En Sıcak Konular

Kızdırmayın, 'taş devrine' geri gönderir!

8 Temmuz 2010 11:47 tsi
Kızdırmayın, 'taş devrine' geri gönderir! Teknolojik bağımlılık bir işgal aracı haline nasıl dönüşür?

ABD'nin devasa askeri harcamaları, her geçen sene daha da artıyor. Bütçe artışındaki tek sebep, Afganisan ve Irak'taki sonu gelmeyen savaşlar değil. Devasa bütçenin esas sorumlusu, ABD'nin savaş doktrinindeki (d)evrim. ABD'nin yeniden şekillenen "kılıç-kalkan" stratejisi, Bush yönetimi zamanında ilk tohumları ekilen, neocon eski savunma bakanı Donald Rumsfeld'in adıyla bilinen Rumsfeld Doktrinin devamı olarak nitelendiriliyor. Rumsfeld doktrini, ordunun teknolojik üstünlüğünü arttırmak, kara kuvvetlerini olabildiğince hafif hale getirip, harcamaları kısarak, ağırlığı hava kuvvetlerinin vuruculuğuna vermeye dayalı bir savaş doktriniydi. Irak savaşında hayata geçmiş, bir süre de başarı ile uygulanmıştı. Fakat Rumsfeld'in öngördüğü taktiklerle savaşan Amerikan ordusu her ne kadar Irak'ta ve Afganistan'da "düşman kuvvetlerini" çok kısa bir süre içersinde etkisiz hale getirmişse de, orta ve uzun vadede, işgal edilen ülkede kararlı bir yönetim kurulması, "hafifletilmiş" kara kuvvetlerinin, ufak ama her yere dağılmış isyancı gruplarla başa çıkamaması yüzünden imkansız hale gelmişti.

İşte bugün ABD'nin yeni doktrinin doğuşuna tanıklık ediyoruz: Dakik Küresel Vuruş. Tıpkı Rumsfeld doktrininde olduğu gibi teknolojinin ve hava kuvvetlerinin üstünlüğüne dayalı, konvansiyonel gücü ön plana çıkartan bu yeni doktrinin temel bileşenleri şunlar:

- Dünyanın çeşitli bölgelerini bir ağ gibi kaplayan, uzun menzilli hipersonik balistik füze sistemleri. Bu sistem hipersonik kapasitesi sayesinde hem saldırı için, hem de gelen düşman füzelerini vurarak savunma işlevi görüyor.

- Nükleer olmayan füze başlıklarının arttırılması.

- Uzay ve siber saldırı kapasitesinin geliştirilmesi.

Burada önemli olan nokta şu: Askeri güçteki ağırlık, Soğuk Savaş boyunca iki kutuplu dünyayı dehşete dayalı nükleer bir dengede tutan ancak pratik kullanımı neredeyse imkansız nükleer silahlardan, konvansiyonel, nükleer olmayan balistik mühimmata kayıyor. Böylece ABD yönetimi bir yandan Rusya ile START anlaşmaları dahilinde nükleer silahlarda azaltmaya giderek, Soğuk Savaş sonrası bir dünyanın nükleer tehlikeden kurtulduğu imajını çiziyor. Oysa Rus askeri kanadı, ABD'nin ikili oynadığını iddia ediyor. Rus tarafından yapılan açıklamalarda, START ile Rusya elindeki nükleer silahları azaltırken, yerine hiçbir şey koyamıyor. Oysa ABD onun yerine nükleer olmayan füze kapasitesini hem yer kürede hem de uzayda yaygın hale getiriyor. Bu konuda Rusya'nın rahatsızlığını en açık şekilde Polonya'ya kurulması planlanan ABD füze sistemi tartışmalarında görebiliriz.

Tabii bir de işin, siber savaş kısmı var.

Bildiğiniz üzere, iyibilgi bu konuyu yakından takip ediyor. En son CIA Başkanı Panetta'nın "Günümüzde en önemli tehlike siber savaş" şeklinde özetlenebilecek açıklamalarından sonra, ABD Başkanı Barack Obama'ya verilmesi düşünülen süper yetkileri yakından incelemiştik. (Bkz: Dijital Pearl Harbor korkusu ) İşte konu hakkında GlobalResearch adlı think-tank için bir makale yazan Rick Rozoff adındaki araştırmacı, bu yeni doktrinin siber savaş kısmına dikkat çekiyor. Rozoff, yeni gelen doktrin ile ABD'nin diğer ulusların iletişim kapasitesini sıfırlamaya odaklandığını iddia ediyor. Bildiğiniz üzere ajanslara ABD'nin gizli bir silah olarak nitelenen X-37B adlı bir uzay aracıyla ilgili haberler düşmüştü. (Bkz: ABD'nin 'çok gizli silahı') Bu aracın yörüngedeki iletişim uydularını vurabilme kapasitesine sahip olduğu iddia edilmişti. İşte Obama'nın "interneti kapatma" yetkisi, belli ki sadece ABD topraklarını kapsamıyor!

Şimdi bütün bu parçaları bir araya getirdiğimizde ortaya çıkan tablo, ABD'nin erişmeye çalıştığı korkunç güç tahayyülünü gözler önüne seriyor.

Bir taraftan özel sektörün pompaladığı iletişim çılgınlığı ile teknoloji bağımlısı haline getirilen ulusların elinden, günün birinde "düşman damgası" yediği takdirde, bütün iletişim kapasitesi alınabilir, "taş devrine" geri gönderilebilir!

Yıllar önce Pakistan eski devlet başkanı Pervez Müşerref, "Bush, 11 Eylül'den sonra da bizi, Taliban'a karşı savaşmazsak ülkemizi taş devrine geri göndermekle tehdit etmişti" demişti. Şimdi o cümledeki "taş devri" ile ne kast edildiğini daha iyi anlıyoruz...

www.iyibilgi.com özel



Bu haber 2,010 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,863 µs