahalesini engelleyecekse, o zaman Barzani neden kışkırtıcı demeçler veriyor?” diye sorabilirsiniz. Bunun yanıtı da, üçüncü maddede yatıyor. Yani Barzani, ABD’nin bir gün tutum değiştirip, Türkiye’ye yeşil ışık yakabileceğine inanıyor. Bundan dolayı da, PKK unsurunu kullanıyor.

 

3. PKK’nın Türkiye’yi rahatsız etme gücü, Barzani’nin işbirliği çağrısının altında yatan, ikinci unsurdur.

 

Kuzey Irak Kürtleri’nin lideri, DTP’nin hatta PKK’nın Türkiye’deki 10 milyonluk Kürt kesimin bir bölümünü etkileyebildiğini biliyor. Ayrıca kendinin de, Güneydoğu’daki Kürt aşiretlerinin bir bölümünde etkili olduğunun çok farkında. PKK ve DTP ile birlikte adının anılmasının, birlikte hareket ettikleri izlenimi vermesinin Türk kamuoyuna büyük rahatsızlık vereceği görüşünde. Bunu da, Türkiye’ye karşı bir caydırıcı unsur olarak kullanmak istiyor.

 

Bu işbirliği, bölgedeki Kürt oluşumunda yeni bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Acaba bu yaklaşım gerçekçi mi?

                                       

 *                                 *                                 *

 

BU GİDİŞ, BÖLGEYİ KANA BULAR...

 

Barzani, PKK, DTP işbirliği, belki kağıt üzerinde veya demeç aşamasında gerçekleşebilir. Karşılıklı dayanışma gösterilerine de dönüşebilir. Hatta Türkiye’yi rahatsız edecek, kaygıları arttıracak noktalara kadar da ulaşabilir. Ancak, somut bir ayaklanmaya dönüştürülemez.

Eğer Barzani bu tip demeçleri, Türk askerine gözdağı vermek, Ankara’yı caydırmak için kullanıyorsa çok hata ediyor.

Türkiye, bu üçlünün işbirliğinden rahatsızlık duysa dahi, özellikle bölücülük açısından alınacak önlemlerden asla caymaz.

Bu arada, hem Barzani hem de DTP’nin düşünmesi gereken bir diğer nokta, önümüzdeki genel seçimlerdir. Ortak bir cephe yaratmak ve birlikte hareket etmek adına verilen bu demeçler, DTP’nin TBMM’ne girme yarışını da zedelemekte, hatta gölgelemektedir. Türk toplumuyla, zaten giderek incelen bağlarını daha da zayıflatmaktadır.

Son olarak, ben Barzani’nin Güneydoğu’da bir ayaklanmayı teşvik edecek güçte olduğuna da inanmıyorum.

Eğer bu ortak yaklaşım, Güneydoğu’yu cehenneme çevirmek, Türkiye’nin rahat ve huzurunu bozmak ise, belli bir oranda başarılı olabilirler. Ancak, Türkiye’yi bölünme noktasına götürebilecek bir kalkışmayı başaramazlar.

Bütün bu olasılıklardan en fazla zararlı çıkacaklar ise, ne yazık ki bölge halkıdır. Boş yere hırpalanacaklar, boş yere rahatsız olacaklar.

Karşılıklı tehditleşme yerine, gerçekleri görüp, bir diyalog kurmak ve çıkmaz bir yoldan kurtulmaktan başka çare yoktur.
 

milliyet




Bu haber 198 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,766 µs