En Sıcak Konular

Neo-con'lar Kıyameti bekleyecek!

0 0 0000 00:00 tsi
Neo-con'lar Kıyameti bekleyecek! Amerika'nın saldırgan politikalarının mimarı yeni muhafazakarlar tarih mi oluyor? Irak savaşının planlayıcıları ile ilgili İngiltere'nin önde gelen gazetelerinden Financial Times'ta ilginç bir yazı çıktı: Neo-conlar Kıyameti bekleyecek...

Neocon terimi “eski liberal” ve “Yahudi muhafazakarlar” gibi pek çok farklı kullanıma sahip. Ancak son yıllarda neoconluk agresif tek-taraflı müdahalecilik ve Arap dünyasına demokratik düşünceleri empoze etme felsefesi olarak açık bir tanımlamaya ulaştığı söylenebilir. Neoconlar Amerikan başkanı George W. Bush çevresinde de önemli bir etkiye sahip ayrıcalıklı bir grup olarak varlıklarını sürdürdüler. Neoconlar Irak’a işgali savundular ve İran, Suriye ve Kuzey Kore’ye karşı da şahin bir pozisyonda yer almayı sürdürdüler.

Amerikan yönetiminin dışında neoconservatizmin kendini ifade ettiği başlıca kurum American Enterprise Institute. Başkan yardımcısı Cheney’in eski başmüşaviri Libby’nin yalan söylemek ve gerçeği saptırmaktan mahkûm olduğu günün ertesi AEI yıllık galasını düzenliyordu. Ben belki de bu şartlar içinde galanın neoconların kendi kendilerini ve savundukları politikaları sorgulamaya başladıkları bir zemin olabilir ihtimalini aklımdan geçirerek gittim. Ilımlı Cumhuriyetçi Gerald Ford’un 1976 başkanlık seçimini kaybettiği günden beri ılımlı Cumhuriyetçiler özel sektöre göç ettiler ve AEI de Cheney’in aile think-tank’i oluverdi.

Tabi benim neoconların son 6 yıl boyunca ters giden onca şey sonrasında kendi durumlarını gözden geçirebileceklerini düşünmem fanteziden başka bir şey değildi. Neoconlar Bay ve Bayan Cheney –ki hanımefendi AEI’nın çalışanlarından biridir- galaya teşrif eder etmez onları selamlamak için ayağa fırladılar. Cheney şeref köşesinden etrafı süzerken onun arkadaşı ve belki de Irak savaşını tetikleyen en önemli entelektüel tesir olan Bernard Lewis de kendi ödülünü almak için kokteylde hazır bulunuyordu.

Lewis konuşmasında Irak’ta gerçekleşecek rejim değişikliğinin Orta-Doğu’nun modernizasyonunu sağlayacağına dair kendi argümanını tekrar gündeme getirmedi. 90 yaşındaki Lewis bunun yerine İslam ile Hıristiyanlık arasında bin yıldır süren mücadeleden bahsetmeyi tercih etti. Lewis Müslümanların “dünya egemenliğini sağlayacak kozmik bir mücadele için” göç ve terörü en son stratejileri olarak kurguladıklarını iddia etti. Bu “medeniyetler çatışması” ifadesinin orijinal yazarı olan biri için tanıdık bir çerçeve. Fakat beni gerçekten şaşırtan Lewis’in Papa’nın 2000 yılında Haçlı Seferleri için özür dilemesini kınamasıydı. Bu kınama politik olmayı başaramamanın açık bir göstergesiydi ama kalabalık kınamayı alkışladı. Lewis’e göre bütün bela Müslümanların VIII. yüzyılda Avrupa’yı işgalleri ile başladı; dolayısıyla Haçlı Seferleri başı sonu olmayan bir fetih, karşı fetih ve yeniden fetih mücadelesinde Müslüman cihadın başarısız bir taklidinden başka bir şey değildi.

Burada ironilerden hangisini tartışmak lazım. Yahudi bir bilgin Papa’yı Papa  Müslümanlardan kendilerine karşı yapılan Yahudilerin de katledildiği kutsal bir savaş yüzünden özür dilediği için kınamaktadır. Daha garibi pek çoğu Yahudi olan Irak işgalinin teorisyenleri de Haçlı Seferlerinin o kadar da kötü bir şey olmadığını savunabilmekte ve öylesine tarihsel bir ufuk çizgisini benimsemekteler ki bu perspektifte kendi savaşlarının hata olması da mümkün gözükmemektedir.  Daha kötüsü bu insanlar Amerikan politikasının en büyük probleminin kendi kazdığı çukurdan çıkmanın yolunu aradığı bir zamanda yaptıklarını zengin bir parti ile de kutlayabilmektedirler.

Ancak neoconlar gerçekle yüzleşmeyi kabul etsinler ya da etmesinler artan tüm işaretler onların kendi devirlerinin sonuna geldiğini gösteriyor. Savunma Bakanlığında Rumsfeld realist okulun bir üyesi olan Robert Gates ile değiştirildi ve Irak savaşının mimarı Paul Wolfowitz Dünya Bankasına yönlendirildi ve orada Robert McNamara cinsi bir sessizlikle kendi savaşının başarısızlığını seyrediyor. Başka bir Pentagon yetkilisi Douglas Feith ise işgal için istihbarat verilerini yanlış temsil edilmesini sağladığı gerekçesi ile soruşturma altında.

Dışişlerinde ise Condoleezza Rice realist köklerine dönmüş gözüküyor ve görünen o ki Amerikan politikasını da gerçekte o yönetiyor. Rice İsrail-Filistin diplomasisine geri dönüşü Suriye ve İran’la konuşmayı savundu ve hatta Kuzey Kore ile nükleer konusunda bir anlaşma bile yaptı. Tüm bunlar eski neocon Francis Fukuyama’nın deyimiyle “sert Wilsonian” düşüncelerden daha az prensiplere bağlı fakat daha etkili olan bir Brent Scowcroft-James Baker pragmatizmine geri dönüşü temsil ediyor.

Tüm bu işaretlerin içinde en önemli olanı altı yıl boyunca önceki hiçbir başkan yardımcısının yapmadığı düzeyde cüssesinin ağırlığı Amerikan dış politikası üzerinde hissedilen Cheney’in kaybolan etkisidir. O Libby davası ile ağır bir zarara uğradı ve dava kamuoyuna onun acımasız bir mania ile yanlış giden bir savaşı nasıl yollarla meşrulaştırdığını ifşa etti.

Ama her şeyin ötesinde Cheney’in düşüşünü sağlayan ana faktör neconservatist hipotezlerinin olaylar tarafından çürütülmesidir. Irak işgali yeni Bir Orta-Doğu’yu tetiklemedi, Kuzey Kore izolasyonu Kore’nin nükleer programını ilerletmesini engellemedi ve yüksek tek-taraflı müdahalecilik Amerikan gücünü dünya çapında yalnızca zayıflattı. Bush başkanlıkta gözü olmayan bir başkan yardımcısına sahip olmanın kendisi için şans olduğunu düşünebilir; ancak politik bir gelecek kaygısı olmayan birine(Cheney) fazla güç teslim etmenin tehlikeleri de şu an itibari ile kendini açıkça ortaya koyuyor.

Bernard Lewis’in müritleri olarak Cheney ve onun neocon Haçlıları yüksek ihtimal yaptıkları hakkında özür dilemeyeceklerdir. Bush gibi onlarda tarihin kendilerini uzun vadede haklı çıkartacağına inanıyorlar. Herhangi birinin tekrar onlara güveneceği tarih ancak Kıyamet gününde gelebilir.

(FT, 14 Mart 2007, Are neo-cons history?)

ADAM Çeviri Grubu



Bu haber 344 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,044 µs