En Sıcak Konular

Devletin organları üzerimize geldi

14 Ağustos 2010 14:24 tsi
Devletin organları üzerimize geldi Özge Mumcu, babasının katledilmesinden sonra yaşadıklarını anlattı

MUĞLA'nın Datça İlçesi'nde, Edebiyatçılar Derneği ile Datça Belediyesi'nin işbirliğinde düzenlenen, ‘2'nci Datça Edebiyat Günleri’ etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Babam Neden Öldürüldü Anne?” konulu panele konuşmacı olarak katılan Özge Mumcu, babasının öldürülmesinden sonra yaşadıklarını anlattı.

Özbel Kapı Cafe Restaurant'ta yapılan panele, Özge Mumcu'nun yanı sıra yazar Öner Yağcı ve Cumhuriyet Gazetesi kitap eki editörlerinden Ali Bulunmaz konuşmacı olarak katıldı. Doğan Öz ve Abdi İpekçi öldürüldüklerinde henüz hayatta olmadığını belirterek konuşmasına başlayan Mumcu, 1980'li yılların sonlarındaki suikastlar sırasında çocuk yaşta olduğunu anlattı. Özge Mumcu, babasının öldürülmesinden sonra 1994 yılında suikast kurbanlarının yakınları olarak bir araya gelerek vakıf kurduklarını bildirirken şöyle dedi: “Artık, 13-14 yaşlarındaydım. Gençlik yıllarım bütünüyle anma törenleri içinde geçti. Belki de bu nedenle soğukkanlı durabiliyorum artık. Ama bir noktadan sonra dayanamıyorum. Mesela bu yıl, ‘Toplumsal Destek Platformu' adı altında bu ailelerin birçoğu ile bir araya geldik. Meclis'e gittik, duruşmalara katılıyoruz. Adeta birbirimize örümcek ağı ile bağlanmış durumdayız. Sık sık bir araya geldikçe aileler birbirlerini daha iyi tanımaya başladı. Suikastlara kurban giden bütün bu insanların farklı özellikleri var. Gerçeğin peşinde olmaları dışında çok farklı özelliklerinin olduğunu gördüm. Suikast kurbanlarının aileleri adeta kendi kültürlerini oluşturdu. Çünkü, bizim kendi yaralarımız, toplumsal yaralarımız var. Evet, zorunlu bir şekilde kendi kültürümüz oluştu.” Suikast kurbanlarının aileleri olarak aralarında geçenleri konuştuklarını belirten Mumcu, şunları söyledi: “Çetin Emeç'in eşi bir gün, ‘Bize cinayetten iki gün sonra geldiler, ifademi almadılar. Sizde de böyle mi oldu?’ diye sordu. Bize de 1999'da ‘Umut Operasyonu' başladığında polis geldi. Anneme, ‘Güldal Hanım, acaba Uğur Bey aşk cinayetine kurban gitmiş olabilir mi?’ diye sordular. Kahve servisi yaparken bir anda sinirden gülmeye başladım. Yaşadıklarımız çok sinir bozucu değilmiş gibi, sinirimizi bozmak için devletin, devletin polisinin, devletin organlarının üzerimize gelmişliği de var. Bunlara karşı durmaya çalışıyoruz. Gücümüzün yettiği sürece de duracağız. Platform olarak birlikte hareket ediyor, birbirimizden güç alıyoruz. Birlikte adalet arayışı yolundayız. Bütün bu isimlerin bize bıraktıkları hiçbir şekilde yerde kalmamalı.” Cumhuriyet Gazetesi kitap eki editörlerinden Ali Bulunmaz konuşmasında, bugün yaşanan sürece bakıldığında suikastlara kurban giden isimlerin neden öldürüldüğünün daha iyi anlaşılacağını söyledi. Bulunmaz, şöyle konuştu: “Bugün böyle bir iktidar yaratılabilmesi için bu insanlar öldürüldüler. Böyle bir iktidar rahat hareket edebilsin diye öldürüldüler. Hemen 1 ay sonra referandum var. Ne idiğü belirsiz bir referandum. ‘Evet’ ve ‘hayır’cılar var. Evetçiler, neye ‘evet' dediklerini hiçbir şekilde bilmiyor. Onlara denildi ki, ‘darbeciler yargılanacak o nedenle anayasa değişikliğine ‘evet’ diyeceksiniz'. Varlığını 12 Eylül'e borçlu olan bir iktidar ya da bu iktidarın mensupları, 12 Eylülcüler'i yargılayabilir mi? Bu mümkün mü? İşte böyle garip bir metnin önümüze sürülmesi için bu insanlar öldürüldü” diye konuştu.

Bulunmaz, Hrant Dink'in öldürülmesi olayına da değindi. Bulunmaz, “Hrant Dink ile öldürülmesinden 1 ay önce konuşmuştuk. ‘Tehdit ediliyorum, fakat önemli olan öldürülmem değil. Benim öldürülmemden sonra acaba ne olacak?’ demişti. Nitekim 19 Ocak 2007 günü saat 16.00'dan sonra televizyonlarda gördük. Hrant'ın arkadaşları diyeceğim ama bu insanlar Hrant'ın ölümünü sömüren insanlar, sabahtan akşama televizyonda boy gösterdiler. Cenazede en ön saflardaydılar. Hrant'ın öldürülüşünü bir güzel sömürüp, Hrant'ın görev yaptığı gazeteye, Onunla hiçbir ilişkisi olmayan, Hrant'ın hiçbir şekilde ilişki kurmadığı diasporanın temsilcisini getirdiler. Belki de Hrant bunun için öldürüldü” diye konuştu.

HEPSİ MEMLEKET SEVDALISIYDI

Suikastlarda öldürülen isimlerin ‘memleket sevdalısı' olduğunu anlatarak sözlerine başlayan yazar Öner Yağcı, “Türkiye'deki aydın birikimini yok etmek, Türkiye'deki aydın geleneğinin kökleri ile dallarını birbirinden koparmak için işlenen cinayetleri, eğer bu açıdan algılayamazsak, hiçbir sonuca varamayız. Mustafa Kemal'in çok önemli bir sözü var. ‘Ben ufukta, doğunun mazlum uluslarının uyanışını görüyorum' diyor. İşte, Türkiye'deki bütün aydın cinayetlerini aynı zamanda bu söze de bağlayabiliriz” dedi.

İKİ OLAY EMPERYALİZME GEDİK AÇTI

Sovyetler Birliği'nin 1917'de kurulduğunda insanlığın emperyalizme karşı aydınlık arayışının kapısını araladığını, Anadolu'da ise Mustafa Kemal'in önderliğinde ulusal kurtuluş ve bağımsızlık savaşı ile başlayan süreçte Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunu hatırlatan Yağcı, şunları söyledi: “Bu iki olay da, emperyalizme gedik açmıştı. Emperyalizmin tutkusu, dünyanın tamamına egemen olmaktır. Bir yandan Sovyetler'deki Ekim Devrimi, bir yandan Anadolu'daki Türk ulusal kurtuluş savaşı emperyalizmin çıkarlarına gedik açma cüretinde bulunmuşlardı. Emperyalizm bu cüreti elbette hiçbir zaman affetmedi. Ancak, Atatürk'e diş geçiremediler, ‘Ne yapabiliriz?' diye düşündüler. ‘Bu iki harekete öncülük edenleri yok edersek egemenliğimizi dünya çapında gerçekleştirebiliriz' diyen emperyalizm 60-70 yıl öncesinden politikalarını oluşturdu. Ülkemizin aydınlık yüzlerine karşı işlenen cinayetlerin arkasında, emperyalizmin o yıllardan gelen Türkiye'nin gözünü korkutma politikalarından başka bir şey değil. Bu politikaların ilk sonucu 1940'lı yıllarda alınmaya başladı. Hıfzı Topuz'un öne sürdüğü bir tez var. Türkiye'de ilk ciddi anlamda küresel emperyalizmin cinayeti, Sabahattin Ali cinayetidir diyordu. Çok doğru bir tanımlamadır. Sabahattin Ali'nin öldürülmesi ile başlayan 1940'lı yıllarda başlayan suikastlar 2000'li yıllara kadar devam etti.”



Bu haber 1,233 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,588 µs