En Sıcak Konular

12 eylül, 6-7 Eylül’ü bitirme fırsatıdır

7 Eylül 2010 16:32 tsi
12 eylül, 6-7 Eylül’ü bitirme fırsatıdır Öğretim görevlisi ve köşe yazarı Cemil Ertem: "Bugün TOBB ve TÜSİAD’ın tavrı, aslında 6-7 Eylül’le son bulan olaylarla yaratılan yağmacı- iç pazara dayalı sermayenin tavrıdır."

Bugünleri tarihçiler nasıl anlatacak mesela tam 55 yıl sonra; çok uzun zaman herhalde her şey açıklığa kavuşmuş olur diye düşünmeyin. Biz bugün, tam 55 yıl sonra, şu 6-7 Eylül utancını anlatabiliyor muyuz; resmî ideolojiyi üreten tüm kurumlarda, hayır. Ama resmî olanı bırakın, bugün bu toplumun tüm kesimlerince tartışılması gereken bu olaylar siyasi konumlanışa göre hâlâ çarpıtılıyor, özü atlanarak çok farklı yerlere götürülüyor. Böylece bu toplumun, her an bir 6-7 Eylül daha yaşaması mümkün oluyor. Zaten şu günlerde tam da böyle bir ortam var. Yani her an birileri (çoğunlukta ve baskın olan birileri) azınlıkta olan ötekileri yine şiddet ve zorla kovmaya, olmadı yok etmeye kalkabilir. Bugün, eğer demokratik bir dikkat ve direnç geliştiremezsek bu pekâlâ mümkün.

İlkönce şu tesbitle başlamamız gerekiyor: Türkiye’de şimdiye değin yerleşik sağ ve sol artık evrensel anlamda sağ ve sol değil. Referandumdaki “evet” “hayır” konumlanışları bundan sonrasının sahici sağ ve sol yerleridir. Cumhuriyet’in temel ideolojik pozisyonları artık hızla terk ediliyor. Ömer Laçiner, gelinen noktanın bir bitiş noktası olduğunu söylüyordu geçen hafta. Çok doğru, geleneksel sol için bu, bitiş noktasıdır ve iktidar partisine olan kızgınlık solun geleneksel iktidar kızgınlığı değildir. AKP, Laçiner’in dediği gibi, halk kitlelerindeki bin yıllık sindirilmişliğe eklenen yüzyıllık horlanmaya duyulan insani tepkiye tercüman olabilmeyi başarabilmiştir. Geleneksel sol, devletin şiddet ve hor görme anlayışının karşısına, tam da bu anlayışı “soldan” tersinden öne çıkararak, çıkmıştır. Böylece geleneksel-radikal sol, doksanlı yıllara kadar bu politik duruşu, –belki- farkında olmadan ama doksanlı yılların sonundan itibaren de Kemalist ideolojinin katkısıyla da, temel muhalefet alanını devletten dine kaydırarak bilinçli ve farkında olarak geliştirmiş ve bugüne gelmiştir. Doğan Avcıoğlu, “devrimci-milliyetçi” bakış açısıyla Milli Devrimci Kalkınma Modeli’ni anlatırken, “kalkınmaya yönelmiş savaş ekonomisini” öne çıkartır ve ekonomi modelinin merkezi yapar. Avcıoğlu’nun bakışı açısından bu doğrudur. Çünkü bu model Nazi Almanyası’ndan, ABD emperyalist devletine kadar “bağımsız” kapitalist devletlerin temel kalkınma modelidir.

Zaten Avcıoğlu bu bölümde, ABD’den sayılarla örnekler verir. Avcıoğlu’nun Türkiye’nin Düzeni yapıtı geleneksel sol için hiç güncelliğini yitirmedi. Soğuk savaşın bitmesi, Anglosakson ulus-devlet egemenliğinin sonuna gelinmesi, siyasi küreselleşme döneminin başlaması falan... Bütün bu devasa tarihî gelişmeler bizim sol tarafımızdan teğet geçerek dünyanın öteki taraflarına gitti. Böyle olunca karşımıza bugünkü devletin en gerici tarafının aparatı durumuna dönüşmüş bir “sol” çıktı. Öyle ki, artık bu solla devletin bu en gerici kesimleri pekâlâ yeni bir 6-7 Eylül tezgâhlayabilirler. Bugün 6-7 Eylül’e baktığımızda, 1955’e Türkiye’nin, Cumhuriyet’ten önce başlayan ama Cumhuriyet’le resmileşen bir süreç sonunda geldiğini görürüz. Bu süreç, üç temel alanda “Türkleştirme” politikaları ile götürülmüştür. Birinci alan bürokrasinin ve ekonominin Türkleştirilmesidir ki bu süreç 1955 6-7 Eylül ile taçlanmıştır. İkincisi dilin Türkleştirilmesidir. İmparatorluğun bütün iktisadi, kültürel ve tarihî bağlarıyla ilişkisinin koparılması için, Farsça-Arapçayı içine alan, çok zengin ve geniş bir ifade-anlaşma imkânı sunan Osmanlıca öldürülmüştür. Bununla, aynı zamanda, tarihle ve o tarihteki Türk olmayan ama Müslüman olan yapı ve unsurlarla bağın koparılması da amaçlanmıştır.

Üçüncüsü, kültürün ve eğitimin Türkleştirilmesidir. Bu alanda olanlar Hitler’in kitap yakma seanslarını bile aratan uygulamalardır ve ne yazık ki bugünlere kadar sürmüştür. Bu üç temel alandan hareket eden Türkçü faşist anlayış, yüzyıllarca hüküm sürmüş ve kültürleri, halkları birleştirmiş İmparatorluğun bütün birikimlerini yok sayarak, insanlığın en önemli uygarlıklarından birini, Etyen Mahçupyan’ın dediği gibi bir “Ahmaklar Evi”ne hapsederek neredeyse yok etmiştir.

6-7 Eylül’ü yapan işte bu anlayış ve onun devletidir. Peki, bu devletin o günkü aparatları neydi; bunu istatistikler söylüyor: Selimiye Kışlası’ndaki 977 tutukludan 607’si işçiydi ve bunların çoğu sendika üyesiydi. Olaylardan sonra olaylardaki etkinliği nedeniyle 34 sendika Örfi İdare tarafından kapatılmıştır. Bu şunu gösteriyor; işçi sınıfının örgütlülüğü Türkiye’de, bir dönem ve bazı istisnalar dışında, başından beri devletin güdümünde olmuştur. Bugün de öyledir.

Şimdi Türkiye’nin bu büyük dönüşümünde her şey yerli yerine oturuyor. Bakın bugün TOBB ve TÜSİAD’ın tavrı, aslında 6-7 Eylül’le son bulan olaylarla yaratılan yağmacı- iç pazara dayalı sermayenin tavrıdır. Bugün geleneksel “solun” tavrı, Avcıoğlu gibileri yaratan dilin, kültürün, eğitimin Türkleştirilmesinin ve bizi ulus-devlet ahmaklığına mahkûm eden sürecin bir sonucudur. Bu süreç, 6-7 Eylül’ü yaratırken, Osman Can’a, Adalet Ağaoğlu, Ferhat Kentel, Roni Margulies’e... saldıran ulus-devlet ahmaklarını da ortaya çıkarmıştır. İşte şimdi 12 eylülde bu süreci bitirebiliriz!

Cemil Ertem / Taraf



Bu haber 1,030 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,442 µs