En Sıcak Konular

Kanıt mı istiyorsunuz?

4 Haziran 2010 08:10 tsi
Kanıt mı istiyorsunuz? İsrail dost-düşman ayırmaz, işine geldiğinde herkese ve her ülkeye eylem düzenler...

"Sakın 'komplo teorisi' tuzağına düşmeyelim" diyorlar. "Dünyada ve Türkiye'de olup biten neredeyse her şeyi 'komplo teorileri'yle izah etmeye yatkın bir toplum burası" tespitinden sonra 'somut olgu' ve 'kanıt' desteği gerektiğini hatırlatıyorlar...

İskenderun'daki deniz üssüne yapılan PKK saldırısıyla Gazze'de İsrail askerlerinin gemilere saldırısı arasında 'manidar bir zamanlama ilişkisi' kuranlara bu uyarı... Uyarıyı yapanların derdini anlıyoruz: Gazze yüzünden zaten sıkıntıda olan İsrail'in İskenderun'daki eylemle ilişkilendirilmesini yürekleri kaldırmıyor...

Alıntı yaptığım yazı Titanik hızıyla yol alan gemide dün çıktı, ama cevabını bir önce "İsrail hakkında 'somut bilgi' isteyenlere" başlıklı Kulis'le vermiştim. İsrail dost-düşman ayırmaz, işine geldiğinde herkese ve her ülkeye eylem düzenler...

1967 Arap-İsrail Savaşı sırasında çarpışmaları yakından gözleyen USS Liberty adlı Amerikan istihbarat gemisine batırma amacıyla torpido yollayan İsrail'di; o eylemde 34 Amerikan askeri hayatını kaybetti... Amerikan torpidosu bile olabilir Amerikalı askerleri öldüren...

Önceki yazımda Liberty fâciasında hayatlarını kaybeden Amerikan askeri sayısının 241 olduğunu yazmıştım. O rakam yanlıştı, doğrusu 34 olacaktı. Bir bellek yanılgısı. Ancak belleğimi yanıltan iki olaydaki zayiatı birbirine karıştırmam: Yıllar sonra Beyrut'ta gerçekleşen bir eylemde 241 Amerikan askeri hayatını kaybetmişti. Eylemcileri adım adım izlediği için gerçekleşeceğini bildiği eylemi en yakın dostu Amerika'ya haber vermemişti İsrail...

Tarih 23 Ekim 1983... Lübnan'da iç savaş devam ediyor... Bomba yüklü iki kamyon Amerikalı ve Fransız askerlerin kaldığı iki ayrı binayı havaya uçuruyor; 241'i Amerikalı gerisi Fransız toplam 299 asker oracıkta ölüyor...

Yıllar sonra, 1991'de, Mossad ajanı Victor Ostrovsky, 'Hile Yolu' adıyla Türkçeye de çevrilen anılarında, İsrail istihbaratının bomba eylemi yapılacağından haberdar olduğu halde ABD yönetimini bilgilendirmediğini ifşa ediverdi.

İfşaat başka kaynaklar tarafından da doğrulandı.

Aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen, 1967'de USS Liberty gemisinde hayatlarını kaybetmiş yakınlarının hakkını aramaya devam eden Amerikalılar var. Ancak Amerikan yönetimi, İsrail ile arayı bozmamak için, bu yarayı kaşımaktan yana değil...

Beyrut'taki eylemi Şii grup yaptığı için Amerika çok yönlü hukuk mücadelesi verdi. Lübnan'daki 'çok-uluslu güç'te yer alan askerlerinin 'muharip sınıf' sayılmayacağını ileri sürerek tazminat talebinde de bulundu.

"Aman İsrail'in üzerine fazla gitmeyelim" hassasiyetini gösterenler, bir yandan da Gazze açıklarında hayatlarını kaybedenler için Türkiye'nin hukuki açıdan yapabileceği bir şey olmadığı iddiasındalar. Öyle şey olur mu? Her yanlış eylemin hukuki bir yaptırımı vardır.

Dönemin savunma bakanı Caspar Weinberger, kendisiyle 2001 yılında yapılan bir TV söyleşisinde, "Beyrut'ta Amerikan askerlerinin kaldığı binaya bombalı saldırıyı kimin yaptığını o zaman da bilmiyorduk, şimdi de bilmiyoruz" diye söz etti o olaydan...

Beyrut'ta ölen veya yaralanan Amerikalı askerlerin aileleri, eylemcilerin 'Hizbullah militanı' olduğu, Hizbullah'ın arkasında da İran devletinin bulunduğu iddiasıyla davalar açtılar. İran sorumluluğu bulunmadığını ileri sürse de, 2007'de sona eren davada, mahkeme, toplam 3 milyar doları bulan bir cezaya hükmetti.

'Somut belge' ve 'kanıt' istiyorlar ya, 1975 yılında Şah'ın İran'ı ile Saddam'ın Irak'ı arasında imzalanan Cezayir Anlaşması'na en büyük tepkiyi neden İsrail'in verdiğiyle ilgilenseler aradıkları her türlü 'kanıtı' elde edebilirler...

Cezayir Anlaşması İran ile Irak arasında düşmanlığa sebep olan Şatt-ul Arap suyolunun hukuki durumunu sağlama bağlamaya yaradı. Bir etkisi daha oldu o anlaşmanın: Saddam yönetimine karşı sürdürülen Kürt isyanının da sonunu getirdi. Molla Mustafa Barzani liderliğindeki Kürtler, Irak'la savaşlarında kimden yardım alıyorlardı dersiniz?

Evet, bildiniz: İsrail'den... İsrail silâh ve mühimmat yardımını İran üzerinden ulaştırıyordu kuzeydeki isyancılara; Saddam'la anlaşan Şah yeni dostuna karşı yürütülen savaşta kullanılan silâh ve mühimmata geçit vermeyince isyan da bitiverdi.

İsyan sırasında Mustafa Barzani'nin iki kez İsrail'e götürüldüğünü çok uzun yıllar önce burada yazmıştım.

Amerika'nın başını derde sokan Irak'a açtığı son savaşta İsrail istihbaratı hiç mi olumsuz rol oynamadı sanıyorsunuz? "Saddam'ın elinde kitle imha silâhları olduğu yalanını ABD'ye kimler kabul ettirdi?" sorusuna cevap ararsanız, karşınıza çıkan her isim İsrail'le bir biçimde ilintili olacaktır.

Peki İskenderun'a füzeli saldırıda İsrail parmağı var mıdır?

İsrail'den bir Victor Ostrovsky veya Mordechai Vanunu çıkana kadar benden 'kanıt' istemeyin...

Taha Kıvanç / Yeni Şafak



Bu haber 756 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,785 µs