En Sıcak Konular

Nokta’dan yeni haber: TSK, STK’larla işbirliği arayışında…

0 0 0000 00:00 tsi
Nokta’dan yeni haber: TSK, STK’larla işbirliği arayışında… Savcılığın “orduyu itaatsizliğe yöneltmek” suçlamasıyla hakkında soruşturma açtığı Nokta dergisi bu sayısında yeni bir iddiayla ortaya çıktı. Dergiye göre Türk Silahlı Kuvvetleri 2004 yılında “dost” sivil toplum kuruluşları ile tem

Nokta’nın haberi:

Geçtiğimiz hafta Emekli Oramiral Özden Örnek’in günlüklerini sunarken, ‘’bunları okuduktan sonra günümüzdeki kitlesel eylemlerin ‘sivil’liğine inanmak çok zor’’ demiştik. Nokta bu sayısında, bu düşünceyi pekiştiren iki belge sunuyor dikkatinize. Devletin kimi kurumlarının sivil toplum kuruluşlarına hangi gözle baktığını ortaya koyan belgeler aynı zamanda son yıllarda ortaya çıkan pek çok ‘’ ulusalcı STK’ nın nerelerden esinlendiği konusunda önemli ipuçları da sunuyor.

Bazı emekli subayların özellikle kendini ‘ulusalcı’ ya da ‘kuvvacı’ olarak tanımlayan derneklere üye ve yönetici olmaları son yıllarda hızla yükselen bir trend. Bunun son ve çarpıcı bir örneğini orgeneral Şener Eruygur’un Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) başkanı pşması teşkil etti.

Geçen hafta Habertürk televizyonunda yayımlanan Basın Klübü programına konuk olan emekli tümgeneral Osman Pamukoğlu’nun, bir gazetecinin sorduğu ‘ ADD’ye üye olmayı düşünüyor musunuz?’ sorusuna, ‘ Zaten yıllarca askerlik yaptım. Niye gireyim ki ADD’ye’ diye cevap ise sivil toplum kuruluşlarındaki varlığının hangi ölçülere ulaştığını anlatan çok çarpıcı birörnek oldu. Emekli subayların ‘ulusalcı’ ya da ‘ kuvvacı’ derneklerdeki ağırlığı kendiliğinden gelişen bir süreç mi? Dikkatinize sunduğumuz belgeler bunun böyle olmadığı gösteriyor.

Psikolojik harekât unsuru olarak STK’lar

Birinci belge, Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral Aslan Güner tarafından Genelkurmay Harekat Başkanlığı’na gönderilmek üzere Eylül 2004’te hazırlanmış, ‘ ilgi’ bölümünde, belgenin, Psikolojik Harekat Dairesi Planlama Hareket Şube’sinin 29 temmuz 2004 gün ve HRK:7200-9-04 numaralı yazısı üzerine hazırlandığı kaydediliyor. Yazıda ‘ toplumsal gelişime destek faaliyetleri’ çerçevesinde işbirliği yapılacak sivil toplum kuruluşlarına ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor.

Tek sayfalık yazı üç maddeden oluşuyor. Yazının birinci maddesinde ‘ TSK’nın halkla bütünleşmesinin geliştirilmesi konusunda başlatılan çalışmalar çerçevesinde Genelkurmay Harekât Başkanlığı’nca icra edilmesi planlanan, Toplumsal Gelişime Destek Faaliyetleri(TGFD)’nin etkin biçimde yürütülebilmesi amacıyla; TSK olarak TGFD kapsamında müşterek hareket edilebilecek Sivil Toplum Örgütleri(STÖ)’nin tespit edilmesi ve bu örgütlerle işbirliği ilkelerinin belirlenmesine ihtiyaç duyulduğu ilgi ile bildirilmiştir’ ifadeleri yer alıyor.
Yazının ikinci maddesinin konusunu ise ‘ Toplumsal Gelişime Destek Faaliyetleri’ çerçevesinde müşterek hareket edilebileceği ‘ değerlendirilen’ sivil toplum kuruluşları oluşturuyor. İkinci maddenin ‘a’ bendinde ise ‘ haklarında herhangi bir olumsuz kayda rastlanılmayanların listesi Ek’te sunulmuştur’ ifadesi yer alıyor.

Belgede sözü edilen listeyi, kendilerini bu çerçevede değerlendirmeyebilecek, böyle bir tanımlamayı ‘sivillik’’le bağdaştırmayabilecek sivil toplum kuruluşlarını tek yanlı bir değerlendirmenin mağduru durumuna sokmamak için yayımlamıyoruz.

Yazının yine ikinci maddesinin ‘b’ bendinde ‘ açık kaynaklardan tespit edilen ve durumu aydınlatılamayanlar ile ilgili araştırma sonuçları ayrıca gönderilecektir’ deniliyor.

Yazının üçüncü maddesi ‘ Genel olarak kendi siyasi görüşleri, örtülü ve / veya açık maksat/ hedefleri doğrultusunda kamuoyunu yönlendirme ve etkilemeye yönelik faaliyet gösteren bahse konu sivil toplum örgütleri ile işbirliği kapsamında’ cümlesiyle başlıyor. Ardından üç bentte ‘ işbirliğinin kapsamı açılıyor.

Üçüncü maddenin ‘a’ bendinde ‘Ekte gönderilen listedeki STÖ’lerin; belirlenebilen hedef ve amaçları doğrultusunda hangileri ile hangi konularda işbirliği yapılacağının tekrar analiz edilerek işbirliği yapılması öngörülen yönetici ve elemanlarının ayrıca araştırılmasının, ifadesi yer alıyor. Bir başka deyişle sivil toplum kuruluşlarının ‘güvenilir’ olması yetmiyor. Ayrıca bu kuruluşlar içinde ‘daha da güvenilir’ yönetici ve eleman ihtiyacı vurgulanıyor.
Yazının üçüncü maddesinin ‘b’ bendinde ise bazı sivil toplum örgütleriyle işbirliğinin ‘halihazırda2 sürdüğü de belirtiliyor. ‘ Kuvvet K.lıkları, J.Gn.K.lığı, Sahil Güv. K.lığı ve özellikle Gnkur. T Başkanlıkları’nın hâlihazırda işbirliği içinde bulunduğu siviltoplum örgütleriyle yerel/ bölgesel olarak faaliyet gösteren oluşumlar da dikkate alınarak, konunun diğer makamlar nezdinde de kontrol edilmesinin…’

Yazının son bölümünü de oluşturan 3. maddenin ‘c’ bendinde ise şöyle deniyor: ‘ İşbirliği öngörülen kuruluşların yönetici ve elemanlarının değişebileceği göz önünde bulundurularak yapılacak girişimlerde TSK ile direkt bağlantısı olmayan güvenilir şahıslar aracılığıyla girişimde bulunulmasının uygun olacağı mütalaa edilmektedir.

YÖK de devrede

İçeriğinin tümüne yer verdiğimiz bu belge sivil toplum kuruluşlarına olan ilginin hiç de yeni olmadığını gösteriyor. Ancak bu ilginin sadece TSK’yla sınırlı olmadığı, bir başka devlet kurumu olan YÖK’ün de benzer bir faaliyet içinde olduğu anlaşılıyor. YÖK Başkanvekili Prof. Dr. Abyar Erkpınar imzasıyla 4 Mart 2003 tarihinde Bahçeşehir Üniversitesi Rektörlüğü’ne gönderilen B30.0TFB/073- 4197 numaralı yazıda özetle şu ifadelere yer veriliyor: ‘’ Sivil toplum örgütlerinin batı ülkelerindeki emsalleri seviyesine yükselerek ülke içinde ve dış ülkelerde Devlet adına siyasi, kültürel ve ekonomik alanlarda faaliyet yürütebilecek yetenek kazanmalarını ve uluslar arası kuruluş ve örgütlerle işbirliğine girmelerini sağlamak ve milli menfaatler doğrultusunda faaliyet göstermelerinin sağlanması konularında kamuoyunun aydınlatılması için konferans, kurs, seminer, sempozyum, panel ve açık oturum düzenlenmesi düşünülmektedir. Bu amaçla üniversitenizde konuyla ilgili çalışma yapan öğretim elemanlarının isimlerinin tespit edilerek 19 Mart 2003 tarihine bildirilmesini rica ederim.’’

İki devlet kurumuna ait olan bu iki belge bazı devlet kurumlarının ‘sivil toplum’ ve ‘sivil toplum kuruluşu’ kavramlarından ne anladığını da ortaya koyuyor. Belgeler, sivil toplum kuruluşlarının devlet kurumları tarafından ‘ milli menfaatler’ doğrultusunda ‘sevk ve idare edilmeye muhtaç’ örgütler olarak görüldüğünü gösteriyor.

Söylemeye gerek yok: Burada asıl önemli olan birinci belge. Belgenin tarihi, Özden Örnek’in günlüklerinde, dört komutanın planladığı doğrudan darbeden kesin bir biçimde vazgeçildiği döneme rastlıyor. Bir başka deyişle, sivil siyasete müdahalenin ‘sivil’ güçler kullanılarak ve böylece görünürde meşrutiyet alanı içinde kalınarak gerçekleştirilmesinin kararlaştırıldığı bir döneme…
Bu ‘konsept’in bugün de devam ettiği anlaşılıyor.

Nokta



Bu haber 495 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,962 µs