En Sıcak Konular

"Askeri yargının sınırları yok!"

0 0 0000 00:00 tsi
Emekli Askeri Hakim Ümit Kardaş: "Darbe teşebbüsünün soruşturulmasında ortaya çıkan karmaşa ve bulanıklığın en önemli nedeni askeri yargının sivil yargı aleyhine tabii hakim ve yargılama birliği ilkelerini ortadan kaldıracak şekilde genişlemesidir."&nbs

Tabii hakim ilkesi, ceza usulünün genel teorisi ile ancak bu ilkeye belirgin ve gerçekçi bir anlam verilmesiyle korunabilmektedir. O halde geniş anlamda ve günümüzde kabul gören tabii hakim, bağımsız bir yargı organizasyonu içinde görev yapan, usul hukuku düzenlemeleri ile gerçek anlamda tabii yargı alanına sahip kılınmış, tarafsız, güvenceli, bağımsız hakimdir. Kuşkusuz tabii hakim ilkesi istisnai ya da olağanüstü mahkemeler kurma yasağını da içerir. Ancak olağanüstü mahkeme kurulmadan da tabii hakim ilkesi çiğnenebilir. Normal hukuk düzeni içinde de, olağan yargı yerleri arasındaki görev ve yetki bölüşümüne uymayan uygulamalar da, bu ilkenin ihlali anlamına gelir. Askeri suç tanımının genişletilerek askeri yargının yetki alanının genişlemesi bu ilkeyi ihlal etmektedir. Söz konusu ilkenin bu şekilde ihlali devleti polis-devlet yapar. Tabii hakim ilkesi yoksa hakim bağımsızlığından da, hukuk devletinden de söz edilmez.

TABİİ HAKİM İLKESİNİN ÖNEMİ

Bu nedenle tabii hakim ilkesine aykırı olan askeri mahkemelerin görev alanlarının sadece sırf askeri suçları kapsayacak şekilde daraltılması gerekmektedir. Sonuç olarak tabii hakim ilkesi önceden kurulmayı, bakacakları dava ve suçların yerel, görevsel ve kişisel olarak görev karmaşasına yol açmayacak biçimde kesinleşmesini, yargıçların izleyecekleri yargılama usulünün suçtan önce yasa yoluyla saptanmasını ve birey-yurttaşlar bakımından farklı usuller uygulanmasının engellenmesini kapsar. Kuşkusuz tabii hakim aynı zamanda bağımsızlık ve tarafsızlık güvencesi sunan hakimdir. Bu nedenle bu iki ilkenin birleştiği söylenebilir. Hukuk devletinin gerekleri olan hakim bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkeleri tabii hakim ilkesinin uygulamaya sokulmasıyla somutlaşmaktadır.

1961 Anayasası ile ilk kez askeri yargı ve Askeri Yargıtay Anayasa içine alınıp, Anayasa kurumu haline getirilmiştir. Askeri yargının askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütüleceği 138. maddede düzenlenmiştir. Maddenin 1. fıkrasında askeri mahkemelerin asker kişilerin askeri olan suçları dışında, bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara bakacakları belirtilmiştir. Bu geniş görev tanımıyla asker kişiler tabii hakimlerden ayrılmışlardır. Ayrıca Askeri Yargıtay 141. madde ile askeri mahkemelerden verilen kararların temyiz incelemesini yapan yüksek bir mahkeme olarak düzenlenmiştir. Böylece ceza yargılaması alanında Yargıtay'ın yanına Askeri Yargıtay konularak yargılama birliği ilkesine aykırı olarak çift başlı bir ceza yargılaması yaratılmıştır. Bu anayasal düzenleme 1982 Anayasası'yla da devam ettirilmiştir.

Orduların görevi yurt savunması ve buna bağlı olarak askeri hizmetlerin aksamadan ve düzenli yürütülmesidir. Bunu sağlayacak ise hazır olma ve itaat ilkeleri yani sonuç olarak askeri disiplindir. İşte askeri ceza hukuku ve onu uygulayan askeri yargının varlık nedeni de ordu disiplinidir. Bu ölçüt çerçevesinde asker kişilerin söz konusu ilkelere aykırı eylemlerinin askeri mahkemelerde veya disiplin mahkemelerinde görülmesini anlamak olanaklıdır. Ancak asker kişileri bu suçların dışındaki suçlar bakımından askeri yargılamaya bağlı kılmak doğru değildir.

ASKERİ YARGININ SINIRLARI BELİRSİZDİR

Anayasa'da askeri yargının görev alanını belirleyen ölçütler belirsiz ve yoruma açıktır. Asker kişilerin askeri yargıda yargılanacakları suç tipleri açıklıkla ortaya konmamıştır. Adil yargılanma hakkının kullanımı ancak görev alanlarının kesin olarak belirlendiği alanlarda söz konusudur. Tabii hakim ilkesi de ancak görev alanları kesin olarak belirlenmişse vardır. Askeri mahkemelerin kuruluş amaç ve gerekleri askeri disiplin olduğuna göre neden asker kişiler disiplinle ilgili olmayan suçları nedeniyle doğal yargı yerlerinden koparılarak askeri yargılamaya bağlı kılınmışlardır? Bunun yanıtını hukuken vermek olanaklı değildir. Bu tablo hukuk bilimine, evrensel hukuka, adil yargılanma hakkına ve tabii hakim ilkesine aykırıdır.

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluş Yargılama ve Usul Yasası'nın 9. maddesi Anayasa'nın 145. maddesini aynen yansıtarak askeri mahkemelerin askerler bakımından görev alanını belirlemiştir. Askeri mahkemeler asker kişilerin askeri suçlarının yanısıra, asker kişiler aleyhine işledikleri suçlar ile askeri mahallerde yahut askeri hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara da bakarlar.

Askeri suçun Askeri Ceza Kanunu'nda bir tanımı bulunmamaktadır. Oysa bu suçun tanımı çok önemlidir. Sivil yargı alanı bu tanıma göre belirlenmektedir. Askeri suç tanımının önemine ilişkin olarak Askeri Ceza Kanunu'nun 54. maddesini örnek olarak gösterebiliriz. Bu madde ile eski Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 125 ile 145. maddeleri arasındaki maddeler ve bu maddelerin yeni TCK'daki karşılıkları askeri suç haline getirilmişlerdir. Siyasi suç niteliğindeki bu suçların askeri suç haline getirilmesi çok sakıncalıdır. Bu yapay askeri suç genişlemesi asker kişileri tabii hakimlerinden ayırdığı gibi, askerlerle birlikte bu suçları işleyen sivilleri de askeri yargı alanına alarak tabii hakimlerinden ayırmaktadır. Bu olağanüstü yapay bir askeri suç genişlemesidir. Askeri Ceza Kanunu'nun varlık gerekçesi ve askeri mahkemelerin kuruluş amaçları ile de bir ilgisi bulunmamaktadır. Ayrıca asker kişilerin askeri mahallerde gerçekleştirdikleri genel suçları nedeniyle askeri yargı yerine tâbi tutulmaları tabii hakim ilkesine tamamen aykırıdır. Salt suçun askeri mahal sayılan yerde gerçekleştirilmiş olması nedeni ile asker kişiler tabii yargı yerlerinden ve tabii hakimlerinden koparılmış olmaktadırlar. Mesela darbe teşebbüsü hazırlıklarının kışla ve karargahlarda yapılması nedeniyle asker kişilerin askeri yargıya tabi olması gibi.

Askeri mahkemelerin görev alanlarının belirlenmesinde kullanılan görev ölçütleri çok sayıdadır. Bir kısmı yasada yer alan, büyük çoğunluğu ise yargı organlarının kararlarından yorum yoluyla çıkan bu ölçütler belirsizlik içeren kavramlardır. Nitekim yargı organları arasında, bu kavramların farklı yorumu nedeniyle uyuşmazlıklar çıkmaktadır. Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümü'nün konuyla ilgili kararlarının çokluğu askeri yargı ile adli yargı arasındaki uyuşmazlığın boyutlarını gözler önüne sermektedir. Askeri mahkemelerin görev alanları, mevcut düzenlemelerle büyük ölçüde genişlemiştir. Askeri mahkemeler; asker şahısların ve asker şahıs sayılanların, askeri suçlarına bakmalarının ötesinde onların genel suçlarına da bakar hale getirilmişlerdir. Bu durum onların kuruluş nedenlerine terstir. Böylece askeri mahkemeler, askerlerin tek yargı yeri haline gelmiştir. Bu onların tabii yargı yerlerinden koparılmaları demektir. Çünkü unutulmamalıdır ki onlar da Türk yurttaşı olarak genel yargıya tabidirler.

Askeri yargının işleyişindeki özel usuller, cezaların kişiselleştirilmesindeki özellikler, yargıçların konumları, atanmaları, sicil alma biçimleri, askeri mahkemelerin yapılan ve kuruluş şekilleri, verilen cezaların doğurduğu farklı sonuçlar, askeri mahkemelerin teşkilatında kurulduktan komutanla ilişkileri göz önüne alındığında askeri yargının kuruluş, işleyiş, cezalandırma aşamalarıyla bir bütün olarak ayrı bir teşkilatlanma içinde olduğu görülmektedir. Yerel askeri mahkemeler vardır. Onların üzerinde ayrı bir merci olan Askeri Yargıtay vardır. Böyle ayrı bir organizasyona sahip olan askeri yargının görev alanının son derece hassas ve kesin hatlarla belirlenmesi gereği açıktır. Çünkü asker kişiler genel suçları nedeniyle, bu yargının görev alanına alınmakla sadece tabii hakimlerinden koparılmamakta, aynı zamanda tamamen farklı bir yargı sisteminin faaliyet alanına dahil edilmektedirler. Gelinen aşama, askeri yargının, görev alanı düzenlemeleri ve işleyişiyle yargı birliğine ters düşen bir yapılanmaya ulaştığını göstermektedir.

DARBE TEŞEBBÜSÜ SORUŞTURMASI

Darbe teşebbüsünün soruşturulmasında ortaya çıkan karmaşa, çekingenlik ve bulanıklığın en önemli nedeni yukarıda açıklandığı üzere askeri yargının sivil yargı aleyhine tabii hakim ve yargılama birliği ilkelerini ortadan kaldıracak şekilde genişlemesidir. Darbe teşebbüsü soruşturmasında görev konusundaki bulanıklığın nedenlerinden biri yargıda çift başlılık olmakla birlikte, diğer neden Ferhat Sarıkaya olayından ürken sivil savcıların askerle ilgili işlere bulaşmama refleksidir. Somut olaydaki suç eski TCK 146, yeni TCK 309. maddedeki suçtur. Bu suç anayasal düzene yönelik bir suç olduğundan Askeri Ceza Kanunu'na alınmamış ve askeri bir suç haline getirilmemiştir. Suçu işleyen asker kişiler bu suçu askeri mahalde işlemiş olmalarına rağmen, emekli olduklarından askeri yargı ile olan bağlantı kesilmiştir. 353 sayılı Askeri Usul Kanunu'nun 17. maddesi bu hususu öngörmektedir. “Askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer.”

Aslında Şemdinli olayında da yaşanan yargıdaki çift başlılık sorunuydu. Suçu işleyenlerin asker kişi olmaları nedeniyle Şemdinli'nin gerisine gidilemedi. “Tabii hakim” ilkesi uyarınca asker kişiler sırf askeri suçları (firar, emre itaatsizlik, askeri malzemeyi hasara uğratmak gibi) dışında TCK'na giren suçları nedeniyle sivil yargıda yargılanabilselerdi bir mesafe alınabilirdi. Dosya Genelkurmaya'a gitti ve olayın gerisine gidilemedi. Aslında Şemdinli önemli bir kırılma noktasıydı. Hükümet bu fırsatı kaçırdı. Bize bir yol açan ve önemli bir görev yapan savcıya sahip çıkmadı. Üstelik bu kararın anayasal engel nedeniyle hukuki denetimi de yapılamadı.

Öncelikle demokratik bir hukuk devletinde askeri vesayet olmaz. Mevcut rejimin demokratik olmadığı ve devletin de hukuk devleti olmadığı açık. Bu fiili durumu yani rejimi bu anlamda korumaya çalışanların neyi koruduklarını tekrar düşünmelerinde yarar var. Demokratik bir hukuk devletinde ordu siyaset yapamaz, sivil siyasetin emrinde sadece yurt savunmasından sorumludur. Ordunun darbe yapması tasavvur edilemez, askerin böyle bir kültürü, eğitimi ve anlayışı yoktur. Bizde bunun tam tersi bir durum olduğu için darbe teşebbüslerini dahi soruşturamıyoruz. Kuşkusuz demokratik bir hukuk devletinde bu iddialar yargıda derhal soruşturulurdu, çift başlı yargı olmadığından bu soruşturmayı kimin yapacağı tartışma konusu olmazdı, bu iddiayı ortaya atan basın organı soruşturulmaz, iddia çok ciddiye alınırdı, parlamento hemen bu konuyu araştırmaya başlardı, muhalefet partileri ortalığı ayağa kaldırıp hükümetle işbirliği yaparak demokrasiyi korumaya çalışırlardı.

Başbakan'ın savcıları darbe konusunda göreve çağırması Şemdinli olayında yaşananlardan sonra acı bir çelişkiydi. Artık hiçbir savcı ucu askere dokunan bir soruşturmaya girmek istemeyecektir. Nokta'nın durumu da Şemdinli olayı ile bire bir benzerlik göstermektedir. Bu tabloda hukuk ve demokrasi yoktur. Gücün ve baskının egemenliği vardır.

Milletin iradesi yoktur.

yenişafak



Bu haber 290 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,640 µs