Erdoğan son dakika golü istemiyor

2 Nisan 2010 08:30 tsi
Başkan Obama'nın söylemesini beklediği şey ne?

Başbakan Tayyip Erdoğan dün yaptığı açıklamada Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılmak üzere ABD’ye gidip gitmeyeceğine bugün karar vereceğini açıkladı.

Kararın muhtemelen gitme yönünde olacağı ise, önceki gün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısından bu yana Ankara’da konuşuluyor.

Aslında Başbakanlık yetkilileri, Erdoğan’ın iş programından 12-13 Nisan’da Vaşington’da yapılacak Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılımı hiç çıkarmamışlardı. Programda hâlâ 11 Nisan Pazar günü Vaşington’a hareket, 13 Nisan Vaşington’dan hareket yer alıyor.

Dün Dışişleri’nde -heyete kimin başkanlık edeceği dışında- Vaşington’daki temasların planlaması ve teknik hazırlık toplantısı bile yapıldı. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde 4 Mart’ta yapılan ve 24 Nisan’ı Ermeni soykırımı anma günü ilan etme tasarısını Genel Kurul onayına gönderen oylama sonrası ‘danışma amacıyla’ Ankara’ya çağırılan Büyükelçi Namık Tan’ın muhtemelen 12-13 Nisan’daki nükleer toplantı öncesinde Vaşington’da olacağını dün duyurmuştuk.

Erdoğan’ın bugün resmileşmesi beklenen kararının ne yönde olacağını tahmin için Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yine dün (Erdoğan ile aşağı yukarı aynı dakikalarda) yaptığı açıklamalar da bir fikir verebilir.

Davutoğlu, 28 Mart’ta ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile yaptığı telefon görüşmesine de atıfta bulunarak, “Kaygılarımızı giderici, beklentilerimizi karşılayıcı mesajlar artmaktadır” dedi. Davutoğlu ‘iyimser ve ümitli’ olduğunu söylüyor.

Erdoğan yine de bir son dakika golü yemek istemiyor. Belki bu amaçla Davutoğlu’nun Clinton’dan duyduğunu, kendisi Obama’dan duymak istiyor.

Gerek Dışişleri, gerekse Erdoğan’ın dış politika ekibi ABD tarafının 24 Nisan’ın soykırım günü ilan edilmesinin Türkiye tarafından nasıl karşılanacağı mesajını aldığı, işin daha fazla uzatılmasının Türkiye’nin aleyhine olacağı görüşünde.

Erdoğan gittiği takdirde, nükleer zirveye ev sahipliği yapacak olan ABD Başkanı Barack Obama ile zirve çerçevesinde görüşecek. Erdoğan bu görüşmenin ayaküstü görüntüde olmamasını, gerek Ermeni meselesi, gerekse İran dâhil diğer önemli konularda derdini anlatmaya yetecek süre ve koşullarda olmasını tercih eder.

Son iki gündür ABD’nin Ankara Büyükelçiliği ile Dışişleri arasında diplomatik temaslarda artış gözleniyor. Yine de bir Erdoğan’ın Obama ile görüşmesinin koşulları ve süresi konusunda açıklama yok. ABD yetkilileri başından itibaren ‘Önce geleceği belli olsun, görüştürmek kolay’ tutumundan geri adım atmadı.

Erdoğan ABD’ye gitme kararı, belki Ankara-Vaşington hattındaki gerilimin bir nebze düşmesini sağlayacak. Ancak sorunu ortadan kaldırmayacak; Erdoğan’ın Vaşington’a gidip dönse de Temsilciler Meclisi oylamasının yapılıp yapılmayacağı kesinleşene dek yüreği ağzında olacak. Erdoğan ayrıca Ermenistan ile protokoller baskısının artarak devam edeceğinin de farkında: Örneğin Ankara, Erivan’ın son haftalarda artan halkla ilişkiler faaliyetinin resmi bağlantılı Amerikan desteğiyle yürütüldüğüne inanıyor.

Gelinen aşama biraz da o ağa ile köylünün ‘Biz bu pastayı neden yedik?’ fıkrasını hatırlatmıyor mu? Dışişleri ve Başbakanlık bu görüşte değil; bardağın dolu tarafını gösteriyor ve “Bu hamleleri yapmasaydık, derdimizi bu kadar net anlatamazdık” diyorlar. Bardağın yarısı mı, çeyreği mi dolu? O ayrı bir konu.

Murat Yetkin / Radikal

Bu haber 634 defa okundu.