En Sıcak Konular

Gizli AK Parti’lilikle suçlanabilirler!

7 Eylül 2010 16:41 tsi
Gizli AK Parti’lilikle suçlanabilirler! Alper Görmüş'ten ilginç iddia: Bir süre sonra Başbuğ da tıpkı Büyükanıt gibi suçlanabilir...

Alper Görmüş'ün Taraf gazetesindeki köşesinden ilgili kısım:

...

CHP’nin liderlik performansına Kemal Kılıçdaroğlu’yla gelen bir başka yenilik de şu: Yeni lider, hoşuna gitmeyen kimi gelişmeleri “internet edebiyatı”nda yüzlerce örneği bulunabilecek komplolarla açıklamaya başladı. Bu eğilimi ileride onun başına büyük işler açacak.

Taze bir örnek: 3 eylül cuma akşamı CNNTürk ekranında, “Avrupa Birliği’nin (AB) Anayasa değişikliklerini desteklediği” yönündeki bir soruya, “raporu yazan raportöre bakın, onu kimler gezdirmiş, kim, ne hediyeler almış” diye cevap verdi. CHP lideri onca ısrara rağmen, “siz belgesiz konuşmazdınız” kışkırtmalarına rağmen daha fazlasını söylemedi, konu kapandı. (Böyle dediğime bakmayın, AB yetkilileri mutlaka daha fazla bilgi isteyeceklerdir Kılıçdaroğlu’dan ve o bu işin altından kalkmakta çok zorlanacak.)

Aynı konuşmada, partisinin imzasını taşıyan “Rahibe kıyafetine hayır!” afişlerinin provokasyon olduğunu çok kesin bir dille açıkladı, bunları AK Parti’lilerin asmış olabileceğini ima etti. Sonradan ortaya çıktı ki, afişleri CHP’li Avcılar Belediye Başkanı astırmış.

Tabii bu fasıldan en acayip örnek, eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın 27 Nisan muhtırasını AK Parti’nin oylarını arttırmak için verdiği yönündeki izahıydı.

Şimdi bu bakış açısının uygulanabileceği başka örnekleri gözden geçirecek, ileride kimlerin “gizli AK Partili” olarak suçlanabileceği yönünde bir projeksiyon yapmaya çalışacağım.

E-posta kutuma zaman zaman “vatan bölünüyor, ülke elden gidiyor, lütfen bu e-mail’i olabildiği kadar çok kişiye postalayın” diyen ulusalcı e-posta zincirleri düşüyor...

Geçenlerde bunlardan bir tane de ben ürettim ama sadece tanıdığım birkaç kişiye gönderdim; eğlence olsun diye... Şöyleydi yazdığım metin:

“Lütfen bu e-postayı olabildiği kadar fazla kişiye forward’layınız. Lütfen... Lütfen... Lütfen... Böylece ülkemizin nasıl bir tehdit altında olduğu daha fazla insan tarafından görülebilecektir.

“Biz yurtseverler genellikle laik rejimimize kurulan tuzakları yaşandığı anda fark edemiyor, sonradan uyanıyoruz! Kemal Kılıçdaroğlu sayesinde 27 Nisan muhtırasının aslında AKP’ye seçim kazandırmak için tertiplendiğini geç de olsa öğrendik. Fakat eski olaylar üzerinde gereğinden fazla durarak şu anda yaşadığımız komploları göremiyoruz!

Bugünün meselesi 27 Nisan muhtırası değil, YAŞ KOMPLOSU’dur!!!!

Uyanın artık!!! Bütün bu olup bitenler Başbuğ ile Erdoğan arasında yapılmış bir anlaşmanın ürünüdür. Böylece AKP bir kez daha ‘mağdur’ pozuna bürünecek, ardından da askerlerin baskılarına direnen demokrasi havarisi kesilecektir.

“Hiç kuşkunuz olmasın, amaç referandumda ‘evet’ çıkmasını sağlamak, ardından da genel seçimlerde AKP’nin başarısını garanti altına almaktır.

“Laik rejimi korumak için görev başına!!!! Bu defa komployu zamanında teşhir edelim!!! Bu defa yutmayalım!!!!”

Bu “fikri” ciddiye alanlar...

Dediğim gibi, ben bunu gırgır olsun diye yazdım ama, bazı köşe yazarlarını okuduktan sonra anladım ki, bu “fikri” ciddiye alanlar var! Şimdi ben de ciddi ciddi öne sürüyorum: Bir süre sonra Başbuğ da tıpkı Büyükanıt gibi suçlanabilir... Buyurun mesela Vatan’dan Can Ataklı’nın “Şûra sonucu sanki 27 Nisan” başlıklı yazısına:

“27 Nisan’da Büyükanıt bir muhtıra yazmış ve bu AKP’ye yaramıştı. Üstelik askerin itibar kaybının da başlangıcı olmuştu. Bu şûra da bir tür 27 Nisan etkisi yaratabilir. Askere boyun eğdirmiş bir iktidar bundan prim yapmayı düşünecektir mutlaka. Tabii manzaranın böyle olacağı üç aşağı beş yukarı herhalde birkaç hafta öncesinden belliydi. İlker Başbuğ, Başbakan’la defalarca görüştü. Savunma Bakanı ile sayısız toplantılar yapıldı. Bu konuların görüşülmemiş olması ve her şeyin Şûra günü başlamış olması hiç mantıklı değil. Yani aslında her şey önceden belliydi.”

Nasıl, haksız mıymışım? Bu pozisyondan bir hamle daha yapıp, “Bütün bu olup bitenler Başbuğ ve ile Erdoğan arasında yapılmış bir anlaşmanın ürünüdür” pozisyonuna sıçramak artık an meselesidir.

Yurdanur Hanım, Önder Sav, Avcılar Belediye Başkanı

Bence İlker Başbuğ’dan sonra topun ağzında olan ikinci isim Yurdanur Hanım’dır... Soyadını bilmediğim için böyle yazıyorum, hani Amasra’da Atatürk rozeti bulamamasının sorumlusu olarak Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ı gören ve “niye yok” diye olay çıkaran Yurdanur Hanım...

Allah aşkına söyleyin, Atatürkçü Düşünce Derneği bulunan bir ilçede Atatürk rozeti bulunmamasının sorumlusu niye Bakan olsun. Hem ben Yurdanur Hanım’ın videosunu da izledim, olay apaçık bir provokasyondu! Sanki itici olmak için özel bir gayret gösteriyordu ve Bakan Günay onun karşısında çok sempatik bir görüntü veriyordu. Ben CHP’lilerin yerinde olsam Yurdanur Hanım’ı yakın takibe alırdım; muhtemelen AK Partili çıkacaktır!

Sonra, tesettürlü mayoyla denize giren o haddini bilmezin üzerine bir kartal gibi çöküp denizin laikliğine halel getirmeyen dört “çağdaş-kentli-laik” kadın... Bunun, “rahibe kıyafetine evet”ten ne farkı var? “Şeriat yanlıları”nın “alın size mahalle baskısı” diye kullanacakları apaçık böyle bir olayı hangi aklı başında laik kadın yapar? Onlar da kesinlikle takip altına alınmalı, nereye girip çıktıkları saptanmalıdır.

Önder Sav, bence bütün bu zevat içinde en tehlikeli ve en sinsi olanı... Düşünün, şimdiki genel başkanla birlikte İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni CHP’ye kazandırmasına ramak kalan eski il başkanı Gürsel Tekin, Kılıçdaroğlu’nun kendisini bağlayan sözlerine rağmen, Önder Sav’ın muhalefeti nedeniyle genel başkan yardımcısı olamadı... Olsa, kimbilir Kılıçdaroğlu’nun enerjisi ne kadar artacaktı... Soruyorum şimdi: Şu tarihsel anda Önder Sav hangi kimliğiyle “Gürsel Tekin’e hayır” demektedir? Tabii ki “gizli AK Partili” kimliğiyle... Fakat tarih nasıl Büyükanıt’ın kimliğini fâş etmişse, Önder Sav’ınkini de edecektir!

İleride gizli AK Parti’lilikleri açıklanacak olan zevat için benim son adayım Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci...

Düşünün, partinin genel başkanı “türban sorununu biz çözeceğiz” diyor ve parti içinde bir çalışma başlatıyor. Böyle bir anda, hakiki bir CHP’linin “rahibe kıyafetine evet” diye bir afiş bastırması düşünülebilir mi? Elbette ki düşünülemez. Öyleyse?

Ben burada birkaç isim saydım ama, Kılıçdaroğlu’nun listesi muhtemelen daha geniştir. Bekleyelim, görelim...



Bu haber 1,196 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    13,512 µs