En Sıcak Konular

İngiliz istihbaratının ispiyonladığı Türkler!

0 0 0000 00:00 tsi
İngiliz istihbaratının ispiyonladığı Türkler! Soner Yalçın, Hürriyet gazetesinde yayınlanan yazısında İngiliz eliçinin ısrarı ile kurulan Osmanlı İstihbarat Teşkilatı'nı ve Osmanlı'nın son dönemindeki istihbarat faaliyetlerini anlatıyor. İşte İngilizlerin andıçladığı Türkler...

İranlı Ali Rıza Askari’nin Ceylan Oteli’nde esrarengiz bir şekilde kayıplara karışmasıyla, İstanbul dünya casusluk tarihine adını bir kez daha yazdırdı. İşte Soner Yalçın'ın kaleminden Osmanlı istihbaratı...

Mavroyani Paşa saray doktoruydu; Sultan II. Abdülhamid’in özel hekimiydi.Bir hekimin istihbaratla-casuslukla ne ilgisi olabilirdi? smanlı tarihi konusunda nitelikli eserleri bulunan Prof. Taner Timur’a göre, saray doktorlarının çoğu çift taraflı ajanlık yapıyordu! Azınlık tebaasından olmaları, yabancı dil bilmeleri, onları yabancı ülkeler için cazip kılıyordu.

Dr. Mavroyani ajan mıydı? Tarihçilere göre, evet. Osmanlı istihbaratı hakkında yazdığı kitap, karanlık işler içinde olduğunun kanıtı olarak ileri sürülüyor. II. Abdülhamid gibi herkesten şüphelenen birinin, en yakınındaki ajanı fark etmemesi de tarihin cilvesi olsa gerek! Konumuz Dr. Mavroyani değil, onun yazdığı istihbarat kitabı...

İngiliz elçisi Canning

Mavroyani Paşa’nın yazdığına göre, Osmanlı istihbarat örgütü, İngiliz Büyükelçisi Stratfort Canning’in çabalarıyla kuruldu! İngiliz elçisi Canning, gizli bir haber alma teşkilatı kurulması için Sadrazam Mustafa Reşid Paşa’yı ikna etmişti. Şaka gibi, devletin gizli olması gereken istihbarat birimini yabancı bir elçi kurduruyor! İkna olan Sadrazam Mustafa Reşid Paşa, "Madem elçiye söz verdik, ayıp olmasın" diye, Avrupa’da görev yapan Osmanlı elçilerini görevlendirdi: "Herkes bulunduğu ülkenin gizli polis teşkilatını inceleyip geniş bir rapor hazırlayacak!"

İlk kapsamlı raporu, Paris Elçiliği’ndeki Sefels Soldenhof Efendi hazırladı. Napolyon Bonapart döneminde gizli emniyet teşkilatı kuran Vidocq’un örnek alınmasını önerdi. Diğer elçiliklerden de benzer notlar, bilgiler geldi. Elçiliklerden gelen tüm raporlar İstanbul’da kime teslim edildi dersiniz?

Rum Civinis Efendi’ye! Çünkü: İngiliz elçisi Canning, istihbarat şefi olarak Civinis Efendi’yi uygun görmüştü!Eee Sadrazam Mustafa Reşid Paşa da, yakın dostu Elçi Canning’i kıramamıştı! Öyle ya, İngilizlerden gizlimiz saklımız mı vardı?

Hırsız, istihbaratçı oldu

Osmanlı istihbaratının başına getirilen Rum Civinis Efendi kimdi? Mavroyani Paşa’nın hemşerisiydi. Bu nedenle Mavroyani Paşa, kitabında hemşerisi Civinis’i öve öve bitiremiyor...Osmanlı’nın ilk istihbarat şefi hakkında bilgiler sınırlı. Mavroyani Paşa, Civinis Efendi’nin biyografisini Rusya’dan başlatıyor. Civinis Efendi, yıllarca St. Peterburg’da yaşıyor; sarayda Çariçe’nin özel hizmetçilerinden biri olmayı beceriyor. Bu arada önemli görevdeki bir subayın kızıyla da evleniyor. Ancak, Civinis Efendi "şeytana uyup bir gün yoldan çıkıyor"; Çariçe’nin mücevherlerini alarak kayıplara karışıyor. Civinis Efendi sonra Anadolu’da görülüyor; sıkı durun, üzerinde imam kıyafeti var! Üstelik cami cami dolaşıp vaaz veriyor. Görünen; dünden bugüne değişen bir durum yok; bizim zavallı halkımız üzerinde dini sembolleri olan birini gördüğünde hemen inanıyor! Civinis Efendi daha sonra, Ege Denizi’nde yatıyla gezen zengin bir İtalyan rolünde ortaya çıkıyor; adı da "Comte de Riveroso"!Ve yat bir gün İstanbul’a demir atıyor. Bu kez adı, "Civinis Efendi"! Rum asıllı, Fransızca-İngilizce konuşan, kibar-zarif Civinis Efendi herkesin ilgisini çekiyor.İngiliz Elçisi Canning’in takdimiyle Sadrazam Mustafa Reşid Paşa ile tanışıyor. Sadrazam, Civinis’ten çok etkileniyor. Civinis Efendi’yi hemen "albay" yapıyor ve bir de görev veriyor: "Osmanlı istihbarat örgütünü kurar mısınız?" Neden olmasın? Adamın işi bu be!..

Dedikodu istihbaratı

İstihbarat örgütünün başına geçen Civinis Efendi ne yapıyor? İstanbul’un tanınmış tüccarlarının, paşaların vb. özel hayatlarını izletiyor, toplattığı dedikoduları rapor haline getiriyor.Kim kiminle gibi, mahrem yaşamlar ilgilendiği yegáne konu oluyor. Peki, Civinis Efendi’nin raporlarında siyaset, ekonomi, dış politika, yabancı ülkeler hakkında bilgiler var mıydı? Tabii ki yoktu! Osmanlı hızla çökerken, istihbarat örgütü sadece mahrem hayatla ilgileniyordu! Almanya ve İtalya yeni emperyal güç olarak tarih sahnesine çıkarken; İngiltere, Fransa ve Rusya dünyayı parsellerken; Civinis Efendi sadece dedikoduyla uğraşıyordu. Karşı casusluk faaliyeti kontrespiyonaj için elini bile oynatmıyordu.Kuşkusuz tüm bunlar bir İngiliz entrikasıydı. Osmanlı sonunda dayanamadı, bu ilk "kurumsal" istihbarat birimini lağvetti. Hayır, dönen dolapları anladığından değil; raporlarda ortaya çıkan mahrem hayatlardan rahatsız olduğu için kapattı.

1863’te istihbarat teşkilatı bir kez daha kuruldu. Başına bu kez Ermeni iş çevrelerinin baskısıyla "Baron C" getirildi. Yeni şef, Civinis Efendi’yi aratmadı. Hazırladığı bir raporu, hem Osmanlı’ya, hem de el altından Viyana’ya verdiği ortaya çıkınca kovuldu... Görünen o ki: Tarih yazan Osmanlı, çöküş günlerinde yabancı istihbarat ajanlarının elinde oyuncak olmuştu. Öyle ki, Yemen ayaklanmasında İtalya adına casusluk yapan Doktor Adriano Lanzoni’ye, "savaşta gösterdiği yararlardan" ötürü nişan taktı!.. Osmanlı’nın, milli bir istihbarat örgütü ancak 17 Kasım 1913’de "Teşkilatı Mahsusa"nın kurulmasıyla gerçekleşti...

Bundan önce Osmanlı birkaç istisna dışında genelde hep seyirciydi... Amerikan istihbaratını bir İstanbullu kadın kurdu 1939 yılında ABD’nin Türkiye’de görev yapan toplam, bir büyükelçi, üç diplomat ve iki askeri ataşesi vardı. İstihbarat çalışmalarını askeri ataşe düzeyinde yürütüyorlardı. İkinci Dünya Savaşı her şeyi değiştirdi. Amerikalılar, savaş döneminde CIA’nın "selefi" Office of Strategic Services’i (OSS) sivil istihbarat örgütü olarak düzenlediler. OSS kurucusu (CIA’nın ilk başkanı) Allen Dulles’ın kafasında bir isim vardı. Amerikan İstanbul Konsolosluğu’nda santral memuresi olarak çalışan, 1898 İstanbul doğumlu Macar kökenli Betty Carp.

Allen Dulles, Betty Carp’ı, dışişleri memuru olarak bir dönem çalıştığı İstanbul’da tanımış, zekásına ve işbitiriciliğine hayran olmuştu. Betty Carp, 16 yaşından beri Amerikalılarla çalışıyordu. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Almanca, Rumca ve Türkçe biliyordu. İstanbul ve Ankara’nın önde gelen isimleriyle dosttu. İlişkilerine bakınca, aslında o çoktan santral memuresi konumunu aşmıştı. Betty Carp, 9 Ocak 1942 tarihinde Amerika’ya gitti.Gidişin sözde gerekçesi, Dulles’ın hukuk bürosunda çalışmaktı. Hukukun hangi dalında çalışacağını soranlara, espriyle karşılık veriyordu: Boşanma! Amerika’da istihbarat eğitimi alan Bayan Carp, İstanbul’a dönüşünde OSS’yi kurdu ve kısa sürede hayli büyüttü. İki yıl içinde Amerikan personel sayısı; bir büyükelçi, on bir diplomat, yirmi bir sekreter, büyük bir askeri kola yükseldi. Ayrıca, Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde "Savaş Enformasyon Bürosu" açıldı. Burada yirmi Amerikalı ve yüzü aşkın yerel muhbir çalışıyordu. Betty Carp’ın yıllar içinde yaptığı çevresi, Amerikalıların işini hayli kolaylaştırdı.

İngiliz istihbarat raporlarında ’andıç’lanan Türkler

Ankara Büyükelçisi Loraine’in, 1938 yılında gizlilik kaydıyla Londra’ya gönderdiği "Notes On Leading Turkish Person Alities" adlı raporu, genç Türkiye Cumhuriyeti yöneticileri, aydınları, gazetecileri hakkında bakın ne diyor:

Yunus Nadi Abalıoğlu: Gazeteci. Kısa boylu, şişmandır. Kelebek gözlük takar. Herhangi bir rüzgára kapılmaya meyillidir. Vicdansız, alçak adamın tekidir.

Celal Nuri İleri: Gazeteci. Müthiş Batıcıdır. Akıllı. Saman altından su yürüten biri. Komünist eğilimi olduğu düşünülüyor.

Ahmet Ağaoğlu: İslamiyet’i seçmiş Kafkas kökenli bir Yahudi’nin oğlu. Rus gizli servisinde çalıştı. 1926’dan sonra İngiliz düşmanlığı azalır gibi oldu.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Minyon. Önemli özelliği olmayan bir dış görünüşe sahip. Eşi hoş ve İngilizce bilen biri.

Ahmet Ferid: Bolşevik yanlısıydı. Fırsatçı ve prensipsiz. Çekici karısı, Londra Büyükelçiliği’ndeki başarısında ona yardımcı oldu.

Kazım Özalp: Büyük olasılıkla Alman ve Bolşevik karşıtı. Poker hastası.

İbrahim Tali Öngören: Doktor. Öküz kafalı, kısa boylu.

Hasan Saka: Bolşevik sempatizanıydı. Çekici değildir. Külhanbeyi gibidir.

Ali Çetinkaya: Bayındırlık Bakanı iken, yabancı şirketlerin millileştirilmesi için çalıştı.

Fethi Okyar: Moğol yüzlü. Alçakgönüllü bir insan. İngilizce bilen çok çekici karısı var.

İngiliz Elçisi Percy Loraine, 96 Türk hakkında görüşlerini yazmıştı.

Bu tür değerlendirme raporu yazan ilk İngiliz o değildi. İngiliz elçilik görevlisi G. Barclay, 18 Ocak 1907’de yazdığı 43 No’lu raporda bakın neler demişti:

Sadrazam Kamil Paşa: Kıbrıs asıllı Musevi’dir. Yetenekli ve namusludur. Rodos’a sürülmüş İngiliz Konsolosluğu’na sığınmıştır.

Said Paşa: Eski sadrazam. Küçük Said Paşa denir. Çok enerjik ve hırslıdır. Vatanını müthiş sever. Aşırı derecede zekidir. Çok sabırsızdır. Eskiden İngiliz dostuydu, sonra Rus taraftarı oldu.

Hariciye Hazırı Ahmet Tevfik Paşa: Diplomatik yeteneği yoktur. Karısı Alman olmasına rağmen Almanlardan şüphelenir.

Dahiliye Nazırı Memduh Paşa: Gayet dar kafalı ve Hıristiyanlara düşmandır. Muhtelif zamanlarda İngiliz çıkarları yanında hareket etmiştir. Utanmaz derecede rüşvet yemesiyle ünlüdür.

Ferid Paşa: Sadrazam. Almanlar tarafından desteklenmektedir. Devamlı Almanya’yı destekler.

Mabeyinci Ragıp Paşa: Sultan’a etki edecek kişilerin en önemlilerinden biridir. Saray etkisini kullanarak büyük servet kazanmıştır. İngiliz çıkarlarına yatkındır.

Mehmet Nuri Bey: Chateauneuf isimli bir Fransız’ın oğludur. Fransa’da tahsil yapmıştır. Saray casusudur. Dış görünüşünün bütün güzelliğine rağmen tamamen çürümüş bir insandır.

Genelkurmay "değerlendirme raporu", bu İngilizlerin yanında çok kibar kalıyor!..

hürriyet



Bu haber 568 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,215 µs