En Sıcak Konular

'Türkiye yoruldu, mola vermek lazım!'

1 Ekim 2010 08:47 tsi
'Türkiye yoruldu, mola vermek lazım!'

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, "yeni anayasanın zamanlaması, başörtüsü sorununun çözümü, anayasadaki değişemez maddelerin ruhu, yargıdaki siyasallaşma ve referandumdan çıkan mesaj" konularında çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Yeni anayasa çalışmaları için "Türkiye yoruldu, seçim sonrası daha uygun" diyen Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, türbanın yasalarla değil uygulamada çözülebileceğini savundu

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, "yeni anayasanın zamanlaması, başörtüsü sorununun çözümü, anayasadaki değişemez maddelerin ruhu, yüksek mahkemeye bireysel başvuru hakkı, yargıdaki siyasallaşma ve referandumdan çıkan mesaj" konularında çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. "Demokrasinin müzakere erdemini maalesef kullanamıyoruz" diyen Kılıç, yeni anayasa çalışmaları için "Türkiye yoruldu, seçim sonrası daha uygun" dedi. Kılıç, şunları söyledi:

'BUZDOLABINA KOYALIM'
 
Yeni anayasanın zamanlaması:
Türk halkı gerçekten yoruldu. Yeni anayasa konusunu biraz buzdolabına koymak lazım. Takvim zor. Uyum yasaları, ondan sonra seçim süreci var. Sağlıklı müzakere ortamı doğmayabilir. Seçimden sonraya bırakılması daha uygun olur.
 
Anayasa hazırlama modeli: Demokraside diyalog ve uzlaşma esastır. Ama çare yoksa oylama yapılır, çoğunluk aranır. Demokrasinin kilitlendiği yerde sorunu oylamayla çözmekten başka çare kalmıyor.
 
İlk üç madde: Anayasada ilk 3 maddeyi dondurmak evrensel hukuk kurallarına uygun değil. İlk 3 maddeyi, donmuş maddeler olarak görmüyorum. Aksi halde anayasayı dondurursunuz. Hukuk devletini, demokrasiyi, laikliği geri götüren uygulamaya geçit verilemez. Ancak bunları daha ileri götürecek düzenlemelere engel olmaması gerekir. Örneğin Anayasa Mahkemesi, bu anayasa değişikliğini hukuk devleti yönüyle ilk 3 maddeye aykırı görmedi. İlk 3 maddeyi anlamlı kılan, ilk üç madde dışındaki maddeler. O maddeler, ilk 3'e zenginlik katıyor.
 
Bireysel başvuru: Anayasa Mahkemesi, AİHM'nin bir modeli haline geliyor. Adeta "Türkiye İnsan Hakları Mahkemesi." Bireysel başvurunun ana damarı yargıyı hukuk alanına çekmek. Vatandaş yargıdan kaynaklanan hak ihlallerini Anayasa Mahkemesi'ne götürebilecek. Milyonlarca dosya temyizde beklerken, 5-10 yıl geçtikten sonra karara bağlanan bir konuyu adil yargılama diye niteleyemezsiniz. AİHM'de en çok mahkum olduğumuz nokta burası. Anayasa'nın 90. maddesi değiştirildi. Milli yasalarla hak ve özgürlük alanındaki uluslar arası sözleşmeler uyumsuz ise uluslar arası sözleşmeler uygulanacak. Maalesef bu hüküm yeterince uygulanmıyor. Anayasa Mahkemesi buna müdahale edecek.
 
Kaygıya yer yok: Anayasa Mahkemesi, yaptığı incelemede anayasa değişikliğini akladı. Millet adına bilirkişilik yaptı. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı adına kaygı duyulacak bir şey olmadığını söyledi. Anayasa Mahkemesi kararı halka yeterince ulaştırılamadı, referandum sürecinde de kullanılamadı. Örneğin CHP muhalefet şerhini değerlendirebilirdi.
 
Yargının siyasallaşması: Yargı içindeki seçimler, yargıyı siyasallaştırmıştır. Yargıdaki çekişmenin, siyasete kaymanın nedeni seçim sisteminden kaynaklanıyor. Yüksek yargıda ya seçim sayısı azaltılmalı ya da seçim sistemi derhal değiştirilmeli.
 
Yargıtay ve HSYK'ya mesaj: Yargıtay Başkanı, adli yılın açılışında hukuksal dil yerine siyasi bir dil kullanmayı tercih etti. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, yüksek yargı organlarının başkanları gibi hakemlik konumundaki kurumlar halka sunulan konuda görüşlerini ön plana çıkarmamalı.
 
Mahkeme üyelerinin rolü: Anayasa Mahkemesi kararları incelenirse, seçenlerle seçilenlerin kararlarının örtüşmediği görülüyor. Seçilecek arkadaşların, seçen kişilerin tercihlerine göre davranacağı yönündeki argüman doğru değil.
 
Güçlerarası güven sorunu: Yargı ile yasama ve yürütme arasında güven sorunu var. Yasama ve yürütme açısından ise bu sorun, yargının taraf olması biçimde ortaya çıkıyor. Bunlar ve HSYK'daki gereksiz çekişmeler yargı reformunun hız kazanmasına yol açtı.
 
Yüksek yargıda özeleştiri: Bence sorun yüksek yargıda. Milyonları aşan dosyalar Yargıtay'da. Yüzbinleri aşan dosya Danıştay'da bekliyor. Bu ortamda yargının başarılı olduğunu, üzerine düşeni yaptığını kimse söyleyemez.
 
Cumhurbaşkanının görev süresi: Cumhurbaşkanı'nın görev süresinde sorun çıkarsa, bunun muhatabı YSK'dır. Tabii Meclis çözme iradesi gösteriyorsa, YSK buna uymak zorundadır. Meclis çözüm getirmezse tek yetkili YSK'dır.

Anayasa Mahkemesi ve Senato: 1961-82 arasında Anayasa Mahkemesi de var Senato da. Senato ile Anayasa Mahkemesi'nin görevlerini örtüştürmek doğru değil. Senato kurulup kurulmaması siyasi tercih. Ama Anayasa Mahkemesi, çağdaş dünyada zorunlu olan kararlarıyla hak ve özgürlüklerin gelişmesi için var olan kurumdur.
 
Usül yasaları: Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının görevleriyle ilgili suçlar dolayısıyla Yüce Divan'a nasıl sevk edileceği ile Anayasa'nın geçici 15. maddesiyle ilgili usül yasası gerekiyor.
 
Dosya kalmayacak: Anayasa değişikliği süreci olmasaydı, Anayasa Mahkemesi'ndeki tüm dosyalar yıl sonuna kadar tamamlanmış olacaktı. Şimdi 2011 ortasına sarktı. 2004-2007 arasında çıkarılan dosya sayısı 106, gerekçeli karar sayısı 173. Benim başkan olduğum 2007-2010 arasında ise bunlar sırasıyla 257 ve 327.

'Başörtüsü sorunu uygulamada çözülür'

Başörtüsü formülü: Türkiye'de çoğu şeyi yasal düzenlemeyle yapmanın gereksizliğini söyleyebiliriz. Anayasayı, yasaları zorlamadan uygulamayla çözülmesi doğru idi. Bu noktada özgürlük talepleri yanında karşı düşünceleri, korku ve vehimleri de hesaba katmak gerekiyor. Toplumsal uzlaşma diye ifade edilen bir konuda, büyük siyasi partilerin uzlaşmaya varması lazım. Uygulamayla rahatlıkla çözülebilecek bir konu.

Başörtüsü ve yargı: Yargı yorum zenginliği geliştirilseydi, pek çok sorun çözülebilirdi. Anayasa ve yasaların sık değişmesi buradan kaynaklanıyor. Yüksek yargı, devlet ile birey arasındaki tercihlerini daha çok devletten yana kullanmıştır. Yargının bireyi ön plana almak yerine, devletten yana ağırlığını koyması bu sorunların artmasına neden olmuştur.

"Yüzde 42'nin kaygısı iyi anlaşılmalıdır"

Referandum yorumu: Referandumda halk, daha çok demokrasi, özgürlük ve hukuk devleti anlayışını onayladı. Tabandan gelen güçlü istek var. Bu istekleri karşılamayanları halk etkisiz hale getiriyor. Egemenlik yetkisi kullananlar, özgürlüklerle, demokrasiyle, hukuk devletiyle kavga etmemeli, iyi geçinmelidir. İyi geçinmezlerse, toplum bunları sürecin dışına itiyor.

Bölünme olmadı: Halkın bölündüğü kanaatini taşımıyorum. Halk, demokrasi, özgürlükler ve hukuk devleti anlayışında birleşti.

Yüzde 42-Yüzde 58 açıklaması: Yüzde 42 iyi analiz edilmeli. Yüzde 42'yi sahiplenenler de yüzde 58'i analiz etmeli. Yüzde 42'nin içindeki korku ve kaygı anlaşılmalıdır. Halkın en büyük hassasiyeti, hayat tarzının ve özel yaşam biçiminin müdahaleye uğrayacağı yönünde. Buradaki olumsuzlukların giderilmesi için ne gerekiyorsa yapılmalı. Yoksa farklılıkları bir arada tutamayız.

Bertaraf tartışması: Görüş açıklamaya zorlamak şık bir hareket değil. İnsanlar susma hakkını da kullanabilir. Gerek örgüt gerekse bireysel olarak bu hakları vardır. Görüşlerini açıklasalar iyi olurdu ama açıklamaya zorlamak olmaz.

İhsas-ı rey hassasiyeti

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, HSYK Kanun Taslağı hakkında görüş bildirmeyeceklerini ve bugün geri göndereceklerini açıkladı. Kılıç, taslağın yasalaşması halinde önlerine gelme ihtimali bulunduğu için bu kararı aldıklarını söyledi. Kılıç, Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) kuruluşunun 50. yıl dönümü dolayısıyla Bilkent Otel'de düzenlenen resepsiyonda, gazetecilerin "İhsas-ı rey mi olur?" sorusuna "evet" karşılığını verdi.

Okan Müderrisoğlu - Sabah

 

 



Bu haber 683 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,858 µs