Demirel'i anlamak için Abdülhamit taktiği

0 0 0000 00:00 tsi
Prof. Mümtaz'er Türköne bugünkü yazısında, Süleyman Demirel'in son çıkışlarını değerlendirdi. Türköne'nin Demirel'i anlamakta zorlananlar için de altın bir kuralı var...

ODTÜ'lü öğrenciler

CNN Türk'te Murat Yetkin ve Fikret Bila'nın karşısında Süleyman Demirel'in yaşlı yüzünü izlerken, dudaklarımdan şu cümle döküldü: "Cenab-ı Hak bu adama uzun ömürler versin." Derin halk irfanında yaşlılığın bilgelikten ziyade maskaralık olduğuna dair sözleri hatırladım. "Bu adam" daha uzun süre yaşamalı ve mümkün olduğu kadar çok konuşmalı. Bize unuttuklarımızı; alicenaplık edip affettiklerimizi hatırlatmalı.

Maskaralık, "ben hâlâ yaşıyorum, üstelik ortalığı birbirine katmaya da muktedirim" iddiasının peşinden giderken çıkıyor ortaya. "İspat-ı vücut" etmeye kalkarken rezilliği ele alanların acınası halleri tel tel dökülüyor. Yaşlı Cindoruk, aynı hamleyi yaparak, çiğnemek için sakız arayanların ağzına "sabıka kaydı"nı tutuşturmuştu. Demirel, yarım asırlık siyasî geçmişini ve saçının kalan tellerinden ayak tırnağına kadar kendisini yoktan var eden demokrasiyi, bütün değerleri ve kuralları ile birlikte dikta heveslilerinin kazanını kaynatmak için kürek kürek ateşe atıyor.

"Cumhurbaşkanını iktidar partisinin tek başına seçmesi doğru olmaz" diyor, Demirel. Özal'ın cumhurbaşkanlığına çıkışının yol açtığı tartışmaları hatırlatıyor. Bizler de bu tartışmaları kendisinin başlatıp tırmandırdığını unutmuş görünüyoruz. Haklı diyoruz: Tıpkı Demirel gibi, mutlaka bir koalisyon ortağı olmalı ve onun da desteği ile cumhurbaşkanı olunmalı. Kısaca tek başına seçilemeyecek olanların yaptığını, tek başına seçilebilecek olanlar da yapmalı. Neden? Çünkü Demirel öyle yapmıştı.

"Cumhurbaşkanını halk seçmeli" diye ekliyor. Meclis'teki birkaç yüz kişi yerine cumhurbaşkanını 41 milyon seçmeli. Peki o zaman Meclis'tekiler kim? Onlar kimi temsil ediyor?

"% 24 ile cumhurbaşkanı olunmaz" diyor. Sandığa yansımayan oylar da hesaba dahil edilince ortaya bu rakam çıkıyor ya. Hepimiz bu temsil edilmeyen oyların tamamının iktidara gelen partiye gitmeyeceğinden adımız gibi emin olduğumuz için, % 34'ün yerine % 24 rakamını rahatlıkla koyuyoruz, Demirel ile birlikte. Ama aynı muhakeme ile, üstelik koalisyon ortağı sıfatıyla, "Sen yüzde kaç ile iktidara geldin ve seçildin?" sorusuna verilecek cevap ne olacak?

Demirel'in kullandığı argümanların, muhakemenin aynısını, savunduğu şeylerin tam tersini savunmak üzere kullanabilirsiniz. İhtiyaç duyacağınız ilave şey sadece Demirel'e özgü pişkinlik olacak.

Demirel'in ODTÜ'lü öğrencileri "Nerede bu ODTÜ'lüler?" diye sokağa davet etmesi, bizim için daha çok şeyi hatırlama vesilesi oldu. Türkiye'nin kan gölüne döndüğü 70'li yıllara atıfta bulunuyor Demirel. Devlet içinde bürokrasinin sahip olduğu gücü sürdürmek için malûm çevrelerin sözcülüğünü üstlenirken, öğrencileri kışkırtıyor, sokağa çağırıyor. 70'li yıllarda fidan gibi gençler, gök ekin gibi biçilirken Demirel başbakandı. Bugün gençleri başkaları adına sokağa çağırdığı gibi, o günlerde de akan kandan iktidar hesapları yapıyordu. O gün akan kanı durdurmak için en küçük bir çaba bile harcamayan Demirel, bugün de başkaları adına maskaralık yaparken kanla şekillenen iktidarı hatırlatıyor bizlere.

78'liler Derneği ile ODTÜ'lü öğrencilerin Güniz Sokak'ta yaptıkları eylem, Demirel'in geçmişini ve Türkiye'nin yaşadıklarını hatırlattı hepimize.

Genelkurmay Askerî Savcılığı, "Basına Andıç" olayını doğruladı. Devlet ve siyaset hayatı üzerinde düzeltilmesi gereken çok fazla aksaklık ve yanlışlık var. Düzeltecek olan demokrasinin kurumları ve kurallarından başkası değil. Bize düşen ise bu kurallara ve kurumlara sahip çıkmaktan ibaret. Demirel, bizzat varlığı ve söyledikleri ile bize geçmişteki hatalarımızı hatırlatıyor. Zorlananlar için basit bir kural: Demirel neyi savunuyorsa aksi doğrudur.

Allah uzun ömürler versin.

Mümtaz'er Türköne - Zaman

Bu haber 334 defa okundu.