En Sıcak Konular

'Baykal gitsin'cilerin zor günleri geldi işte

12 Ekim 2010 15:39 tsi
'Baykal gitsin'cilerin zor günleri geldi işte Önce 'Baykal gitsin' dediler. Bugün de “Kılıçdaroğlu Kemalist çizgiyi zorluyor, partiyi bölüyor” diye ortaya düştüler...

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın bir kaset marifetiyle başkanlıktan alaşağı edilmesini alkışlayan CHP yanlısı köşe yazarlarını zor günlerin beklediğini anlattığım yazımı sandıktan çıkarmanın zamanı geldi...

Bana bu kararı aldıran şey, kendi deyişiyle “Kılıçdaroğlu’nun ismini ortaya atan kalemlerden biri, belki de birincisi” olan bir köşe yazarının (Vatan’dan Mustafa Mutlu) son günlerdeki “Kılıçdaroğlu CHP’yi bölüyor” feryadı oldu.

Mutlu feryadında yalnız değil fakat ben sadece onun üzerinden gideceğim; yazıyı köşe yazarına boğup okunurluğu zedelemeyeyim. Ayrıca, gerek kasetli günlerdeki “Baykal’la olmuyor”cu cephenin; gerekse de şimdiki “Kılıçdaroğlu’yla olmuyor”cu cephenin sesi en fazla çıkan üyesi olarak, bunu hak ediyor da...

Mustafa Mutlu’nun (siz bunu Mustafa Mutluların diye okuyabilirsiniz) üst üste yazdığı yazılardaki temel argümanını size şöyle özetleyebilirim: Kendisi Baykal’ın siyasi çizgisinin doğruluğundan hiçbir zaman kuşku duymamış, itirazı “yönetim tarzına”ymış... Zannetmiş ki Baykal gidip de yerine Kılıçdaroğlu geldiğinde partinin “doğru” siyasi-ideolojik çizgisinde hiçbir değişiklik olmayacakmış... Zannetmiş ki aynı “doğru” siyasi çizgi çalışkan, cevval bir kadro sayesinde halka mal edilecek, CHP de böylece iktidar olacakmış.

 

“Ah be Mustafa, sen ne istiyorsun Allah aşkına?”

Bu kadar da naiflik olmaz mı diyorsunuz? Bu nedenle özetlememin yeterince nesnel olmadığını, Mutlu’nun gerçek fikirlerini yansıtmadığını mı düşünüyorsunuz? O zaman buyurun, 8, 9 ve 10 ekim tarihlerinde kaleme aldığı üç yazıdan alıntılara...

8 ekim tarihli “Kılıçdaroğlu, CHP’yi ‘bölünmeye’ götürüyor!” başlıklı yazıdan: “Oyunu CHP’ye veren sokaktaki vatandaşın kafası bugünlerde fena halde karışık... Haklı olarak soruyor: ‘Madem türbanın siyasi simge olarak kullanılmasında hiçbir sakınca yoktu... Madem iktidar partisi, din eksenli bir yönetim düşü görmüyordu... Madem irtica ve bölünme gibi korkular gereksizdi... İyi de o zaman; yıllardır oy verdiğim parti beni kandırdı mı?’


“Genel seçimlere yedi aydan biraz fazla süre var... Bakın; bugünden yazıyorum: Kemal Kılıçdaroğlu’nun izlediği bu ‘yeni politika’ CHP’yi eritir ve BÖLÜNMEYE kadar götürür! Çünkü Genel Başkan’ın izlediği politikayla tabanın hassasiyetleri arasında 180 derecelik bir fark oluştu...”

9 ekim tarihli “CHP çoktan bölünmüş bile... İşte kanıtı!” başlıklı yazıdan: “Dünkü ‘Kılıçdaroğlu CHP’yi bölünmeye götürüyor’ başlıklı yazım için özür dilerim. Yanılmışım; CHP’nin ‘bölünmeye gittiği’ falan yokmuş, üyeleri ve seçmeni çoktan ‘karpuz gibi’ tam ortadan ikiye bölünmüş. (...) Meğer gerçeği görmekte çok geç kalmışım... Ben on günlük izindeyken bölünme özellikle ‘taban’da çoktan gerçekleşmiş bile... İşte; bana gelen e-postalardan bir demet...” (Mektuplardan örnekler vermiyorum, neler olduğunu tahmin etmişsinizdir. –A.G.)

10 ekim tarihli “Sen nasıl bir CHP istiyorsun Allah aşkına?” başlıklı yazıdan : “İki gün boyunca CHP tabanının bir bölümünün, Kılıçdaroğlu yönetiminin özellikle türban konusunda izlediği politikadan duyduğu rahatsızlığı dile getirdim. Bazı okurlar haklı olarak soruyor: ‘Ah be Mustafa... Baykal ile bu iş olmaz, mutlaka istifa etmeli, diyordun; işte başkası geldi... Görüyoruz ki o da sana yaranamadı? Sen ne istiyorsun Allah aşkına?’ Bu eleştiri; sadece inandığı doğrulardan yana bir gazeteci için övgüdür... Çünkü her şeyden önce eleştirilen gazetecinin tarafsızlığını gösterir...”

(Burada alıntıyı kesip araya gireceğim: Bence olan biten gazetecinin “tarafsızlığını” değil, üç adım bile önünü göremediğini gösterir... Neden böyle olduğunu birazdan anlatacağım...)

Mustafa Mutlu’dan yaptığım alıntıları, yazıların sahibinin üç ay içinde “Kılıçdaroğlu gelsin”den “Kılıçdaroğlu bölücü”ye sıçramasında neden herhangi bir çelişki olmadığına dair izahıyla bitiriyorum. Şöyle diyor:

“Ben hiçbir zaman, Baykal’ın dünya görüşünün doğruluğundan, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılığından kuşku duymadım. Sadece; doğru politikaların ‘yanlış’ adamlar tarafından savunulmasının, çıkar ilişkilerine alet edilmesinin; o doğru politikalara büyük zarar verdiğini anlatmaya çalıştım. İtirazım Baykal’ın dünya görüşüne, politik tavrına değil, ‘yönetim anlayışı’naydı. (...) Ben sadece ülkemin, Baykal kadar doğru siyasi çizgisi olan ve Kılçdaroğlu kadar dürüst ve çalışkan bir CHP liderine ihtiyaç duyduğunu söylüyorum, o kadar!”

...

İşte geldi o günler...

O zaman bunu anlamayanlar, şimdi “Kılıçdaroğlu Kemalist çizgiyi zorluyor, partiyi bölüyor” diye hiç ortaya düşmesinler... İçine yuvarlandıkları bu büyük çelişkiyi “Sadece doğrulardan yana gazetecilik yapmak” diye yutturmaya da kalkmasınlar... Onun yerine, hadiseden ders çıkarmaya gayret etsinler...

CHP’nin şu anda içinde bulunduğu manzaraya bakarak kaset komplosundan iki büyük ders çıktığını söyleyebiliriz:

Birinci ders, komployu düzenleyenlere: Böylece onlar, bir partinin başkanını değiştirerek, hem de öyle ahlaksız bir yöntemle değiştirerek o partinin siyasi-ideolojik çizgisini değiştiremeyeceklerini anlamış olmalıdırlar.

İkinci ders (bu daha önemli), Mustafa Mutlu ve benzerlerinin tersine, Baykal’ın gönderilip Kılıçdaroğlu’nun getirilmesini partinin katı çizgisinde radikal bir değişiklik olacağı umuduyla destekleyenlere: Böylece onlar, bir partiyi dönüştürmenin öyle tepeden inmeci yollarla olamayacağını, bunun ancak zihniyeti değiştirecek büyük bir toplumsal hareket başlatarak ve sabırlı bir gayretle gerçekleştirilebileceğini anlamış olmalıdırlar.

Alper Görmüş / Taraf'daki köşesinden ilgili kısım



Bu haber 1,067 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,247 µs