En Sıcak Konular

Suyun da ekonomi politiği olur mu?

0 0 0000 00:00 tsi
Suyun da ekonomi politiği olur mu? Dünyada erişilebilir suyun yüzde 25'i kullanılıyor. Demek ki, kaynakların büyük kısmı kullanımda değil!.. Ancak raporlar dünyada 1.1 milyar insanın güvenli içme suyundan, 2.4 milyarın da güvenli arıtma hizmetinden yoksun olduğunu gösteriyor. "Su yoksulu

ABD'deki yüksek faizli mortgage kredilerinin yarattığı sorunlar... Sorunlar derinleştikçe dünya piyasalarında yaratacağı tedirginlik ve de... Bizim gibi sığ ülke borsalarını nasıl etkileyeceğini bilmek için kâhin olmak gerekmiyordu. Kehanet, bu tür dalgaların hangi aralıklarla geleceğini bilmekle ilgiliydi.

Dalga aralıkları daraldıkça kaynak paylaşımına dayalı savaşın boyutlarının büyüyeceğindeyse neredeyse herkes artık hemfikir. Paylaşım listesinin başında da petrolle birlikte su var.

Televizyon ve internet kanallarında kullanılabilir su kaynaklarının limitinin aşıldığına, dünyanın giderek daha hızlı kuraklaşacağına dair felaket haberlerinin bu denli artması da zaten suyun savaş alanı içine girmesinden kaynaklanmakta!

Aslında su kaynakları, insanlık oldu olası sınırlıydı, ama...

Hiçbir dönemde ne kıt ne de mevcut su kaynaklarına ulaşım bugünkü kadar pahalıydı.

Örneğin 20. yüzyılın başında erişilebilir suyun yüzde 7'si kullanılırken yüzyılın sonuna gelindiğinde bu oran yüzde 25'i bulmuştu. Demek ki, hâlâ erişilebilir su kaynaklarının büyük kısmı kullanımda değil!..

Buna rağmen, 3. dünya ülkelerindeki her 100 ölümden 8'i su kirliliğinden kaynaklanmakta. Su kirliliğinden ölen çocuk sayısı ise günde 35 bin.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın (UNEP) yayımladığı raporlar dünyada 1.1 milyar insanın güvenli içme suyundan, 2.4 milyarın da güvenli arıtma hizmetinden yoksun olduğunu gösteriyor.

Yani? Geçmişe göre su kaynaklarına daha çabuk erişilmesine rağmen adaletli bir erişim gerçekleşmemekte! "Su yoksulu" bölgeler ve ülkeler yaratılmaktadır.

Yanlış okumadınız, yaratılmaktadır, çünkü bu ülkelerin hepsi de su kaynakları olmadığından yoksul değil.

Ülkesindeki su kaynaklarını kullanma yetkisini devrettikleri için yoksullaşmaktadırlar.

Malum, kapitalizmin temel öğretisi "kıtlık" kavramı üzerine kuruludur. Kaynakların kıt insanların ihtiyaçlarının sonsuz olduğu bu öğretiye göre:

Artık su da petrol gibi küresel paylaşımın temel konuları arasındadır.

Yani, fiyatlandırılan ticari bir maldır, borular içinde aktarılan ticari bir hizmettir!

Hem de yaşamın hava gibi olmazsa olmazı olduğu için bulunmasından taşınmasına ve nihai tüketiciye ulaştırılmasına kadar kâr maksimizasyonu çok yüksek bir mal.

Ne var ki, suyun küresel paylaşım savaşının merkezine oturması sadece yaşamın varlık nedeni olmasından, tarım ve hayvancılıktaki yerinden kaynaklanmıyor. Endüstride, özellikle de maden üretim ve işletilmesindeki temel girdilerden biri olmasından da kaynaklanıyor.

Dikkat ederseniz GATS sözleşmesinde de bu durum "ticari" olarak kurumsallaştırıldı. Su yatırım ve ticareti "su iletim sistemleri, enerji ve atık su işleme" başlığı altında:

° Erişilebilir su kaynaklarının kimin yönetim ve denetiminde olacağı..

° Kullanılabilir suyun hangi kanallarla tüketiciye ulaştırılacağına dair üretim, pazarlama ve dağıtım yetkisinin kimde olacağı..

° İçme suyunun üretim ve dağıtımının kimin tarafından ve nasıl yapılacağına..

dair anlaşmalarla piyasa ekonomisine bırakıldı. Nasıl mı? (*)

A - Su sektörünün kamu kuruluşlarının elinde olduğu ülkelerde: Özelleştirme yoluyla. Tabii ki su doğrudan insan yaşamıyla ilgili olduğu için özelleştirilmesi diğer enerji kaynaklarındaki gibi doğrudan değil, sindire sindire yapıldı.

Önce, hükümetler, IMF'nin "devletin ekonomideki yerinin küçültülmesi" hedefi doğrultusunda belediyelere verdikleri kaynakları kıstılar. Böylelikle, belediyeler hem piyasadan kredi kullanmayı hem de özel kesim mantığıyla çalışmayı öğrendi. Kredi bulamayanlar da işlettikleri su kaynaklarını özel kesime devretti. Devir işlemi genellikle yerli paravan şirketlerden dış sermayeye doğru gerçekleştirildi.

B - Kamu payının az olduğu ülkelerde ise: Kredi faizlerinin düşük olduğu dönemlerde su piyasasında yer almak isteyen yerel firmalar önce ucuz kredi olanaklarıya desteklendi.

Firmalar faiz oranlarının yeniden yükselişe geçeceğini hesaplamayarak borçlanmaya devam ettiler. Kredi borçları katlanırken faiz oranları da yükselmeye başladı. İşte tam bu sırada dış sermayeli firmalar kurtarıcı olarak piyasaya çıktı ve... Firmalar el değiştirdi. Alman modeli olarak bilinen bu yöntem belediyelerin su tesislerine ve piyasadaki payına sahip olmak için de kullanılmaktadır.

C - Birbiriyle ilişkisiz gibi görünen, ama temelde doğrudan etkileşim içinde olan yasa değişiklikleri yaparak devletin su havzaları üzerindeki koruma işlevi kaldırıldı.

Bizim 26.05.2004 tarih ve 5177 sayılı Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun örneğinde olduğu gibi.!(**)

Bu sacayağının anlamı: Küreselleşmeyle birlikte suyun daha hızlı metalaştığı...

Piyasalaştıkça kapitalizmin "kıtlık kanunu" nedeniyle, yani arz talebi karşılamadığı için fiyatının yükselmeye devam edeceği... Suyu kullandırma yetkisinin piyasaya egemen olan ulusötesi firmaların eline geçtiğidir.

Modelin size hiç yabancı gelmediğinden eminim.

Modelin yarattığı tehlikeye karşı oluşumlar yaratmak amacıyla dün Brüksel'de başlayan Dünya Su Forumu'na ancak yazılı tebliğle katılabildim. Ne var ki, tartışma alanının genişletilmesi, toplumun tüm kesimlerinin toplumsal duyarlılıklarının vurgulanmasına; Allianoi örneğinde olduğu gibi kullanılabilir su kaynaklarını kurutan, barajlar altında bırakan projelerden vazgeçilmesine bağlı.

Perşembe gününün Dünya Su Günü olduğunu unutmamanız dileğiyle!..

(*) Bu kez düşmanın adı terör, Cumhuriyet Kitapları s. 467-9 (**) s.462 
 
Türkel Minibaş   
Açık İstihbarat



Bu haber 344 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,211 µs