En Sıcak Konular

Yeni Amerikan yüzyılı çabuk bitti!

0 0 0000 00:00 tsi
Yeni Amerikan yüzyılı çabuk bitti! Dış politikası İsrail yanlısı yeni muhafazakârlarca belirlenen ABD, Irak işgaliyle İsrail'in en büyük bölgesel güce dönüşeceği yeni bir Ortadoğu yaratmayı amaçladı. Dört yıl sonrasında İsrail'in yerine İran güçlendiği gibi, ABD de cehenneme dönen Irak'

Stockholm'ün havası kalabalığı coşturmaya niyetli en hareketli konuşmacı için bile çok soğuktu. Ama başka seçeneğim yoktu. Zira binlerce savaş karşıtı Amerikan işgalinin dördüncü yılında Irak halkına desteklerini göstermek ve Amerika'nın hemen çekilmesini talep etmek için İsveç başkentindeki büyük meydanda toplanmıştı.

Sahneye çıkıp konuşmama başladığımda tek bir Filistin veya Lübnan bayrağı görememek beni şaşırttı. Hatta karşı koyuş ve azmin işareti Venezüella bayrağı da görünmüyordu. Eğer bu gösteri Irak'taki savaşı diğer savaşlardan yalıtmaya yönelik stratejik bir hesabın işaretiyse ortada büyük bir hata söz konusuydu. Tam da bunun hakkında konuşma yaptım; tek bir savaş, tek bir işgal var ve İsrail'le yeni muhafazakâr hamileri Ortadoğu'da devam eden krizlerde sürekli karşımıza çıkıyorlar. Bu yüzden mesajlarının bir ağırlığı olmasını istiyorlarsa, dünyanın dört bir yanındaki savaş karşıtı hareketler de ortak tavır sergilemeli.

'Harita' 1992'de çizilmişti

Bölgedeki siyasi 'yeniden konumlanmaya' ilişkin İsrail bağlantısı 1992'ye kadar uzanıyor. Pentagon çevresinde haftalarca dolaştıktan sonra New York Times'a 'sızan' Savunma Planlama Kılavuzu (DPG) isimli taslak Soğuk Savaş sonrası dünyada ABD'nin tartışmasız üstünlük kurduğu bir gelecek öngörüyordu. Her ne kadar kılavuz İsrail'e ve yeni dünyadaki rolüne değinmese de belgeyi hazırlayanlar büyük ölçüde Washington'daki tanınmış İsrail yanlılarıydı; o dönem Savunma Bakanlığı'nda görev yapan Lewis Libby, Paul Wolfowitz ve birkaç yıl sonra Amerika'nın Irak'taki adamı olacak Zalmay Halilzad gibi.
Bu 'vizyon' içinde İsrail'in rolü yeni önde gelen muhafazakârlardan Richard Pearle, Douglas Feith ve diğerleriyle birlikte İsrail'deki Likud Partisi lideri Binyamin Netanyahu'ya 'Açık Şans: Ülkeyi Güvenlik Altına Almak için Yeni Bir Strateji' başlıklı metni önerene kadar tamamen belirginleşmedi. Söz konusu siyaset belgesi İsrail'e bölgedeki etkinliğini ABD'ninkine denk hale getireceği, sadece basit bir yardımcı devlet değil de eşit 'büyük güç' olacağı geniş bir rol öngörüyordu. Irak rejiminin devrilmesini ve tüm bölgenin jeopolitik haritasının yeniden çizilmesini içeriyordu. Aynı öneriler 1997-1998 yıllarında Clinton yönetimine de pazarlandı ama sonuç çıkmadı. Amerika'nın çıkarlarının çoğunu
İsrail için bırakan Clinton belki de böylesi büyük bir vizyonu uygulamaya henüz hazır değildi.

Sapına kadar İsrail'in olsa da bu vizyon genellikle tamamen Amerikan yaklaşımı olarak sunuldu, özellikle de yıllarca İsrail'e bağlılık yemini eden önemli yeni muhafazakârlarca 1997'de kurulan Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi (PNAC) tarafından. PNAC, Irak Savaşı'nın arkasındaki kilit gruptu. Teröristler uçaklarla ikiz kulelere çarptığı an, PNAC üyeleri Ortadoğu haritasının başında hazır bulunuyor, bombalamak istedikleri ülkeleri ve değiştirmek istedikleri rejimleri işaretliyorlardı.

Bu, diğer savaş çığırtkanlarını masum göstermez ama yeni muhafazakârların İsrail'in çıkarlarının önemli yer teşkil ettiği rolünü hafife almak da aşikâr delilleri reddetmek olur. Ülkelerini sürükledikleri felaketten, yol açtıkları skandallardan ve yara almadan kurtulmaları pek muhtemel olmayan medyadaki olumsuz haberlerden sonra yeni muhafazakârların etkinliği eridi, daha doğrusu kış uykusuna yattı.

Onların vizyonuna dayanarak ABD yönetimi Irak işgalinin bölgeyi yeniden yapılandıracağını ve yeni bir Ortadoğu'ya vesile olacağını umdu. Dört yıl sonra baktığımızda ABD-İsrail planı bocalıyor. Irak'taki sert direniş ABD'nin askeri şanına mal oluyor ve İran'ın konumunu güçlendiriyor, özellikle de İran'ın artık Irak içinde kendi yandaşları bulunduğu düşünülürse. ABD öncülüğündeki yoğun uluslararası baskının ardından Lübnan'dan çekilmesine rağmen Suriye de hâlâ güçlü bir konumda. Hizbullah Lübnan'ı bir şekilde İsrail etkisinden uzak tutuyor. Saddam'ın ve rejiminin devrilmesiyle kazanımları olsa da son kertede İsrail hâlâ İran'dan gelen ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya. ABD'yse tüm siyasi, mali ve askeri cephelerde kaybediyor.

Baas'ın tasfiyesi en büyük hata

ABD'nin sözüm ona Irak'ı Baas Partisi'nden arındırması da bir başka yeni muhafazakâr planıydı, ki ülkeyi ordu ve kamu hizmetleri gibi birlik sağlayan en önemli unsurlarından mahrum bırakan ve bu nedenle milli bütünlükten eden büyük bir hataydı bu. Bu hata, sonrasında gelen tüm Amerikan çabalarını geçersiz kılan bir felakete davetiye çıkardı. Amerikan askeri yönetimi var olan rejimi mezhepçi bir rejimle değiştirdi, ki bu sonuncusu Şiilerin dışlayıcılığının, İran yanlısı siyasi grupların ve emir dinlemeyen milislerin bir bileşimi.

Bu yeni mezhepçilik Irak ordusunun, polisinin, hükümetinin ve parlamentosunun oluşturulması sırasında kendini gösterdi ve sonuç felaket oldu. Zira ulusal ordu ve hükümet bölünmenin araçları olunca mezhep ayrılıkları iç savaşa döndü.
Tam da Amerikan çıkarlarına göre biçimlendirilen demokrasi projesi de muazzam bir başarısızlık. Farkına varamadıkları olgu, gerçek demokrasinin tanklar ve akıllı füzelerle değil, korku ve yıldırma olmadan kendi kendini idare edebilen sivil toplumla kurulabileceği. Halihazırda Irak'ta yaşananlar Arapların kendileri için tercih ettiği değil, Amerika'nın onlar için tanımladığı demokrasidir.
ABD, Irak'tan ayrılacak. Bunun pek sorgulanır yanı yok. Bu kadar mali ve maddi kaybı sonsuza kadar telafi edemez. Britanya merkezli The New Statesman dergisi, sadece savaşta yaralananlara yapılacak bakımın
gelecek onyıllarda ülkeye 2.5 trilyon dolara patlayacağını duyurdu. Ancak böylesi askeri krizlerin ve telafisi mümkün olmayacak büyük insan kayıplarının önüne geçebilmek için Irak savaşından imparatorluk,
petrol ve hegemonya gibi çok genel tabirlerle konuşmamalı ve en önemli unsurları gözden kaçırmamalı.

İsrail ve hamileri tüm bunlarda önemli bir rol oynadı ve oynamayı sürdürüyor. Mevzuları 'karıştırmamak' adına bunu görmezden gelmek kabaca söylersek doğru sebep için yanlış stratejiyle savaşmak manasına gelecektir.

(Ortadoğu merkezli internet haber sitesi, 3 Nisan 2007)
Radikal



Bu haber 285 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,104 µs