En Sıcak Konular

Erdoğan veryansın etti

20 Mart 2010 17:48 tsi
Erdoğan veryansın etti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bu ülkenin Başbakanı'nın Davos'ta ortaya koyduğu insani tavrı insafsızca eleştirenler, ABD Temsilciler Meclisinde ortaya çıkan sonucu Davos'un tabii bir sonucu gibi göstermekten, bundan dolayı da tarifsiz bir mutlu

Başbakan Erdoğan, “demokratik açılım” çalışmaları kapsamında radyocularla bir araya geldiği Ak Parti İstanbul İl Başkanlığında yaptığı konuşmada, hem ulusal bazda hem de yerel bazda radyoların artık günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini söyledi.

Televizyon ve internetle birlikte tahtının sarsılacağını zanneden radyoların tam tersine çok daha güçlü, çok daha tercih edilir, adeta etkin bir medyaya dönüştüklerini ifade eden Erdoğan, bu başarılarından ötürü radyocuları tebrik ettiğini belirtti.

Radyoculuğun neredeyse Cumhuriyet ile yaşıt olduğunu, Türkiye'deki ilk radyo yayınının dünyadaki örneklerinden sadece birkaç yıl sonra 1920 yılında gerçekleştirildiğini dile getiren Erdoğan, radyoların gazetelerle birlikte Cumhuriyet'in kazanımlarından olduğunu, Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma gayretlerinde, özellikle de demokrasi mücadelesinde çok önemli bir görevi yerine getirdiklerini söyledi.

Çocukluk yılları 1980 ve 1980'li yıllardan önceki yıllara denk gelenlerin her birinin aklında mutlaka radyodan duyduğu bir cıngıl, bir bilgi, bir haber kaldığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
“Özellikle, kitap edinme, okula gitme imkanı bulamayan, okuma yazma bilmeyen eski kuşaklar, radyoda yer alan 'arkası yarın' kuşaklarıyla Türk ve batı dünyasının klasik eserlerini adeta ezberlemişlerdir. Aynı şekilde tiyatroya gitme imkanını bulamayan nesiller, tiyatro zevkini radyo tiyatrolarıyla tatmışlar, birçok tiyatro eserini bu şekilde adeta hatmetmişlerdir. Sanatçılarımız, siyasetçilerimiz kendilerini radyolar vasıtasıyla geniş kitlelere tanıtma, anlatma imkanına erişmişlerdir. Milletlimiz uzun yıllar boyunca ülkedeki ve dünyadaki bütün gelişmeleri, hatta 1952'deki Kore Savaşı'ndan, 1974'deki Kıbrıs Harekatı'na, olimpiyatlar gibi tarihi spor organizasyonlarından iç gelişmelere kadar pek çok hususu, hep radyolardan, o zamanki adıyla ajanslardan takip etti.”

“Televizyon, radyoları bitirecek” derken, 1992 yılında ilk özel radyoların devreye girmesiyle, radyoculuğun farklı bir boyut kazandığını, adeta vazgeçilmezliğini gösterdiğini ifade eden Erdoğan, şunları dile getirdi:
“Medya, demokrasilerin vazgeçilmez bir unsuru, hatta olmazsa olmaz bir ayağıdır. Bunu bir klişe olarak değil, buna samimiyetle inandığım için söylüyorum. Ak Parti olarak kurulduğumuz andan itibaren, kitle iletişim araçlarını kullanmak, bu noktada en son teknolojiyle en yeni gelişmelerde istifade etme yaklaşımı içinde olduk. Son derece canlı ve güncel bir web sitemiz bulunuyor. Bunun yanında, Medya ve Tanıtım Başkanlığımız uluslararası, ulusal ve yerel basınla diyalog halinde çalışmalarını yürütüyor. Zaman zaman medya ile aramızda sert tartışmaların yaşanmasını, esasen ben demokrasinin doğal bir tezahürü olarak görüyorum. Her zaman söylüyorum, medyanın beni nasıl eleştirme hakkı varsa, bir Başbakan, bir genel başkan, her şeyden öte bir vatandaş olarak aynı şekilde benim de medyayı eleştirme hakkım vardır. Medya nasıl demokrasi içinde görevini yapmaya çalışıyorsa, ben de zaman zaman medya karşısında demokrasinin bana verdiği eleştiri hakkımı kullanıyorum. Eleştirinin dozu kaçtığı, hakaret noktasına vardığında ise yine demokrasinin ve hukuk devletinin bir gereği olarak meseleyi yargıya intikal ettiriyorum.”

“Türkiye'de medya, eleştiri hakkı olduğu kadar eleştirilme hakkı olduğunu da görmek, anlamak ve buna göre bir demokratik duruş içinde olmak zorundadır” diye konuşan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Geçtiğimiz hafta Londra'da, Türkiye'de kaçak olarak çalışan Ermenilere ilişkin bir ifadem oldu. Öncelikle şunu belirteyim. Bugün başta ABD ve Avrupa Birliği olmak üzere hemen her ülkenin kaçak işçi sorunu vardır. ABD'de sınırda kaçak göçmen yakalama timleri vardır. Son derece trajik bir yolculuk yaptıktan sonra sınırı geçenler yakalandığında, hiç müsamaha gösterilmeden sınır dışı ediliyor. Meksikalı kaçak işçiler, Meksika'ya geri yollandığında burada ne Amerikan basınında ne de uluslararası basında 'Meksikalılar sınır dışı edildi' veya 'Meksikalılar tehcire tabi tutuldu' diye yer almaz.”

Londra'daki ifadelerinden “kaçak” kelimesinin çıkarıldığını ve şu anda uluslararası basında ifadelerinin “Ermenileri sınır dışı ederiz” şeklinde son derece çirkin bir şekilde kullanıldığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Ermeni vatandaşlarımla ilgili 7.5 yıldır iktidarımız döneminde her zaman iyi niyetle, münasebetlerimizi en güzel şekilde, hiçbir iktidarda olmayan bir yaklaşımla sergiledik, devam ettirdik, devam ettiriyoruz. Bunu gerçekleştiren, böyle bir yaklaşım içinde olan iktidarın bu türlü bir yaklaşımı sergilemesi mümkün mü? Üzülerek ifade etmeliyim ki, böyle milli bir meselede, ulusal basınımızdan destek beklerken, aynı tavrın burada da gösterildiğine, olumsuz bir yaklaşımın sergilendiğine şahit oluyoruz. Benim partimin ya da Hükümetimin azınlıklar konusunda tavrı son derece nettir. 7.5 yıllık iktidarımız süresince neler yaptığımız da aynı şekilde ortadadır. Hele hele milli birlik ve kardeşlik süreci gibi ülkemiz için bir milat niteliği taşıyan projeyi başlatan bir hükümetin zorunlu göçe sevk etmeyi, sınır dışı etmeyi, tehdidi aklından dahi geçirmesi söz konusu olamaz ki 6-7 Eylül olaylarının bir yanlış olduğunu, bir hata olduğunu dile getiren ilk Başbakan olduğumu da burada ifade etmek istiyorum. Bu ve benzeri gerçeklere rağmen sırf Hükümeti yıpratmak, partimi yıpratmak adına bu çarpıtmaya can simidi gibi sarılıyor olmalarını açıkçası manidar bulmuyorum.”

Geçen yıl Gazze saldırıları karşısındaki tavrının da aynı şekilde son derece haksız ve insafsız bir şekilde eleştirildiğini belirten Erdoğan, şöyle dedi:
“Bu ülkenin Başbakanı'nın Davos'ta ortaya koyduğu insani tavrı insafsızca eleştirenler, ABD Temsilciler Meclisinde ortaya çıkan sonucu Davos'un tabii bir sonucu gibi göstermekten, bundan dolayı da tarifsiz bir mutluluk duyduklarını gizlemeden dile getirmekten kaçınmadılar. En azından milli meselelerde, topyekun, milli bir duruşun sergilenmesi gerektiğini, demokrasinin tüm unsurlarının da buna katılması gerektiğini düşünüyorum. Zira söz konusu olan, bir partinin, bir şahsın değil, bir ülkenin çıkarlarıdır. Bir ülkenin menfaatleridir.”

a.a.



Bu haber 525 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,420 µs