Köşk’ü bırak Amiral’e bak!

0 0 0000 00:00 tsi
Doğan Grubu'nun Sabah'tan gelen eleştiriler, ekonomik hamleler ve seçimlere doğru Hürriyet’in ‘durumu idare’ edememesi yüzünden sıkıntılı anlar yaşadığı görülüyor. Eğer hesaplar tutmazsa, amiral gemisine yeni bir komutan gerekecek

Genel seçimlere doğru el değiştiren ve yenileri pıtırak gibi açılan medya kanalları bir politik gelenek gibi… Bu durumda medyanın kilit noktalarının maruz kaldığı stres çoğu zaman dayanılır olmaktan çıkıyor.

Doğan Grubu’nda bu baskıya en çok uğrayan yeri ise “amiral gemisi” Hürriyet… Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere doğru “pozisyon almakta” hayli zorlanan, bir yandan politik dengeleri tutturmaya çalışırken, bir yandan finansal/ticari bağların selametini sağlamaya çalışan, bunun için çoğu zaman yurt dışı yatırımlardan dahi medet uman grup, hiçbiri yetmezmiş gibi şimdi de dişli bir rakiple uğraşmaya çalışıyor.
Promosyon verdiği halde ve eklerle bile Sabah Gazetesi’nin yükselen tirajını ensesinde hisseden Hürriyet, yine aynı odaktan gelen “ticari bağlantılar ve şirketlerine yönelik eleştirileri” de savuşturmak zorunda.

O da halkın arasına karışmak ister…

Haliyle bu stresin ağırlık noktası kaptan köşküne yani Ertugrul Özkök’e kayıyor. Uzun yıllardır bu koltuğu savunmayı başaran Özkök’ün de yavaş yavaş yorulmaya başladığı sık duyulan söylencelerden. Zaten bir çok yazısı ve elbette pek meşhur Pazar yazıları bunun örnekleriyle dolu.

Tıpkı Cumhurbaşkanı Sezer gibi O da protokolden sıkılarak halkın arasına karışmak isteyebilir. Zira onun da 30 küsur yılı aşan gazeteciliğinin son yılları yayın yönetmenliğiyle geçti!  Son yazısında özlemini duyduğu “insan gazetecilik” de zaten bu demek! Beklenen ise şu… Cumhurbaşkanlığı seçimleri kısa vadeli ilk karneyi Özkök’e sunacak gibi. Genel seçimlerden sonra ise, Aydın Doğan “çok yoruldun” diyebilir!

Kıdem sırası kimin?

Peki böyle bir durumda Amiral rütbesine yükselebilecek komutanlar kimler? Doğan grubu içinde böylesi bir makamı arzulamayacak gazeteci yok. Ancak bu bir liyakat ve kıdem işi!

Sonuç olarak medyanın iyice derin kulislerinde iki isim öne çıkıyor. Birincisinin “referansı” çok kuvvetli. İlk isim onunki.. Referans Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can’ın bu makam için avantajları çok.

Örneğin yurt dışışındaki “genç” arkadaşları, Aydın Doğan’ın ona yazdığı ve basına yansıyan övgü dolu mektupları, hatta yükselen değer (!) Elif Şafak’la evliliği dahi birer artı.

Üstelik, belki tecrübe açısından bu makamı taşımakta zorlanaçak olsa bile gençliği ile stresi yenebilecek kondisyonu mevcut. Referans gazeesi gibi iş çevreleri ile güçlü köprüler kuran bir mevkutenin-henüz kruvazör seviyesinde olsa da-yöneticiliğini yapması da öyle.

Eski dost düşman olur mu?

İkinci isim ise Milliyet’den. Daha zayıf bir ihtimal ama Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin’in adı çekinilmeden dillendiriliyor.

O’nun tek handikapı Özkök’le uzun yıllara dayanan ve Ankara’daki o güzel günlerden yadigar doslukları. Milliyet Gazetesi’nin başına getirilmesinde Özkök’ün katkıları da hesaba katıldığında, Ergin’in bu hamleyi oynayıp oynamayacağı vicdani bir değerlendirme gerektiriyor.

Tersine.. Artık koltuğunu kaybedeceğini anlayan Özkök’ün, “Demirel”vari bir yaklaşımla, “gazete hepimizin, başsız bırakmak olmaz, sen yürü” diyerek stratejik bir olgunluk göstermesi de ihtimal dahilinde.

O da sağlam yurt dışı ama en önemlisi Ankara bağlarıyla mücehhez. Üstelik bu ihtimal gerçekleşirse Taha Kıvanç’ın (Fehmi Koru) Ergin’e yönelik Bilderbergli projeksiyonu de tamamlanmış olacak!
www.iyibilgi.com

Bu haber 415 defa okundu.