En Sıcak Konular

Erdoğan: Çıkarın cübeyi karşımıza çıkın

7 Eylül 2010 08:05 tsi
Erdoğan: Çıkarın cübeyi karşımıza çıkın Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin önündeki en büyük engellerden birinin yargının taraflı olmasını söylerken 'Adeta siyasi parti gibi çalışıyor' dediği YARSAV üyelerini siyaset yapmaya davet etti...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de bürokratik oligarşiyle çok büyük bir savaş verdiklerini belirterek, ''Şu anda bu Anayasa değişikliğinin vuracağı darbenin en büyük uzantısı, bürokratik oligarşidir'' dedi.

Beyaz TV kanalında katıldığı canlı yayın programında soruları yanıtlayan Erdoğan, anamuhalefet partisi liderinin ''Türban sorununu ben çözerim'' dediğini hatırlatarak, ''Ben de diyorum ki dürüstse, samimiyse hemen 13 Eylül'de... MHP de çark etmeye başladı. 'Benim kuyunun dibini görmem lazım' diyor. Daha önce gördüğün kuyunun dibiyle hareket edelim, sayın Bahçeli'yi de katalım bu işe, üçlü olarak aynı yola girelim, beraberce bu işi yapalım. Bu ülkede bu sorun da ortadan kalksın'' diye konuştu.

''Türbanın en büyük tartışma konularından biri olması gibi bir risk var mı?'' sorusuna Erdoğan, ''Ben diyorum ki, özgürlükler noktasında başlık atıyorum, 12 Eylül bir dönüm noktasıdır'' yanıtını verdi.

Başbakan Erdoğan, ''Bazı şeylerden artık bıktık. Özellikle belediye başkanlığımdan bu yana bir taraftan dikta korkusu, bir taraftan irtica korkusu, bir taraftan gelecek korkusu... Artık yetti, gına getirdi. Ne zaman bitecek bu? Bunlar yeni şeyler değil. Menderes'in döneminde de İttihat ve Terakki döneminde de aynı şeyler var. Bunlarla bir korku imparatorluğu yaratıldı, bir korku devleti oluşturulmaya çalışılıyor. O zaman bu ülkede insanların özgüvenini kaybedersiniz. İnsanlar özgüvenini kaybettiği zaman siz o beklenen sıçramayı veya muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma sürecini nasıl yakalayacaksınız?. Bunları bırakın, bunlardan sıyrılalım. Şu anda attığımız adım bu. Biz korkuyu korkutuyoruz, onlar da bizi korkuyla korkutmaya çalışıyor. Bizim özelliğimiz bu. Biz korkuyu korkutacağız'' şeklinde konuştu.

''İKTİDAR CİDDİ MANADA EL DEĞİŞTİRİYOR''

''Çeteler sizden ne istiyor?'' sorusu üzerine de Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Bütün nemaları gitti, mamalar gitti. Atamalar, her şey onlar tarafından yapılıyor. Çıkıyor bunlar meydana, bunlar meydana çıktıkça gardlar düşüyor. Bu yüzleşmenin arkasında bu var, güç gidiyor. Bakıyorsunuz, uzandığı yerlerin içinde bunların sinyalleri var. Şu anda iktidar ciddi manada el değiştiriyor, şu anda iktidara millet geliyor.

Bu ülkede medya, mafya, çeteler iktidar tayini yapıyor muydu? Yapıyordu, aday tespitleri yapıncaya kadar. Yıllarca bu ülkede pek çok romanlar yazıldı bazı olaylarla ilgili. Bu olayları incelediğiniz zaman altından hep bunlar çıkıyor. Bakıyorsun bir bakan, bir milletvekili çıkıyor. Bunları hep yaşadık bu ülkede, 'artık şunlardan kurtulalım' diyoruz.

Bizim bu ülkede bürokratik oligarşiyle çok büyük bir savaşımız oldu, hala da oluyor ve şu anda bu anayasa değişikliğinin vuracağı darbenin en büyük uzantısı bürokratik oligarşidir.''

''KILIÇDAROĞLU'NUN SÖYLEDİĞİ ŞEYLERİN HEPSİ HAYAL''

''Kılıçdaroğlu'nun 'Eğer (evet) çıkarsa, bir sabah gelir sizi tutuklarlar, bir ay hapiste yatarsınız' gibi bir değerlendirmesi var. Bu da, sizin ifade ettiğiniz korku, iletişim stratejisinin bir parçasını mı oluşturuyor? Böyle bir kaygı var mı?'' sorusuna Başbakan Erdoğan, şu yanıtı verdi:

''Kılıçdaroğlu'nun söylediği şeylerin hepsi hayal. O da aynı şekilde bu korku projesinin ya da senaryosunun bir aktörü veya senaristi. Böyle bir gayretin içinde. Bugün de ne yazık ki talihsiz bir açıklama bana göre, Yargıtay Başkanı'nın 'Özellikle bu tutukluluk süresinin uzaması noktasında, bu kadar uzun olmaması lazım' türünde yaklaşımı bana bir şeyi hatırlattı; 'Sayın Başkan, tutukluluk sürelerinin uzaması doğru değil, haklısınız. Ancak 15-20 yıl dosyaların raflarda durmasının faturasını siz kime ödetiyorsunuz? Bunlar niye bekliyor? Bunları bekletmeyin o zaman.'

Biz bu ülkede, 2-3 dakikada dosyaların sayfaları okunmadan verilen kararları da biliyoruz. Bunları da açıklayanlar, yargının içindeler. Bunları da yaşıyoruz, bunları söyletmeye mecbur bıraktınız. 'Yürütme ile yargının arası açılacak, eğer (evet) geçerse'. Bunu bir Yargıtay Başkanı nasıl söyler?''

''SİZ DANIŞTAY'A KAMERAYLA MI GİRDİNİZ?''

''Yargıtay Başkanı'nın konuşmasını bir tehdit gibi mi algıladınız'' şeklindeki soruya Erdoğan, şöyle yanıt verdi:

 ''Tabi. Geleceğe yönelik böyle bir şey söylüyor. Şimdi zamanaşımından kurtulanlar var. Niye zamanaşımından kurtuluyorlar? Kim zaman aşımından kurtulmaya vesile oluyor? Niye zamanında bunları incelemiyorsunuz, niye süratle bunları bitirmiyorsunuz? Niye ağırlaştırıyorsunuz? Ağırlaştırma işini bitir. İş sıkıntıya geldiğinde söyledikleri şey şu, 'Kadro yetersiz'. Peki kadro alalım. Bize gelene kadar, mülakatlarda kamera falan yok. Bize gelince, 'Mülakatlar kamerayla yapılacak' demeye başladılar. Kim dedi? Yargı. Kimde suç? Beyefendilerde.

Biz fiziki alt yapıyı en güzel şekilde hazırlayalım diye, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş adımlar atıyoruz. Adalet sarayları kuruyoruz, huzurlu imkanlarda çalışsınlar diye ortam hazırlıyoruz. Bakıyorsunuz bu huzurlu imkanlar diye hazırladığımız yerlerden farklı faturalar, farklı bedeller çıkmaya başlıyor ve yürütmenin üzerine çok daha farklı şekilde yaklaşıyorlar.

Şimdi ben sorarım Danıştay'daki beyefendilere; 'acaba siz Danıştay'a kamerayla mı girdiniz? Mülakatınız kamerayla mı yapıldı? Siz mesleğe böyle o şekilde mi girdiniz?' Bunun cevabını bir defa bize verin. Siz mesleğe böyle girmediğinize göre şimdi kamera nereden çıktı?''

''ZERRE KADAR DEVLET TERBİYESİ GÖRMÜŞ BİR İNSAN...''

Başbakan Erdoğan, ''Bir süredir anayasa dışı, çok farklı bir kampanyanın yürütüldüğü bir süreçten geçiyoruz. Siz bir tehlike görüyor musunuz? İleriye yönelik bir projeksiyonunuz var mı? Referandumu farklı bir cephede yürütmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine şunları söyledi:

'Bu bir kara propaganda, bir bilgi kirliliğine vesile olsun istiyorlar. Aslında MHP Kurucular Kurulu, bunun cevabını verdi. Bunu sadece MHP yapmıyor, aynı şekilde diğerlerinde de bilgi kirliliğine vesile olacak adımlar atılıyor, kara propaganda yapılıyor. Ben bu konuda sert açıklamaları Sincan'da da, İstanbul'da da yaptım. Bu konu çok tartışıldı, 2006'da gündeme geldi. 2006'da gündeme geldiğinde konuyla ilgili böyle bir şeyin olmadığını, olamayacağını, asla Öcalan'ın böyle bir şeyden istifade edemeyeceğini onlar da söylediler. Bizimle ilgili görüşme gibi şeyler de söylendi. 'Böyle bir iftirayı bize atanlar şerefsizdir' dedim. 'Bunun için kalkıp da 12 Eylül'den sonrasını bekleyemezsiniz, 12 Eylül'den önce bunu açıklayın' dedim. Kanıma dokunuyor çünkü benim ne karakterimde, ne aldığım terbiyede ne de siyaset anlayışımda böyle bir şey yok.

Geleceğim ben terörist başının affına çanak tutacağım. Arkadaşlarımla bizim yolumuz ayrılır, böyle bir şey düşünemeyiz biz. Bugüne kadar hiç bir arkadaşımın, bana böyle bir teklifi dahi olmamıştır. Ama bakıyorsunuz Sayın Bahçeli 'Gittiler dağda görüştüler...' İnsan utanır, sıkılır. Zerre kadar devlet terbiyesi görmüş bir insan böyle bir iftirada bulunamaz.

''YARSAV SİYASİ PARTİ GİBİ ÇALIŞIYOR''

''YARSAV adeta siyasi parti gibi çalışıyor. Zaten biz adını değiştirdik, YARSAP. Ancak bu olur, çünkü bu dernek, vakıf değil artık parti oldu'' diye konuşan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Çıkarın cübbeleri, çıkın meydana, parti mi kuracaksanız ne yapacaksanız yapın, hangi partiye katılacaksanız katılın. Sizden öncekiler zaten bunu yaptı. Beni mahkum edenlerin içinden de iki tanesi CHP'den milletvekili adayı oldular, parti meclisinde bulundular. Bu işe emekli olduktan sonra soyundular. Hakikaten bu işi çok seviyorsanız, emekliliği de beklemeyin, hemen girin bu işin içine. Ne yapacaksanız görelim. Meydanlarda bu işin sizinle açık açık mücadelesini verelim. Ama bulunduğunuz koltukta, bir jüristokrasi, bir yargıçlar devleti oluşturmanın gayreti içine girmeyin, herkes yerini bilsin.

Yasama organının yeri bellidir bu ülkede, yürütmenin yeri bellidir, yargının yeri bellidir ve bizler hepimiz Türkiye için çalışmaya mecburuz. Bir taraftan vurup, öbür taraftan da kendimizi müdafaa etmenin gayreti içine girmeyelim. Biz yargı mensupları kadar güvence altında değiliz. Biz bir dönem seçiliriz, bir dönem seçilmeyebiliriz. Ama beyefendiler 65 yaşına kadar zaten garanti altındalar. CHP'nin ağzında dokunulmazlık aşağı, dokunulmazlık yukarı. Bu işte samimiysen, dürüstsen gel bunu da konuşalım.''

DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI

''Dokunulmazlıkların kaldırılması konusuna nasıl bakıyorsunuz?'' sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

''İçeriği ne olacak? Burada sadece milletvekilleri niye? Türk Silahlı Kuvvetleri, parlamentosu, yargısı, bürokrasi hepsi bu işin içinde olmalı. Bunun çerçevesi ne olacak?

Şu anda silahlı kuvvetlerde belli bir müsaadeye tabidir. Yargı mensupları müsaadeye tabidir. Siz yargı mensubunu kalkıp da yargılayamazsınız. Güvence altında olan, dokunulmazlığı olan kim? Zannediliyor ki bu ülkede dokunulmaz olan sadece milletvekilleridir. Milletvekilleri sadece milletvekilliği yaptığı sürece dokunulmazdır, milletvekilleri dokunulmaz değildir. Burada aldatmaca var, bu aldatmaca siyaset kurumunu yozlaştırır. Siyaset kurumunun yozlaştırılmasına müsaade etmemek gerekir.''

''12 Eylül'den sonra, Türkiye'nin temel meselelerinin çözülebilmesi için diğer siyasi parti temsilcileriyle bir görüşme zemini oluşabilir mi?'' sorusuna Başbakan Erdoğan, şöyle yanıt verdi:

''Biz mevcut olgunluğumuzu koruruz. Milletimizin çizdiği rotayı, en güzel şekilde yine milletimizin lehine kullanmanın gayreti içine gireriz. 12 Eylül milletimizin lehinde çok önemli bir sıçramanın olacağı dönemdir 'evet' ile. Tersi olursa, Türkiye'de demokrasi çok ciddi bir travma yaşar. Çünkü bizim hasretimiz ileri demokrasidir. Şu anki mevcut durum, ileri demokrasi değildir, biz ileri demokrasiyi yakalayalım istiyoruz. İleri demokrasiyi yakalarsak, ileri ekonomiyi yakalayacağız. Çünkü demokrasi ile ekonomi at başıdır. Küresel sermayenin Türkiye'ye girişi zaten şu anda beklenti içindedir. 12 Eylül küresel sermayenin girişi için de şu anda bir işarettir.''

''SEÇİM BARAJININ DÜŞÜRÜLMESİNE ŞU ANDA KARŞIYIM''

Seçim barajının düşürülmesine şu anda karşı olduğunu ifade eden Erdoğan, bir çok ülkede düşük olmasından dolayı batının seçim barajları konusunda rahatsız olduğunu belirtti.

Hükümetlerin kurulamadığını, koalisyonları ekonomik noktada sıkıntıya sokmaya başladığını, hükümet ortakları sağlıklı bir yapı oluşturamayınca gerilediklerini, Türkiye'nin de koalisyon döneminde benzer durumu yaşadığını dile getiren Erdoğan, ''Tek partili iktidarlarda Türkiye kendine gelmeye başladı. Örneği ortada. İki dönemdir tek başımıza götürüyoruz. Küresel krize rağmen Türkiye yükseliyor. Partimizle alakalı kapatma davası olmamış olsaydı, biz şu anda bu noktada değildik, daha ileri noktada olacaktık. Bundan zevk duyan bir anamuhalefet partisi vardı o dönemde'' dedi.

''Referandumdan 'evet' oyu yüksek çıkarsa Baykal geri döner, CHP karışır diyebilir miyiz?'' şeklindeki soruya da Başbakan Erdoğan,''Ben bunu bilemem, o kendi iç sorunlarıdır. Onu tayin etme yetkisi bende değil. Bu da milletin kararıdır. Millet kararını verdiği anda yeni bir süreç başlayabilir'' yanıtını verdi.

KAPSAMLI ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ 2011 SONRASI

Başbakan Erdoğan, ''(Yetmez ama evet) cephesini tatmin edecek daha kapsamlı bir Anayasa değişikliği planlamanız var mı?'' sorusu üzerine  şunları dile getirdi:

''Onlar için çok ciddi bir kapıyı aralıyoruz. 2011 sonrasının hazırlıklarını yapmamız lazım ve bu 2011 sonrası hazırlıkları içinde 2007'de yaptığımız bir çalışma var. Bizim sadece o teklifi yapan arkadaşlarımız değil, 73 milyon için yepyeni bir anayasa...

Bu 26 ile bir adım atıyoruz, ondan sonra genişi. Daha önce yaptığımız ön hazırlıklar var. Parlamento içinde ve dışında bu sürece katılmak isteyenler, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, aklımıza ne gelirse oturur bu çalışmayı yaparız.


haber7



Bu haber 747 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,528 µs