Kartlar esas şimdi açılabilir

12 Eylül 2010 21:08 tsi
Uyarıları alt alta okuyunca...

Ağustos ayının son günlerinde, bugünkü referanduma az bir süre kala, Yeni Şafak gazetesinde Taha Kıvanç'ın "uyarı" niteliğinde bir yazısı yayınlanmıştı. O günlerde bir taraftan Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın "Haliçte Simonlar" adlı kitabı gündeme oturmuş, öteki taraftan siyasi arenada hareketli tartışmalar yaşanıyordu (PKK ile resmi görüşmeler, türban yasağı vs.) Referanduma beş kala gündemin bu şekilde ısınmasını hayra yormayan Kıvanç, yazısının sonunda okuyucularına bir arkadaşının uyarısını şu şekilde iletmişti:

"Şimdiye kadar olanlar ne ki, esas oğlanlar ve kampanya konuları son bir hafta içerisinde devreye girecek; şimdiye kadar serilen ağlara takılırsa Ak Parti, sandık güvenliğini de kaybedebilecek... Sonrası? Yandı gülüm keten helva..." (Bkz: Hay Allah)

O yazının üzerinden günler geçti. Referandum gününe kadar kazasız belasız gelebildik.
Peki Kıvanç gibi deneyimli bir gazetecinin, okuyucuları ile paylaştığı bu uyarı, referandum maratonunda gerçekleşmedi diye, bir kenara atılmalı ve unutulmalı mı?

Bizce hayır.

Kıvanç'ın bahsettiği "evetçileri" hedef alan "kampanyalar ve esas oğlanlar" referandum sonrasına da sarkmış olabilir.

Nitekim son hafta gereğinden fazla "sakin" geçti diyebiliriz. Bunda Ramazan Bayramı'nın da payı muhakkak vardır. Ancak gene de evetçi cepheyi hedef alan kartların açılması için bir engel yoktu ortada.

Öyleyse bu sakinliği nasıl yorumlamalı?

Hamle yapması beklenen güçler, süreci etkileyemeceklerine karar verip, şimdilik pes etmiş olabilirler mi?
Yoksa anketlerde (özellikle KONDA'ya ait anketin haber sitelerine düşmesinden sonra) evetin önde çıkması, taktik değiştirmeye zorlamış olabilir mi? Bu güçler kozlarını referandum sonrasına saklıyor olabilirler mi?

Evet verenleri "pişman etmek" için harekete geçmeyi planlıyor olabilirler mi?

Böyle bir plan olduğuna dair çeşitli işaretler var.

Örneğin İmralı'da hapis yatmakta olan PKK lideri Abdullah Öcalan'ın şu ele alalım:

"15-20 Eylül’de birçok şey netleşir. Referandum sonrası 12-20 Eylül arası bazı şeyler daha çok netleşir" diyen Öcalan..."Buraya ilk getirildiğim dönemler askeri heyet, bir süre benimle diyaloga geçti, bir süre görüştüler ardından görüşmeler aniden kesildi. Ve bir daha uzun süre görüşme olmadı, buna bir anlam veremedim. Şimdi de benzer bir durum yaşanabilir. Ve bunun ardından topyekün bir saldırı olabilir, bunlar ihtimal dahilinde olabilecek şeylerdir..."

Öcalan'ın bu sözleri ile bir hafta önce Ortadoğu uzmanı Henry Barkey'in Türkiye üzerine yazdığı makaledeki sözler bir araya gelince, ortaya dikkat edilmesi gerekilen bir tablo çıkartıyor. Carnegie Uluslararası Barış Vakfı araştırmacısı ve Lehigh Üniversitesi uluslararası ilişkiler profesörü olan Barkey, "Türkiye’de hükümetle Kürt azınlıklar arasındaki tansiyon hiç olmadığı kadar yükseldi. Yaşanacak çatışmanın getireceği ek hasar Obama yönetiminin dış politikasına da zarar verebilir. Bugün Kürt meselesini göz ardı eden ABD yarın çok sevimsiz sürprizlerle karşılaşabilir" yorumunu yapmıştı.

Bu satırların kaleme alındığı an itibariyle, referandumdan evet sonucu çıktığı kesinleşti.

Türkiye'nin demokrasi yolculuğunda tarihi bir an ile karşı karşıyayız. Ancak bu bir "zafer sarhoşluğuna" yol açmamalı.

Tam tersine belki de daha dikkatli olunması gerekilen bir sürece giriyoruz.

Esas demokrasi mücadelesi şimdi başlıyor.

www.iyibilgi.com özel

Bu haber 2,509 defa okundu.