En Sıcak Konular

İsrail hedef mi saptırıyor?

22 Eylül 2010 22:22 tsi
İsrail hedef mi saptırıyor? "İsrail gerçekten içinde yaşadığı bölgenin siyasal ve dinsel dengelerini doğru şekilde okuyamıyor mu, yoksa Türkiye'yi İran cephesinde gösteren kasıtlı yorumlarla hedef mi saptırıyor? "

Halen ABD'de bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün İsrail Cumhurbaşkanı Şim'on Peres ile görüşmemesi kelimenin gerçek anlamıyla 'olay' oldu. Cumhurbaşkanı Gül konuya dair "Randevu talebi onlardan geldi, ancak benim programım uyuşmuyordu, denk gelmedi, görüşmedik" sözleriyle açıklama yaparken, İsrail tarafı ise şunları dile getirdi: "Bizden Mavi Marmara olayı nedeniyle özür dilememiz istendi. Özür dileyemezdik, bu yüzden görüşme gerçekleşmedi."

Haaretz gazetesi, bir gün arayla iki ayrı haberi okurlarına iletti:

Birinci haber gayet yönlendiriciydi: "Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Peres'le görüşmeyi reddetti, ancak İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad ile görüşecek!"

İkinci haberde ise Abdullah Gül'ün şu sözlerine yer verilmişti:

"Eski zamanlarda olsaydık, Mavi Marmara krizi dolayısıyla savaş çıkardı, ama biz soğukkanlı davranma yanlısıyız."

İsrail'in etkili gazetesi Jerusalem Post da başyazısında, Türkiye'nin Batı'dan uzaklaşarak İran'ın molla idaresiyle birlikte olmayı tercih ettiğini vurguladı. Türkiye'nin İran bankaları için güvenli bir liman haline geldiğinin iddia edildiği yazıda, ayrıca İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi'nin "Türkiye, İran'ın dünyadaki en iyi dostudur" sözleri de söz konusu tezi desteklemek için aktarılmış.

Türkiye – İran ilişkilerinin İsrail cephesinde "sıkı bir ittifak" olarak okunması, İsrail'in bölgeden ne kadar haberdar olduğu konusunda ilginç fikirler veriyor. Belki de daha çok şuna işaret ediyor: Ortadoğu denen coğrafyada soğukkanlılık elden bırakıldığında yapılan yorumlar tamamen bağlamından kopuyor ve apayrı bir görünüm alıyor.

Türkiye içinde de İsrail'le paralel düşünen bir akımı bulmak mümkün: Onlara göre de Türkiye'nin İranlaşma tehlikesi her zaman var. 'İrtica tehdidi', Türkiye'nin İran'la bütünleşmesi, hatta İran'dan rejim ithal etmesi riskini taşıyor.

Öte yandan, İran'la Türkiye'nin ilişkilerinin iyileşmesinden büyük bir mutluluk duyarak, meseleyi bir ittifak boyutunda düşleyen bir kesimin de varlığı biliniyor. İran ile Türkiye arasında 'zaten' gayet güzel bir uyumun olduğunu savunan bu kesimin en güçlü argümanı 1639 Kasr-ı Şirin Anlaşması'ndan beri sınırların değişmemiş olması. Bu cenahta "Kasr-ı Şirin'den beri sınırlarımızın değişmediği İran…" şeklinde başlayan cümleleri sıklıkla duymak mümkün.

Oysa İsrail'in ve bu konuda onunla paralel düşünenlerin farkında görünmediği ilginç bir denklem yaşanıyor Ortadoğu'da: İslam Devrimi sonrasının İran'ı, bölgedeki 'ezilen halklar'ın lideri ve sözcüsü konumunu muhafaza iddiasında. Türkiye, böyle bir rekabete, -bu bir iddiayı taşısın ya da taşımasın- girdiği takdirde İran'la ilişkileri de türbülanslar yaşayacaktır. İran, bölgesel iddiaları bulunan bir Türkiye'yi hiç de öyle sanıldığı gibi kolaylıkla müttefik ve kardeş olarak benimsemeyecektir.

Bu bağlamda, İran'la Türkiye arasında sınırların değişmemiş olması, pekâlâ aradaki sınırların son derece sarp ve geçişkenlikten yoksun olduğu şeklinde de yorumlanabilir. İki ülke arasındaki dinsel, siyasal ve tarihsel farklılıklar da cabası.

Bölgesel iddiaları bulunan bir Türkiye ile bölgesel iddiaları bulunan bir İran, İsrail medyasında yer aldığı gibi can-ciğer kuzu sarması olsaydı, Türkiye İran'la imzaladığı çeşitli anlaşmalarda bir sürü pürüzle uğraşmak zorunda kalmazdı.

Ayrıca Mavi Marmara krizinde İran'dan beklenen düzeyde ses çıkmaması, sonrasında medyada yer alan onca tantanaya rağmen Gazze'ye göndereceğini söylediği gemilerin yola bile koyulmaması, bölgesel birçok sorunda ortaya çıkan yaklaşım farklarını, satır aralarındaki ayrışmaları gözler önüne seriyor.

Özetle, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ABD ziyareti bağlamında İsrail medyasında Türkiye – İran ilişkilerine dair çıkan haber ve yorumlar, Ortadoğu'yu izleyenlere şu soruyu sorduruyor:
İsrail gerçekten içinde yaşadığı bölgenin siyasal ve dinsel dengelerini doğru şekilde okuyamıyor mu, yoksa Türkiye'yi İran cephesinde gösteren kasıtlı yorumlarla hedef mi saptırıyor?

Taha Kılınç / USA Sabah



Bu haber 878 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,064 µs