En Sıcak Konular

Eurosia Group: ABD %60 saldıracak!

0 0 0000 00:00 tsi
Eurosia Group: ABD %60 saldıracak! Şu anda Bağdat'ta yapılmakta olan toplantı kimi uzmanlara göre Amerikan dış politikasında önemli bir değişimi vurguluyor. İngiltere'nin önde gelen gazetelerinden Financial Times'a göre Bush, İran'a saldırmaktan vaz geçmiş olabilir. Ancak başka bir gru

ABD’nin Irak’taki tansiyonu dindiremediği 4 yılın ardından, eski Beyaz Saray yetkililerine ve bazı analistlere göre Bush yönetiminin karar verme mekanizmasındaki problemler iyiden iyiye kendini göstermeye başladı ve çözülemeyen problemler halen ABD dış politikasını önemli ölçüde etkilemeye devam ediyor.

Eski yetkililer, “gelişigüzel ve ketum” olarak tanımladıkları Irak işgali başlarındaki Beyaz Saray çalışmalarının, son zamanlardaki Kuzey Kore, İran, Suriye konularında da kendini gösterdiğini belirttiler.

Bu sebeple, Washington’un Kuzey Kore’deki nükleer faaliyetlerin durdurulması karşılığında ekonomik yardımda bulunmasını ve Irak’ın geleceği konusunda İran ve Suriye’yle görüşme kararını stratejik bir dönüşüm olarak görmemek gerektiğini savunan analistlere katılıyorlar.

Bununla birlikte, Financial Times’ın röpartaj yaptığı eski Beyaz Saray yetkilileri, İran’a askeri bir müdahale ihtimalini azaltan daha pragmatist bir yaklaşımın ABD dış politikasına yerleşmeye başladığını söylediler.

Birkaç kitaptan, özellikle de Bob Woodward’ın “Tekzip Devleti” isimli kitabından yararlanarak hazırlanan “Görünürde Bir Son Yok” belgeselinin yapımcısı Charles Ferguson, Irak işgalinin planlanma ve idare aşamasındaki sistemsizliğe vurgu yapıyor.

Ferguson, özellikle de Mayıs 2003’te ırak ordusunun terhisini örnek göstererek, Washington’da Orta Doğu’yla ilgili tecrübesi olmayan ve pek az danışmanlık yardımı alan kişiler tarafından kritik kararların verildiğini belirtiyor.

Bush yönetiminin ilk dört yılında kendini kuvvetle hissettiren bu hatalar, 2004’te Colin Powell’ın Dış İşleri Bakanlığı’ndan alınması ve iki sene sonra da Donald Rumsfeld’in koltuğundan edilmesine rağmen tamamen çözülebilmiş değil.

Geçtiğimiz günlerde New York Times’ta yer alan bir haberde belirtildiği gibi, Bush’a olan yakınlığı ile bilinen Dış İşleri Bakanı Condoleezza Rice, normal istihbarat sürecini baypas ederek Kuzey Kore’yle yapılan anlaşmaya aniden girişti. Ayrıca yetkililer Rice’ın Irak’ın geleceği konusunda İran ve Suriye’yle görüşme kararını senatoya “Başkan Yardımcısı Dick Cheney Washington dışındayken” bildirdiğine dikkat çekiyorlar.

Belki de bir rastlantıdır; fakat Cheney Washington’a döndüğünde alınan karar İran’la ikili görüşme olmayacağı şeklinde “düzeltildi”.

Brooking Enstitüsü analisti Kenneth Pollack, Bağdat’ın geleceğiyle ilgili toplantıya katılma kararını ve bakan düzeyinde temsil edilme planını İran’a karşı kesin düşman konumundan uzaklaşılması olarak görüyor ve bunun bazı Arap ve Avrupalı müttefikleri, özellikle de Washington’daki elitleri endişelendirdiğini belirtiyor.

“Bu durumu kimilerinin stratejik değişim olarak tanımlamasına katılmıyorum” diyen Pollack, izlenen politikaların günlük olduğunu ve birbirini tutmadığını, Bush yönetiminin İran’ın Irak’taki faaliyetlerini hedef alan yorumları ve Körfez’e ekstra savaş uçağı ile Patriot hava savunma füzeleri yerleştirmesinden sonra olası bir savaş algılamasını yatıştırmak için tüm bu hamleleri yaptığını söyledi.

Pollack, Irak’taki belirsizliklerin ABD-İran çatışmasını tetikleyebileceğinden endişeleniyor: “İran’la savaş konusunda düzlüğe çıktığımızı düşünmüyorum ama en azından uçurumun kenarından bir adım geri çekildik.”

Bir think-tank kuruluşu olan Dış İşleri Konseyi analisti Ray Takeyh, ABD’nin İran politikasını “öncelik diplomasisi” olarak adlandırıyor, İran’la ilgili bir meselenin alelacele görüşüldüğünü ve mevcut şartlara/önceliklere göre bir kararın verildiğini söylüyor. Takeyh, “Bu durum, tüm ABD yürütme organlarının bir miktar yaşadığı işlevsizliğin bir sonucu olmaktan çok,  Irak Savaşı’nın ‘kaybedilmesi’nin ardından Kongre’deki desteğin ve kontrolün azalmasıyla alakalı” diyor.

Kongre’nin karşıtlığından dolayı geçen yıl görevinden alınan ABD’nin Birleşmiş Milletler’deki eski şahin temsilcisi John Bolton, Washington’daki bir think-tank kuruluşunda Kuzey Kore ve İran politikaları hakkındaki fikirlerini açıkça anlattı:

“İran’la görüşmek zaman kaybından başka bir şey değil. Yaptırımlar da tek başına bir işe yaramaz. İnanıyorum ki Tahran’da yaşanacak bir rejim değişikliği veya son çare olarak askeri müdahale dışında hiçbir şey İranlıların nükleer silah geliştirmelerini engelleyemez.”

Bolton, Kuzey Kore ile yapılan anlaşmada da Bush’un hatalı davrandığını, 2001’de Powell’ın diplomasi çabalarına karşı çıkan Bush’un bugün neden Kuzey Kore’yle anlaşma yoluna gittiğini anlamanın zor olduğunu söyledi.

Bolton, “2001’de diplomasi çabalarını engellemekte haklı idiyse, bugün niçin daha ileri bir noktaya gidiyor?” diye sordu.

“Ben bu sorunun cevabını bilmiyorum, bildiğim şey bürokrasinin inatçılığı.”

Bolton, Rice’ı hedef alan açıklamasında, “Bu anlaşmanın yapılmasını isteyenler Kuzey Kore’nin hangi noktaya geldiğinin farkında değil” diye konuştu.

Dış İşleri yetkilileri ise çok taraflı sözleşmeler uyarınca mantıklı politikalar izlendiğini savundu.

Bush, yardım karşılığında nükleer faaliyetlerin durdurulması ve küçük bir nükleer tesisin kalması konusunda anlaştığı Kuzey Kore örneğinde kendi başına karar vermiş gözükse de, ABD yönetiminin üzerinde İran’la ilgili büyük bir baskı var ve İran’da uluslararası denetim altında küçük çapta bir uranyum zenginleştirme tesisinin kalmasına izin verecek bir anlaşma yapılması için geniş bir desteğe ihtiyacı var.

Güney Carolina’nın Cumhuriyetçi senatörü Lindsey Graham, Ahmedinecad Yahudi Soykırımı’nı tanıyana kadar ABD’nin İran’la masaya oturup konuşmaması gerektiğini söyleyerek gelişmelere tepki gösterdi. Senatöre göre nükleer silaha sahip bir İran’ın İsrail’e saldıracağına hiç şüphe yok.

Washington’daki analistler arasındaysa kesinlikle fikir birliği yok. Bir danışmanlık şirketi olan Eurasia Group’a göre ABD ve/veya İsrail’in Eylül 2008’de İran’a karşı askeri harekat düzenleme ihtimali %60. Askeri harekatın muhtemelen belli hedeflere yönelecek hava saldırıları şeklinde gerçekleşeceği de Eurasia Group tarafından öngörülüyor.

Financial Times
iyibilgi.com için çeviren
Murat Sofuoğlu Gökhan Övenç



Bu haber 302 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,974 µs