Harim-i Şerif komploları!

0 0 0000 00:00 tsi
İsrail'in Kudüs'teki Harem-i Şerif yakınlarında yaptığı çalışmalar uzun süredir tepki çekiyor. Mugrabi Köprüsü yenileme çalışmaları ile arkeolojik kazıların Mescid-i Aksa'nın duvarına yakınlığı Müslümanları korkutuyor. Komplo teorilerine gelince...

Türk heyetinin ziyaretiyle birlikte Harem-i Şerif hakkında komplolar da hemen devreye sokuldu. Milletçe komplo teorilerine olan merakımız malum. Bunun en son ürünlerinden biri de e-mail yoluyla binlerce insana ulaştı. Amaçlarının Harem-i Şerif'teki Mescid-i Aksa'yı korumak olduğu anlaşılan kişilerin gönderdiği e-mail'de İsrail'in Mescid-i Aksa yerine sürekli olarak Kubbetüs

Sahra görüntülerini yayımladığı, bunun da bir amaç doğrultusunda yapıldığı iddia ediliyor. Buna göre İsrail, Mescid-i Aksa'yı yıkabilmek için caminin görüntülerini gizli tutuyor, bunun yerine Kubbetüs Sahra'yı ön plana çıkartıyor. Kubbetüs Sahra, Kudüs denince ilk akla gelen, hemen herkesin televizyonlardaki görüntülerden aşina olduğu altın kubbeli yapı. Bu komplo teorisinin sahipleri nedense Kubbetüs Sahra'nın İngilizce adını (Dome of The Rock) kullanmayı tercih ediyor.
 
Üç dinin kutsal kenti

Komplo teorisini incelemeden önce kazı yapılan bölgenin genel durumu üzerinde durmakta fayda var. Kudüs'ün üç din tarafından da kutsal kabul edildiği bilinmekte. Üç dinin en önemli sembollerinin yan yana hatta iç içe olması bölgedeki kavgaların temelini oluşturuyor. Örneğin Yahudiler için kutsal olan Ağlama Duvarı, Müslümanların en önemli camilerinden Mescid-i Aksa'nın avlu duvarının bir kısmını oluşturuyor.

Bu duvar aynı zamanda Harem-i Şerif'in sınırı. Harem-i Şerif deyince, Mescid-i Aksa ve Kubbetüs Sahra'nın da içinde bulunduğu, etrafı duvarlarla kaplı bölge anlaşılıyor. Aslında İslam dünyasında Harem-i Şerif olarak kabul edilen iki yer daha var. Bunlardan biri Mekke'deki Kâbe, diğeri ise Medine'deki Mescid-i Nebevi. Ancak Harem-i Şerif denince ilk akla gelen yer Kudüs oluyor. İşte Harem-i Şerif'i çevreleyen bu duvarın bir kısmı Yahudilerin kutsal mekânı Ağlama Duvarı. Onun iki sokak ötesinde ise Hıristiyan dünyasının en önemli kutsal yerlerinden biri bulunuyor. Acılar Yolu yani Via Dolorosa, Hz. İsa'nın kendi sırtında taşıdığı çarmıha gerildiği yer olarak kabul ediliyor. Durum böyle olunca bölgede en küçük bir yenileme çalışmasının bile büyük bir hararet yaratması doğal gözüküyor.

Ayrıca gayrimüslimlerin ayak basmasının mümkün olmadığı Filistinli Müslümanların kontrolündeki Harem-i Şerif dışında bütün bölgenin İsrail kontrolünde olduğunu hatırlatalım. Harem-i Şerif'in dış kapısında İsrail polisi beklerken iç kapıda Filistinliler görev yapıyor. İsrail polisinin Harem-i Şerif'teki Müslümanları rahatsız etmesi sık sık gerginliklere neden oluyor. Hatta 2000 yılında İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un zorla Harem-i Şerif'e girmesi üzerine Filistinliler "İkinci İntifada"yı başlatmışlardı.
 
Mescid-i Aksa hedef mi

Komplo teorisine geri dönersek; peki İsrail gerçekten Kubbetüs Sahra'yı sürekli göz önünde tutarak Mescid-i Aksa'yı mı ele geçirecek? Bunu iddia edenlerin her şeyden önce Kubbetüs Sahra'nın her iki din açısından önemini bilmedikleri ortada. Bir kere İslam dini açısından Harem-i Şerif sınırları içinde kalan Kubbetüs Sahra, Mescid-i Aksa kadar kutsal bir mekân. Bu kubbeli yapının altında Müslümanların Hacer-i Muallak olarak adlandırdığı büyük kutsal taş bulunuyor. Hz. Muhammed'in bu taş üzerinden "miraç"a başladığına (göğe yükseldiğine) inanılıyor. İşte Kubbetüs Sahra bu taşın üzerinde 691 yılında Emevi Halifesi Abdülmelik tarafından yaptırıldı. Burası Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlılara katıldı. II. Abdülhamit devrinde, şimdiki altın kubbeli yapısına kavuştu ve zemini İran halılarıyla kaplandı. Şu anda da Harem-i Şerif'teki kadınların ibadetlerine ayrılmış durumda. Yani Kubbetüs Sahra Mescid-i Aksa kadar kutsal ve eski bir mescit. Böyle bir durumda Mescid-i Aksa ya da Kubbetüs Sahra'dan birini diğerine tercih etmek gibi bir durum Müslümanlar tarafından mümkün olacak bir şey değil.
 
Kubbetüs Sahra'nın önemi

Yahudiler açısından bakıldığında ise Kubbetüs Sahra, Mescid-i Aksa ile aynı öneme sahip. Zaten radikal Yahudiler her iki yapının da yıkılıp yerine Ağlama Duvarı'nın ilk halinin ve kutsal tapınağın inşa edilmesini istiyor. Yani onlar açısından tek başına Mescid-i Aksa'nın yıkılmasının pek önemi yok. Ayrıca bir kısım Yahudi, Kubbetüs Sahra'ya özel bir önem atfediyor. Bu kişiler Müslümanların Hacer-i Muallak dediği taşın altında Süleyman'ın hazinesi olduğuna inanıyorlar. Yani Kubbetüs Sahra'yı hedef göstermek yapacakları en son iş olsa gerek. Kubbetüs Sahra çok daha göz alıcı ve Mescid-i Aksa'ya oranla daha yüksek olduğu için görüntülere geliyor.
 
Türkiye gibi komplo teorilerine bayılan toplumlarda mutlaka gündeme ilişkin bir iddia ortaya atılıyor. Tabii internetin sunduğu rahatlıkla, "Fw: Harem-i Şerif'te büyük tezgâh!" e-mailleri birkaç saat içinde yüz binlere ulaşıyor. Olansa günah keçisi durumuna düşen Kubbetüs Sahra'ya oluyor.  
Gökçe Aytulu-Referans

Bu haber 896 defa okundu.