En Sıcak Konular

Türkiye'nin İsrail'i veto fırsatı

8 Nisan 2010 08:17 tsi
Türkiye'nin İsrail'i veto fırsatı "Yeni bir üyenin OECD'ye kabul edilmesi için tüm üyelerin onayının alınması gerekiyor. Bir üyenin bile veto hakkını kullanması üyeliğin reddedilmesi için yeterli."

İsrail Dışişleri Bakanı'nın her türlü diplomatik nezaket ve teamülleri aşarak Türkiye Başbakanı için firavun benzetmesinde bulunması için ya kendine çok güvenmesi yahut dünyada olup bitenlerden habersiz olması gerekir. Bu anlamda ironik bir durum olarak İsrail yöneticilerine 'Saddam psikolojisi' hakim. Dünyaya kendi dar penceresinden bakan; kendinden menkul güç ve meşruiyetinin dar ufkunda hapsolan aldatıcı bir vehim.

Türkiye'nin firavunlaşması değil ama İsrail'in Filistinliler karşısında firavunlaştığı tespiti çok daha isabetli ve reel bir gerçek. Ne var ki diplomatik anlamda her sözün bir karşılığı olduğunu bilmesi gerekenler bir tür korsan devlet kompleksiyle hareket ediyor.

Türkiye bu hakaretin hesabını sorabileceği bir pozisyonla karşı karşıya. Bu hakaret olmasa bile önündeki diplomatik imkan aslında Türkiye'ye sorumluluk yüklüyor.

İsrail dünyanın en önemli uluslar arası kuruluşlarından bir olan OECD'ye (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) üye olmaya hazırlanıyor. 20 yıldır örgüte üye olmak için kapıda bekleyen İsrail'in normal şartlarda bu klübe kabul edilmesi zor. Bir Batı Avrupa ağırlıklı örgüte üye olmak için belli şartlara sahip olması gerekiyor. Mesela hâlâ üye olmak için sırada bekleyen ülkeler arasında Rusya; Estonya, Şili de var.

19 Ocak 2010 tarihinde İsrail son imzayı atarak üyelik için kritik aşamaya geldi. OECD Genel Sekreteri Angel Gurria, "2010 içinde gerekli tüm işlemleri tamamlayarak üyeliğe kabul edileceğini umuyoruz" diyor ve tarih olarak da Mayıs ayını işaret ediyor.

OECD gibi uluslar arası anlamda prestijli bir örgüte üyelik için İsrail'in hangi şartları yerine getirdiği doğrusu merak konusu. Mesela, Filistin de işgalci konumu böylesi bir örgüte kabulüyle dolaylı olarak meşruiyet kazanmış olacak. Hele Kudüs konusundaki tavrı, Yahudi yerleşimci politikaları açık biçimde işgalin onaylanması anlamına gelir.

Tüm bunlardan daha önemlisi, hem kendi vatandaşı statüsündeki Araplara yönelik hem de işgal altındaki topraklarda yaşayan Filistinlilere karşı açık biçimde ırkçı, ayrımcı politikalar uyguladığı halde bu örgüte alınması üye ülkelerin temel tezlerini sorgulanır hale getirecektir. Siyonist kolonyalizmin ekonomik, siyasal, kültürel olarak baskı altına aldığı, dünyanın gözü önünde sergilediği ayrımcılık uygulamalarında en küçük iyileşme olmadığı halde 20 yıldan sonra bu örgüte kabul aşamasına gelmesi bile başlı başına sorundur.

Üyeliğin kazandıracağı prestijle, 1990 sonrası barış süreci aldatmacasıyla başlayan süreçte artık dışlanan ırkçı bir ülke konumundan küresel alanda rol alan bir ülke konumuna yükseltileceği son aşamalarından birini elde etmiş olacak. Irkçı bir ideoloji olduğu teyit edilen siyonizmin resmi ideoloji olduğu bir ülkede bir yanda ekonomik ve sosyal sefaletin sürdüğü 4 milyonluk Filistinliye uyguladığı acımasız yöntemler diğer tarafta kendi vatandaşı durumundaki Araplara yönelik ayrımcılık uygulamaları varken, savaş suçlusu bir yönetimin yerine getirdiği üyelik şartlarının ne olduğunu tüm dünyanın öğrenmeye hakkı var.

Her ne kadar üyelik şartlarını yerine getirerek süreç tamamlanmış gibi görünse de her şey bitmiş değil.

Türkiye'ye tarihi bir sorumluluk düşüyor. Çünkü yeni bir üyenin OECD'ye kabul edilmesi için tüm üyelerin onayının alınması gerekiyor. Bir üyenin bile veto hakkını kullanması üyeliğin reddedilmesi için yeterli.

Türkiye Başbakanı'na firavun benzetmesi yapan İsrail'in işgal ettiği topraklardaki ırkçı uygulamaları ve işlediği savaş suçlarının hesabını Türkiye sormalıdır. Bu anlamda hükümetin eline İsrail'e haddini bildirmek için önemli bir imkan geçmiştir ve sadece OECD üyeleri değil Türkiye de bir sınavdan geçmektedir. İngiltere merkezli IHRC örgütü Türkiye'ye sorumluluğunu hatırlatan bir kampanya başlattı. Bu konuda hükümeti cesaretlendirici kampanyalara destek verilmelidir.

Aksi takdirde Filistin'e karşı konan ambargolar, ırkçı uygulamalar ve işgal ekonomik prestij ve kredi notu olarak İsrail'e geri dönecektir.

Akif Emre / Yeni Şafak



Bu haber 861 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,870 µs