En Sıcak Konular

Alevilerden çok utandık!

0 0 0000 00:00 tsi
Alevilerden çok utandık! Diyanet İşleri Başkan Yrd. Prof. Dr. Mehmet Görmez Anadolu’nun ücra köşelerine dahi giderek Alevi vatandaşlarımızı dinlediklerini ve çok utandıklarını söyledi. Peki bu utancın nedeni neydi?

Alevilik, son haftaların merakla takip edilen gündem maddelerinden biri. Hem siyasetin hem dinin alanı. Diyanet de Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun Diyanet İşleri Başkanı olduğu 2003 yılından bu yana Aleviliği gündemine almış durumda. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in Aleviliğin çeşitli boyutlarıyla tartışıldığı 13. Abant Platformu toplantısında ‘Alevilik konusunda bugüne dek hata ve ihmallerimiz oldu’ demesi ise umut vaad eden yeni süreci işaret ediyor. Prof. Görmez ile Diyanet’in Alevilik konusundaki ihmalinin ne olduğunu, bunu telafi edebilmek için şimdi neler yaptıklarını ve Alevilik etrafında şekillenen bazen Diyanet’te düğümlenen konuları konuştuk. Asırların tortusu ve her alana çekilebilirliği nedeniyle konuşulması zor bir konu olmasına rağmen içtenlikle konuşan Görmez Hoca’nın konuya hakimiyeti, vicdanı ve samimiyeti dikkat çekiciydi.

Çok önemli bir tespit yaptınız, hatta bu bir itiraf! Diyanet nerede, nasıl bir hata yaptı, neyi ihmal etti?

Ortada bin yıllık bir sorun var. Bu sorunu Cumhuriyet döneminde var olan bir kurum üzerinden konuşmak doğru değil. Böyle bir tartışma, bu yolun yol büyüklerinin felsefesine aykırıdır. Zira Ehl-i Beyt yolunun başka coğrafyalarda şekillenen yolu ve yöntemi güç, siyaset ve iktidar merkezli olmuştur ancak Anadolu’da şekillenen yolu bir gönül yoludur. Bu yolun yol büyüklerinin hiçbir zaman kurumsal ve toplumsal bir statü arayışları olmamıştır. Ben, ‘Diyanet’in de ihmalleri olmuştur.’ derken aslında Türkiye’de dinî hayat hakkında söz sahibi olan herkesi kastettim. Diyanet olarak Alevî vatandaşlarımızı dinleyebilirdik. Şikayeti, şekvası, talebi, arzusu, sitemi nedir, diye sorabilirdik. Bunu yapmak için ille de yasaların görev vermesini beklemek gerekmez. Bu insanî, İslámî bir görev sonuçta.

Bugüne kadar neden yapılamadı bu insanî, İslámî görev?

Toplumsal bir bilinç gerekiyor. Ayrıca rutin kurumsal görevler çerçevesinde kalma arzusundan kaynaklandığını sanıyorum.

Bu ihmali telafi etmek için şimdi neler yapıyorsunuz?

Başkanımız göreve gelir gelmez il müftülerini sadece bu amaçla topladı. Uzman bilim adamlarıyla iki gün boyunca konuşuldu. Ehl-i Beyt sevgisini kendisine yol ve yöntem olarak kabul eden, kendini bu kimlikle nitelendiren vatandaşlarımızı dinleme kararı alındı. Müftülere en ücra köşede dahi olsalar ‘Gidin ve dinleyin, arzularını isteklerini not edip bize bildirin’ dendi. Bu arada merkez teşkilatı ve üst düzey görevliler de boş durmadı elbette.

Ne tür bilgiler geldi Diyanete?

Anadolu’da bu işi bir gönül yolu olarak gören, öğretinin geleneğine sadık kalmış, bu işe siyaseti bulaştırmamış sade Alevî vatandaşımızın şikayetleri, talepleri farklı; büyük şehirlerde kendisini bu kitlelerin temsilcisi olarak gören dernek ve vakıfların talepleri başka, Avrupa’ya göç edip yanlış entegrasyon politikalarına karşı, dinsel açıdan kimlik buhranları yaşayan gençlerimizin ise talep ve şikayetleri daha başkadır. Herkesi dinlemenin önemine inanmakla birlikte Anadolu’ya öncelik vermek gerektiği kanaatine vardık. Dernek ve vakıflarca ne derece temsil edildikleri eskilerin tabiri ile cáh-ı sualdir.

Ama hocam temsil sorunu olduğu şüphesi size ait. Sonuçta o insanlar örgütlenmiş, kendilerini temsil etmeleri için sözcüler seçmiş?

Sadece şüphe değil, bilgi. Bu dinlemelerde aldığımız şikayetleri aktarıyorum. Anadolu’daki Alevîler de ‘Geleneğim sadakat içinde temsil edilmiyor. Televizyonlarda duyduğum Alevîlikle ilgim, irtibatım yok’ diyor. Dolayısıyla muhatabınız Anadolu. Ama o zaman da temsil konumunda olanlar, ‘Diyanet bizi Sünnîleştirmek, asimile etmek, dönüştürmek istiyor’ diye tepki gösteriyor. Ama biz bu konuda samimiyiz, iç dünyamıza güveniyoruz. Böyle bir düşüncemiz yok. Farklılıkları ortadan kaldırarak birlik arayışı olmaz. Birlik, farklılıklarla birlikte anlamlıdır.

İyi de Alevîler size, niyetinize neden güvensin? Hele de ortada bin yıldır süregelen bir gerilim, artan bir kuşku var iken?

Geçmişteki ihmallerden dolayı bu güvensizlik geçici olarak anlaşılabilir. Bin yıllık gerilimlerde hiçbirimizin payı yoktur. ‘İncinsen de incitme!’ felsefesine inanmış insanların bu güvensizliği esas alacaklarını sanmıyorum. Peygamberimiz ‘Din, samimiyettir’ buyuruyor. Elbette bizim de bu samimiyetimizi hál ve hareketlerimize yansıtmamız gerekir. Ayrıca söylemimizi ispat edecek eylemlerimiz var. 2003’ten beri çalışıyoruz.

Yapıp ettikleriniz son dönemde yansıdı kamuoyuna. Niye daha önce duyurmadınız?

Ehl-i Beyt yolunun ‘mihnet eyleme’ ilkesine riayet etmek için söylemedik. Şu an bile acaba ‘yaptıkları bir iki küçük şey var bunu da başa mı kakıyorlar’ demelerinden endişe ediyorum aslında.

Demezler hocam. Diyanet’in Alevîlere ilgisi dikkat çekiyor, kamuoyunu bilgilendirmenin tam sırası yani. Alevîler ne bekliyor Diyanetten, Diyanet ne yapıyor?

Anadolu’daki Alevî vatandaşlarımızın en büyük arzusu, beraber yaşadıkları, komşuluk yaptıkları, kız alıp verdikleri, aynı vatanı, kültürü, dili, dini paylaştıkları Sünnîlerin zihninde, gönlünde kendisiyle ilgili yer etmiş yalan yanlış bilgilerin izale edilmesi. ‘Bu yanlışları kaldırın, bize en büyük iyiliği yapmış olursunuz’ dediler. Şahsen bu beni çok duygulandırdı. Utandım, üzüldüm, mahcup oldum. Bunu kendimize dert edinip Cuma günlerinde hitap ettiğimiz 15 milyon, bayram günlerinde 20-25 milyon insana Alevîlikle, Alevîlerle ilgili kulaktan dolma, önyargıya dayalı yalanları, yanlışları izale etmek için seferberlik başlatabilir, cehaleti izale edebilirdik.

Bu cehaleti gidermek için ne yapıyorsunuz?

Bir seferberlik başlattık. Din Eğitimi Dairemiz Alevî vatandaşlarımızın yoğun yaşadığı illerde uzman bilim adamlarımızla birer haftalık hizmet içi eğitimler düzenledi. Din görevlilerimiz hem Anadolu’da şekillenen Ehl-i Beyt yolunun ne olduğunu, hem de cemaatlerini nasıl bilgilendireceklerini öğrendiler.

Din görevlilerimiz Alevîlerin inanç sistemini bilmiyordu yani. Belki de onların zihinleri de o bilgilerle kirlenmişti. Bir itiraz, direnç oldu mu bilgilendirme sürecinde?

Hayır olmadı. İstisnalar olabilir ama bilakis bir memnuniyet oluştu. Aldıkları bilgileri güzel bir üslupla yeri geldikçe aktaracaklar. 32 farzı nasıl anlatıyorlarsa 4 kapı 40 makamı da öyle anlatacaklar. İslám’ın öğretisine aykırı bir şey yok zaten.

Alevîliğin camide anlatılması Alevîleri camiye çekecek mi peki?

Bu Alevî vatandaşlarımızın kendi takdiridir. Ancak cami içi din hizmetinin sunumunda Hoca Ahmet Yesevî, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre ve Mevláná’nın ya hiç yer almayışı veya çok az yer verilmesi de bizim eksikliğimiz ve fakirliğimizdir.

Alevîlerin Diyanet’te temsili nasıl olacak peki? Mesela Diyanet’te bir Alevî masası olacak mı? Cemevlerinin açılmasına kolaylık sağlanacak, dedelerin maaşları ödenecek mi?

Kurumların mezhep esasına göre şekillenmesi doğru değil. Diyanetin her mezhebe bir şube ayırmaktansa, hepsinin üstünde ortak paydaya, faydaya hizmet eden bir kurum olarak yapılanması daha doğru. Ayrıca gerçekçi olmak lazım, işin bu kısımları Diyanet’in halledebileceği konular değil ama Diyanet ortak bilinç oluşturmaya yardımcı olabilir. Şu anda da bu süreç için çalışıyoruz.

Siyasetin bir parçası değiliz, olmadık

Diyanet, Başbakanlığa bağlı bir kurum. Siyaset alanının dışında değil yani. Alevilikle ilgili çalışmalarınz için hükümetten ‘Yapın, yapmayın, şöyle yapın’ gibi herhangi bir yönlendirme geldi mi?

Açıkça söyleyeyim ki hiçbir yönlendirme olmadı. Tamamen sayın Başkanımızın talimatı doğrultusunda bu fikir, kurumun bünyesinde gelişti.

Ya Diyanetten Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın’dan?

Mehmet Aydın hepimizin hocası fakat öneri Diyanet İşleri Başkanlığında hazırlandı ve kendisine sadece arz edildi. O da bunu çok önemsedi ve ‘yolunuza devam edin.’ dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı, Başbakanlığa bağlı bir kurum fakat hizmetlerini yürütürken -en azından Başkanımızla göreve başladığımızdan beri- hep siyasetin dışında hareket etti. Ne ulusal, ne uluslararası siyasetin bir parçası olarak bir işin yapıldığına şahit olmadım. Açık yüreklilikle söylüyorum. Diyanet İşleri Başkanlığının şu anda hem milletimiz nezdinde hem de uluslararası camiada yüksek bir güven, itibar ve itimada mazhar olması da bundandır.


star- Fadime Özkan
 



Bu haber 241 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,468 µs