AKP strateji değişikliğine gidiyor

14 Ağustos 2010 13:43 tsi
Yeni strateji kimleri endişelendiriyor?

Avrupa Birliği sürecinde “barış için bir adım önde olacağız” sloganıyla başlayan ve Annan Planı kapsamında Kuzey Kıbrıs’ın güneyle bütünleşmesi için yapılan referanduma “Evet” diyen AKP’nin 12 Eylül referandumundan sonra bu tutumunu değiştireceği ve Kıbrıs’ta yeni bir kart açacağı iddia ediliyor. Annan referandumunun ardından AB’nin verdiği sözleri tutmadığını ve Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’a haksızlık yapıldığını düşünen AKP liderlerinin Kuzey Kıbrıs’ın tanınması noktasında yeni bir strateji hazırlığı içinde olduğu belirtiliyor. AKP çevrelerinden aldığım bilgilere göre eylül ayının ikinci yarısından itibaren Ahmet Davutoğlu liderliğindeki AKP dış politika yapıcılarının Kuzey Kıbrıs’ın tanınması yönünde adım atacağı belirtiliyor.  Bu görüşleri Cemil Çiçek’in yakın çevresine dillendirdiği yabancı gözlemcilerin dilinde dolaşıyor. Bu tutumun AKP’nin İran’da yaptığı nükleer anlaşmadan sonra BM Güvenlik Konseyi’nde yaptırımlara “Hayır” oyu vermesinin ardından AKP’nin ikinci büyük yanlışı olacağı dile getiriliyor.

Başbakan Erdoğan da önceki gün Ankara’daki büyükelçilere verdiği mesajda “Türkiye’yi AB’ye daha da yakınlaştıracak Türkiye’nin kurumlarını AB kurumları ile eş değer bir hal ile AB’li dostlarımızın da güçlü şekilde destek vermelerini bekliyoruz. AB konusunda Türkiye’nin karşısına artık yapay engeller çıkarılmamalıdır. Kıbrıs meselesi art niyetli bir şekilde Türkiye ile AB arasında bir soruna dönüştürülmüştür. Burada tekrar ediyorum 2010 yılı sonuna kadar kalıcı ve adil bir çözüm bekliyoruz. Uluslararası toplumlar açısından çok iyi şekilde bilinen şekillendirelecek bir çözüme destek verdik. 2004 yılında referandum ile sunulan ‘Annan’ planını kabul ettik. Desteklerimiz ortadadır. Şu husus çok iyi bilinmelidir ki Kıbrıs çözümleri devam edemez. Bize AB zemininde de verilen sözler yerine getirilmemiştir. Çözüm yolunda yapıcı bir tutum izlenmesi için AB’ye bir kez daha çağrıda bulunuyoruz” demişti.

Eylül ayı sonlarına doğru Kıbrıs’ta muhtemel bir pozisyon değişikliğini sorduğum AKP Grup Başkanvekili Hüseyin Çelik Kıbrıs konusunda muhtemel yeni gelişmeleri yalanlamadı. Çelik Başbakan’ın iftar yemeğindeki konuşmasına gönderme yaparak “biz hiçbir zaman masadan kalkan taraf olmayacağız. Ancak Kıbrıs’taki mevcut durum da ilelebet devam edemez” dedi.

Konunun Kıbrıs ayağındaysa Derviş Eroğlu’nun zaten çözüm istemeyen bir lider olduğu biliniyor. Özellikle uluslararası gözlemciler AKP’nin başlatacağı yeni sürecin Eroğlu’nun elini kolaylaştıracağı Kıbrıs’ta 2004 öncesine dönüleceğini değerlendiriyor.

Aralarında Mavi Marmara gemisi hakkında kurulan BM komisyonunda görev alan Emekli Büyükelçi Özdem Samberk’in de bulunduğu büyükelçiler ve akademisyenlerden oluşan, hükümete yakın görüşler açıklayan Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Doç. Dr. Atilla SANDIKLI bu konuyla ilgili ilginç bir yazı yayınladı. Bilge Strateji dergisinin son sayısında “YENİ KIBRIS STRATEJİSİ TANINMA” başlıklı yazısında Türkiye’nin yeni stratejisinin nasıl olacağının ipuçları yer alıyor. Yazıda şu hususların altı çiziliyor: “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’nin uzlaşmaz tutumunu ortadan kaldırmanın tek yolu barış anlaşmasıyla ilgili çalışmalara devam ederken kararlı bir şekilde KKTC’nin tanınması yönündeki girişimlere ağırlık vermektir. KKTC’nin tanınması yönündeki girişimler barış anlaşması için yapılacak çalışmalara engel teşkil etmez. Tam tersine KKTC’nin öne sürdüğü Annan Planı’yla da resmileşmiş iki kesimli, iki kurucu devletli ve siyasi eşitliğe dayalı yapıya ve Türkiye’nin etkin garantörlüğü tezine hizmet eder. Çünkü KKTC’nin bazı devletler tarafından tanınması GKRY’nin en hassas tarafını oluşturmaktadır. Bu girişimler GKRY’deki endişeleri arttıracak, stratejinin en önemli unsurlarından bir tanesi olan ve kendi lehine işlediğini değerlendirdiği zamanın önemli bir risk oluşturduğunu görecektir. Tanınma stratejisinde; KKTC’nin hukuki anlamda bazı devletler tarafından tanınmasını sağlamanın yanında, bu mümkün olmadığı takdirde tanınma imajı yaratacak sonuçlar almak da önemlidir. Tanınma stratejisinin amacı sadece KKTC’nin tanınmasının hedeflenmesi değildir. Esas olan oluşturulacak algıyla, Rumlar’ı makul bir anlaşma imzalamaya zorlamaktır. Bazı devletlerde ve uluslararası örgütlerde temsilciliklerin açılması, uluslararası toplantılara gözlemci olarak da olsa katılımın sağlanması bu imajı yaratacak yollar olarak sayılabilir. KKTC’de yabancı yatırımların arttırılması, uluslararası ticaret ve direkt uçuşların sağlanması ve turizmin geliştirilmesi de tanınma imajının oluşturulmasında etkili olacaktır.”

AKP yetkililerinin kendi aralarında yaptığı istişareden sonra zımmen doğruladığı yeni strateji Türkiye’nin Batı ile olan sorunlu ilişkisine yeni bir tartışma açacağa benziyor. Bu durum şimdiden batılı gözlemcileri kaygılandırmaya başlamış durumda. Bu yeni tutumun iç politikaya bakan yönünün nasıl olacağını şimdiden kestirmekse oldukça güç.

Emre Uslu / Taraf

Bu haber 1,541 defa okundu.