Alperenler AKPye ilaç gibi geldi
0 0 0000 00:00 tsi
AB sürecindeki yavaşlama, ekonomideki dalgalanma ya da seçmene verilen sözlerin tutulmaması gibi sebeplerle AKP'den kopan oylar Danıştay saldırısı ve Alperen çetesi ile geri geliyor. iyibilgi yorum
AB süreci, enflasyonda yakalanan tarihi başarı, ekonomide gözle görülür rahatlama ve siyasette uzun zamandır rastlanmayan kalite
AK Parti iktidarının ilk üç yılını özetleyebilecek bu veriler, son 3 aydır gittikçe yerini kargaşa ve istikrarsızlığa bırakıyor. Bu bozulma ya da durgunlaşma süreci Deniz Baykalın Cumhurbaşkanlığı seçimleri tartışmalarını açmasıyla başladı. Baykal Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerinden rejim savunuculuğuna soyundu ve hükümeti olabilirse erken seçim, olmazsa herkesin üzerinde anlaşabileceği bir Cumhurbaşkanı adayını ileri sürmesi için zorlamaya başladı.
Baykal AB sürecindeki zayıflamayı ve hükümet üzerinde alttan alta kurulmaya başlanan baskının farkındaydı. Hesabı bir erken seçimde, tek başına iktidar olan AKPyi yapılacak bir seçimle koalisyon hükümetine zorlamaktı.
Baykal bir noktada haklıydı. AKPnin taban oyları erimeye başlamış, konjonktürel olarak yükselen milliyetçilik ile Erdoğana alternatifler ortaya çıkmaya başlamıştı. Bir yandan AKP kendi tabanının isteklerini yerine getirememe sıkıntısı yaşarken, diğer yandan AB süreci ile milli değerler arasında sıkışıklık yamaya başladı. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, yaptığı reklâm filminden de belli olacağı gibi, tam da toplumun bu ihtiyacına hitap ediyordu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de yaptığı seyrek çıkışlar ile seçim zamanında AKPyi meydanlarda zorlayacağının mesajını verdi.
Artan terör faaliyetleri, Şemdinli olayları, Van Savcısının görevden uzaklaştırılması, Cumhuriyet Gazetesinin tehlikenin farkında mısınız uyarısı, Baykalın Cumhurbaşkanlığı tartışması
Bütün bu gelişmeler yukarıdaki siyasi değişimler ile paralel gelişti.
Cumhuriyet Gazetesinin bombalanması ve Danıştay saldırısı belki de AKP hükümetine vurulabilecek büyük, belki de son, darbe için muhalefete (CHP) çok önemli fırsatlar sunmuştu. Muhalefet (CHP ve biraz İşçi Partisi) bu fırsatı, Danıştay saldırısı ertesi günü, Kocatepe Camiindeki cenaze töreninde değerlendirmeye çalıştı. Kocatepede olanlar dikkatlice incelenmeli. Eğer Danıştay saldırısında ibre aniden ulusalcılara doğru dönmeseydi, hükümet ondan sonraki günlerde sık sık benzer tepki ve aşırılıklarla karşılaşacaktı. Bu ise açıkçası hükümetin sonu demekti.
Fakat olmadı. Danıştay saldırısı istenileni vermedi. Çünkü ibre ulusalcılara döndü. Üstüne üstlük Alperen çetesinin çökertilmesi ve Başbakana suikast girişimi iddiası ve çetenin içinden muvazzaf askerlerin çıkması, hükümetin yıpranan konumunu güçlendirdi. Dahası, muhalefetin gösterdiği aşırı tepki ve saldırının derhal bir laik-gerici çatışmasına yönlendirilmek istenmesi, hükümetten kopan ya da soğuyan kesimleri tekrar hükümete zamkladı. Başbakan rahatladı.
Baykal da yaptığı büyük hatanın hemen farkına vardı. Solda başlatılan birlik arayışlarına paralel bir zamanlama ile de olsa, Baykal, sağa açılım fikrini ortaya attı ve başörtülü gençlerle fotoğraf çektirmeye başladı. Baykal seçim öncesindeki Mevlevi söylemini tekrar yürürlüğe soktu.
Fakat görülen o ki Baykal hatasının farkına varsa da toplumda ciddi bir endişe kaynağı oldu. Yıpranan AKP iktidarının da güçlenmesine sebep oldu.
iyibilgi haber merkezi
Bu haber 384 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle