En Sıcak Konular

Hepimiz Etrüsküz, hepimiz Avrupalıyız(!)

0 0 0000 00:00 tsi
Hepimiz Etrüsküz, hepimiz Avrupalıyız(!) Son dönemde yayılan ırk temelli hareketlerin kaynağı ne? Ermenilerin, ulusalcı Kürtlerin, Türklerin hareketlenmesi bir tesadüf mü? Zerdüştler, Alisiz Aleviler, silaha el basan ulusalcılar, Şamanlar derken, şimdi sıra “Etrüskler”de… Yani

Parçala yok et!

İlk ulusalcı akımın Osmanlı ve Arap dünyasını paramparça edişi hala hatırımızda. Bu parçalanmanın yansımaları hala devam ederken, ikinci ulusalcı akım ulusları birbirine düşman etmekle kalmıyor, milletleri ortak paydada buluşturan dinlere karşı ciddi bir tehdit oluşturuyor. “Parçala ve yok et” düşüncesi  ile Fransa kaynaklı faşist ideolojilerin tezahürleri Türkiye’de de görülüyor.

Soykırımcı Araplar!

Kürt ve Türk ulusalcığı körüklenirken kavgaya tutuşturulan halk, aynı zamanda da İslamiyet’ten Şamanizm ve Zerdüştlük propagandası ile uzaklaştırılıyor. Bölücü Kürtler İslamiyet’i kabul etmekle milletlerinin ne büyük hatayı yaptığını söylüyor. Ulusalcı Türklerin söyleminin temelini ise, Arapların İslamiyet’i, Türklere zorla kabul ettirdiği yatıyor. Onlara göre Araplar, Türkleri soykırıma uğratmış! 
 
Zerdüştlerden bir demet

Zerdüşt geleneğini anlatan kitaplar ve makaleler yazılıp şarkılar bestelenirken 'Zerdüşt' serisi albümleriyle tanınan Reşo, oldukça ilgi görüyor. Öte yandan rap müzik grubu Bariyer’in “Şaman” isimli albümü gençleri Şamanist müziği aşılamayı hedefliyor. Tabi Şaman kültürünü sevdirmeyi amaçlayan, ‘Anadolu’ kültürü adı altında Şamanizm propagandası yapan ve Avrupa’da da da çok ilgi gören (!) “Anadolu Ateşi” grubunu da burada anmak gerekiyor.

Ulusalcıların çoşkusu

Şamanist- Ulusalcı politikalara alet edilen diğer bir inanış ise Alevilik. Aleviliğin Türk- Şaman kültürünün uzantısı olduğunu söyleyen odakların yanında, "Alevilik kökenini Zerdüştlükten alır" diyen kitleler de ortaya çıktı.  Kısa bir süre önce Alevi yazar Reha Çamuroğlu, Avrupa’nın para yardımları ile Alevilerin, Hz. Ali ve İslamiyet’ten ayırmak istendiğini söyledi; Avrupa’nın kötü emellerini deşifre etti. Türkiye halkını hem kendi içinde bölmek, hem de Arap dünyası ile arasını açmak için hazırlanan bu projenin başka ayakları da yok değil. Bunlardan biri araştırmacı Kazım Mirşan ile onun izini süren Haluk Tarcan’ın öne sürdüğü “Etrüskler Türktü” savı. Bu savı ulusalcılar coşku ile karşıladı. 

Sabetaycıları da kucaklarız Etrüskleri de

Fransa’nın empoze ettiği Ulusalcılığı, Fransa’da öğretim görevlisi olarak çalışan Haluk Tarcan’ın bu savlarıyla desteklemesi oldukça anlamlı. Aynı zamanda Fransa tarafından kısa süre önce ülkemizde kurulan Türkiye  Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü ve Antoine Galland İzmir Tarih Araştırmaları Merkezi’ni unutmamak lazım. Bu merkezler, Türklere Fransa’dan Etrüsk eserleri getirerek sergilemeyi kendine ödev biliyor. Sergilere ve bu çalışmalara en büyük katkıyı İzmir Ticaret Odası yapıyor. İzmir Ticaret Odası bilindiği gibi bir süre önce Sabetay Sevi Müzesi kurmak için atağa geçmiş bir kurum!

Fransa, ABD’ye pastayı kaptırmak istemiyor

Haluk Tarcan ve Kazım Mirşan’ın Ulusalcı rüzgarına paralel olarak gazete ve televizyonlarda sıkça gündeme gelen tezlerine geçmeden önce Fransa’nın bu akımı neden yaydığına bakmak gerekiyor. ABD’nin gerçekleştirmek istediği “Büyük Ortadoğu” ve Ilımlı İslam Projesi, Avrupa’nın ve özellikle de Fransa’nın işine gelmiyor. ABD’nin bu proje ile Ortadoğu pastasını elinde tutmayı hedeflemesi Avrupa’yı yeni bir arayışa yönlendirdi. Bu da Birinci Dünya Savaşı’ndaki taktiğin aynısı olan Ulusalcılıktan başka bir şey değil. Fakat bu kez ulusalcılık dini değerlerin zayıflaması değil, ulusları bir arada tutan dinlerin tamamen yok edilmesini amaçlıyor.

İslami hafıza silinmeli

Etrüsklerin atalarının Türk olduğu propagandası da bu amaca hizmet eden bir olgu. Etrüskler, bugün Avrupa’daki bir çok topluluğun atası olarak kabul ediliyor. Kökenlerinin ise Anadolu olduğu söyleniyor. Son hamle ise "Etrüskler Türk’tür" propagandası ile Türkleri, Arap- İslam kültüründen uzaklaştırarak, Hıristiyan Avrupa medeniyetine yaklaştırmak. Bu yakınlaşma için de Türkleri İslamiyet öncesine döndürmek ve hafızalarını silmek gerekiyor. Bu hafıza silme işlemi ise bildiğimiz Şamanizm propagandasından başka bir şey değil! Ama bu da yetmiyor. Daha gerilere gitmek lazım. Şaman kültüründen daha da önceye yani Etrüsklere... Tez çok ilginç:

"Ne de olsa Etrüskler, Avrupa’yı oluşturan kavimler. Yani Avrupa’nın kökeni Türk. Türkler aslında Türk değil Avrupalı! Latin Alfabesi aslında Türk alfabesi. Arap- Osmanlı alfabesi bizi öz kültürümüzden uzaklaştıran bir unsur"

Siz Türk iseniz biz kimiz?

Kafayı Etrüsklere takan deprem bilimci Ahmet Ercan ise bir demecinde şunları söylüyor: “Biz sadece Hunlar’ı biliriz. Hunlar, Milat’tan sonra, 500. yılda gittiler. Ama bundan 7 bin yıl önce giden Türkler vardır. Onlar, Fransa’yı yarattılar, İngiltere’yi yarattılar, İspanya’yı yarattılar, İsviçre’yi yarattılar. Ben Turanım, ben Ortaasya’yım, ben Sibiryayım, Japonya’da Japarka Türkleriyim. Ben Endonezya’da Endonezya Türkleriyim, ben Bulgaristan’da Bulgar Türkleriyim. Bulgarlar dahi Bulgar kavminden gelmiş insanlardir. Ben Macaristan’da Hun Türkleriyim. Ben kuzey İtalya’da İtalyanim, Latinim, Etrüsk’üm. Etrüsk Türkleriyim. Ben Mezopotamya’da Türkmenim.”

Yazımızı Kazım Mirşan ve Haluk Tarcan’ın tehlikeli iddiaları ile bitirelim:

  • 8000+2006= Ön-Türkler 10.006 yıl önce Avrupa vatandaşı olmuşlar…
  • Tarihte Göktürk diye bir kavim yok. Bu kelimenin tamamıyla yanlış okuma ve anlamlandırmadan ortaya çıkmış. Bu kelimenin “öküktürk” yani “Rabli Türk” anlamına geliyor. Yunanlıların adı bile, Üst Asya’dan gelmiş “Ökerik” adlı kavmin isminin sıkışıp Grek’e dönüşmesiyle oluşmuştur.
  • Türkler başlıca beş bölgede (Issık Göl ve çevresinde, Ural Dağlarının güneyinde, Sölengetaş Mağarasının dolaylarında, Doğu Anadolu’da Erzurum bölgesinde, ve son olarak Güneybatı Fransa’da) yaşamışlardır.
  • İtalyanların ataları Etrüskler'in DNA yapıları Türklerinki ile yüzde 97 uyumlu çıktı. Haluk Tarcan Fransa Sorbonne Üniversitesi’nde yaptığı araştırmada İtalyan atalarının efsanelerinin kurt olduğunu bulguladığnı belirtti. Tarcan, bu konuda bir de kitap yayımladı. Kökenindeki “Ön Türk Kültürünü Bilmeyen Avrupa Birliği” adlı kitapta, İtalya'daki arkeolojik kazılarda ortaya çıkan yazıların Türkçe olduğu ileri sürdü.
  • Anadolu’dan İtalya’ya göçen Etrüsklerin, alfabeyi Yunanlılardan aldığı savına itiraz eden Kazım Mirşan Yunanlıların alfabeyi Etrüsklerden aldığını söylüyor. Avrupa’da ortaya çıkarılan birçok kitabe olduğunu vurgulayan Mirşan; bu kitabelerin Yunan veya Latin dillerine göre okunduklarını, bunun sonucunda da ortaya anlamsız ve saçma metinlerin çıktığını söylüyor.
  • Kazım Mirşan dünyada resimden alfabeye ilk geçişin Orta Asya’da Türkler tarafından başlatıldığını iddia ediyor. Hiyeroglif, Etrüsk ve Sanskrit alfabesiyle yazılan yazıtların bugüne dek yanlış okunduğunu, bunların Orta Asya’nın antik dönemlerinde kullanılan “tamga”lar kullanılmak suretiyle arkaik Türkçe mantığına göre yazıldığını ve böyle okunması gerektiğini savunuyor.
  • Aral Gölü bir iç denizdi. Türkler Orta Asya'da federe bir devlet olarak yaşıyorlardı. Bir başkenti, büyük şehirleri olan ve tropik bir iklimin ortasında yer alan bu devletin tarımla uğraşması olasıydı. Dolayısıyla, tarım için gerekli alet ve makinelerinin de olması gerekiyordu. Dahası, tarımla uğraşan bir devletin yazısının olmaması düşünülemezdi.
  • Çin Seddi, barbar Türklerden korunmak için değil, aksine gümrük güvenliğini sağlamak ve ülkenin sınırlarını belirlemek amaçlı yapılmıştı. Çünkü Türkler, Çin pazarını tehdit edecek ölçüde tarımla uğraşıyorlardı ve mal üretiyorlardı.
  • Türkler Çin’de 300 m yüksekliğinde taş piramitler inşa ettiği. Hatta Mısır Piramitleri de Türklerin ürünü olduğu.
  • Kendilerini Oq veya On diye adlandıran bu Ön-Türkler, yeni jeofizik değişimler sonucu, çölleşen topraklarda barınamayıp,  Avusturya Alpleri’ne, İsviçre Alpleri’ne, İtalyan Alpleri’ne  Fransa’ya, Pireneler’den İspanya ve Portekiz’e inerek, müsait buldukları mağaralara yerleşmişlerdir. Amerika yerli kabileleri de Etrüsk’tür.

www.iyibilgi.com



Bu haber 6,485 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,272 µs