En Sıcak Konular

Böyle giderse balıksız kalacağız

18 Eylül 2010 13:30 tsi
Böyle giderse balıksız kalacağız Balıkçılığımız ve denizlerimizdeki yaşam, ne yazık ki tehlike altında.

Balıkçılığımız ve denizlerimizdeki yaşam, ne yazık ki tehlike altında.

Denizlerimiz milli servetimiz, nihayetinde balık da biz doyalım diye canından oluyor. Dolayısıyla hepimize hakkı geçiyor, diye yazmaya çalıştım her şeyi. Bu haftaysa; dertlenip kalmayalım, kimlere iş düşüyor, elimizden ne gelir, şöyle bir bakalım... Tüm paydaşlara eşit mesafeden, sevgi ve saygıyla. Ağız tadı ve afiyetle...

1. KİM NE YAPMALI
* Tüketici olarak neler yapmalıyız: 20-24 santimin altındaki lüferleri almamalı, yavru fener, kılıç, ıstakoz, deniz kabuklusu yememeliyiz. Alışveriş yaptığımız balıkçıları, gittiğimiz lokantaları da bu konuda uyarmalı, yönlendirmeli, kararlı olmalıyız. Bu konuda çalışan STK’lara katılmak veya desteklemek de önemli. Fikir Sahibi Damaklar’a üye oldunuz mu mesela?
* Yazarlar ve yemek yazarları: Bilen bilmeyeni, duyan duymayanı uyarmalı. Mehveş Emeç, Güngör Uras, yeşil ekranda bu konuları dillendiren NTV ve Defne Koryürek’ün kıymetli çabaları var... Kanımca her yemek yazarı da kendine soruyordur: “Memleketimdeki değerleri, elimizin altındaki hazineleri korumak için ne yaptım?”
* Sivil girişimlere destek verecek ahlaklı markalar: Çalışmaların duyurulabilmesi için sponsorlara da ihtiyaç var. Zeytin İskelesi zeytinyağını bu uğurdaki çabalarından dolayı anmak; dondurma, konserveleme ve yağ alanından başka markaları da bu konuya destek olmaya davet etmek isterim.
* Balık satan esnaf: Ne kadar ucuz olursa olsun, altı ay boyunca yavru balık almaz ve satmazlarsa o kadar çok şey değişir ki...
* Balık lokantaları: Donmuş ithal balıklarla varlıklarını sürdüremezler. Dolayısıyla, çoğalmamış, yavru balık satın almamalı ve müşterilerini bu konuda bilgilendirmeliler. Balıktan sohbet açabilecek, balık sevgisini halka en güzel anlatabilecek yerler onlar ne de olsa.

2. BALIKÇILARA DÜŞENLER
* Büyük çaplı balıkçılar: Sektörü madden ve manen kontrol altında tutan ailelerin bu çabanın karşısında değil, merkezinde yer alması gerek!
* Küçük balıkçılar: Sayıları çok olmasına ve denizi hepimizden iyi bilmelerine rağmen bu işten uzaklaşmaya başladılar ne yazık ki. Onlara ulaşabilmenin en iyi yolu, İstanbul’daki 32 kooperatif. Endüstriyel balıkçılık karşısında geleneksel balıkçılığı desteklemek balıkçıların ayakta kalması demek. İstanbul halkına olta balığı, sahilde avlanabilme ayrıcalığı demek. Balıkçıların da kooperatiflerine sahip çıkmaları gerek; farklı sesler tabii ki olacak, ancak tek yürek olmayı başarabileceklerine inanıyorum. Büyük balıkçıların boy yasaklarının tamamına uymaları da şart. Kooperatiflerin büyük marketlere doğrudan satış yapılabilmesinin yolunun açılması gerek. Büyük market yönetimlerine buradan bir davet.

3. AKADEMİSYENLER VE DİĞER KURULUŞLAR
Türkiye’de her yıl pek çok su ürünleri mühendisi, biyolog yetişiyor; ancak denizdeki ürünlerin korunması adına yapılan aktivitelerde bugüne dek pek az uzmana rastladım. Halbuki işin uzmanlarına kulak vermek istiyoruz. Denizde neler olup bittiğiyle ilgili bizi bilgilendirsinler, denetim mekanizmaları konusunda sektörü, resmi kurumları, STK’ları yönlendirsinler.

4. İLGİLİ BAKANLIKLAR
Tarım Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı: Piyasa şartlarını ve ekonomik gidişatı doğru okumaları, aldıkları karar ve önlemleri buna göre organize etmeleri şart elbette.

5. BELEDİYE, SAHİL KORUMA VE DENETİMCİLER
Kanunları uygulayanlar: Örneğin Sarıyer’de trollerle sahil koruma teknelerinin çoğu zaman yan yana park ettiğini söyleniyor! Sahil güvenliğe, zabıtalara ve hallerin denetiminden sorumlu mühendislere haliyle hepimizden çok iş düşüyor. Kanunlar uygulayıcılarıyla anlam kazanıyor. Uygulayıcıların görevlerini yaptıklarının denetimi bir taraftan hükümet bir taraftan da sivil insiyatiflere yol göstererek sağlanmalı!

6. YEREL YÖNETİMLER
Belediyeler: Doğal hayatı ve sürdürülebilirliği koruyabilmek adına alınan tedbirleri en etkili şekilde uygulayabilecek merciler. Şu an Adalar Belediyesi’nin ağlarla ilgili yürüttüğü çalışma iyi bir başlangıç gerçekten. Beyaz masaların katılımıyla uygunsuz avlanmalara karşı etkin bir alarm sistemi oluşturulabilir. Böyle bir ihbarda bulunmak isteseniz sizi Turmepa’ya bağlıyorlar. Veya sahil koruma bir şekilde topu Tarım Bakanlığı’na atıyor. Dolayısıyla Boğaz’a ve Marmara’ya girmemesi gereken troller rahat rahat salınabiliyor.
Kısacası, cepte sayıp unuttuklarımızı çok geç olmadan hatırlamamız ve çocuklarımıza; balığın, denizin, yaşamın kıymetini anlatabilmemiz gerek.

BALIKLARI KORUYAN ANAYASA

Anayasa’nın “Tarım, Hayvancılık ve Bu Üretim Dallarında Çalışanların Korunması” başlıklı 45. maddesi devletin sorumluluğunu şöyle özetliyor: “Devlet, tarım arazileriyle çayır ve mer’aların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkta uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır. Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır.”

TEZ ELDEN...

* İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nın biyolojik koridor olarak belirli avlanma şekillerine kapatılması. Bunun lafta kalmaması ve etkin denetim mekanizmaları kurulması.
* Boğaz’daki derin deşarj sisteminin gerçek bir arıtmaya dönmesi: İstanbul Boğazı belki de dünyadaki en güzel ve en değerli toprak ve su parçası. Her gün içine dolan milyonlarca ton atık suya rağmen mücadelesini devam ettiriyor. Derin deşarj sistemleri kuruldu, projeler devam da ediyor. Derin deşarj ne yazık ki arıtma değil, sadece suların toplanıp daha uzağa atılması demek. Bir nevi pisliğin halının hemen altına değil iyice ortalarına süpürülmesi. Bu sisteme arıtma entegre etmek gerek.
* Balık hallerinin hali hal değil! Hallerin sadece 20 bin liraya kurulacak bir kamera sistemiyle Ankara’dan denetlenmesi mümkün. Hem güvenlik hem de yapılan işin denetimi için bu şart!
* Ağların plakalandırılarak satılması ve denetlenmesi: Daha önce de bahsetmiştim, basit bir konu gibi görünüyor ama sonuçları büyük. Balıkçılarımızın bir kısmı ağlarını parçalanana kadar kullanıyor. İnceldiği yerden kopsun, mantığıyla ağlarını parçalandığı yerde, yani denizin dibinde bırakıyorlar. Bu ağlar balıkların yaşam ve üreme alanlarına zarar veriyor. Ağlar ruhsatlı ve plakalı olduğu, sistemli bir şekilde yenilendiği takdirde, hangi mevsim hangi ağla avlanıldığı bir nebze kontrol altına alınabilir.
* Trol ve gırgır avcılığına karşı teknelere el koymak gibi büyük ve caydırıcı cezalar gerekiyor. Başka hiçbir şekilde bu sistem durdurulamaz. Gırgırların yüzde 98’i aracılara ipotekli bir şekilde çalışıyor. Borç batağındaki balıkçıyı denizi kurutma açmazından çıkarmak gerek. Yani teşvik veya uzun vadeli kredilendirme yoluyla işleyebilir bir sistem kurmak gerek.
* Üretimi ve tüketimi denetlerken yerel belediyelerle ahenk içinde çalışılması elzem. Yerel belediyelere denetleme ve ceza konusunda imkanlar tanımak önemli bir gereklilik.

Refika Birgül / Hürriyet



Bu haber 890 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    38,663 µs