'çok önemliydi?' | " /> 'çok önemliydi?' | "/>

En Sıcak Konular

O gün neden 'çok önemliydi?'

13 Mart 2010 13:49 tsi
O gün neden 'çok önemliydi?' Emre Uslu: "Biraz Ankara’yı biliyorsam Cemil Çiçek’in sahneye çıkıp konuşmaya başladığı dönemlerden huylanırım."

Biraz Ankara’yı biliyorsam Cemil Çiçek’in sahneye çıkıp konuşmaya başladığı dönemlerden huylanırım. Görebildiğim kadarıyla bu zamanlarda Çiçek ya kriz sonrasında birilerine mesaj veriyordur, ya da bir kriz arifesinde konuşuyordur. Çiçek’in Başbakanlık sözcüsü olarak yaptığı açıklamalardan söz etmiyorum. Konuşma dediğim şey Çiçek’in ya yazılmak üzere ya da yazılmamak kaydıyla gazetecileri çağırıp konuşmasından söz ediyorum. Geçen günler de böyle günlerdi. Çiçek önceBugün gazetesine konuştu. Bu açıklamaların özü iki tartışmalı konuyla ilgili. Birincisi, Balyoz tutuklamalarının ardından Genelkurmay’da yaptığı görüşmelerle ilgili değerlendirmeler yapıyor Çiçek. İkinci konu ise referandumlar konusu. Çiçek konuşuyor ama biz halen kendisinin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile mi yoksa İkinci Başkan ile mi görüştüğünü bile bilmiyoruz. Anlaşılan, Genelkurmay İkinci Başkanı ile görüşebildiği ve Genelkurmay Başkanı ile görüşmediği şeklinde. Eğer Genelkurmay Başkanı ile görüşseydi bunu açık açık ifade ederdi kanısındayım. Bu durumda Başbakan’a vekâlet eden birinin Genelkurmay’a gidip 2. Başkan ile görüşmesi tuhaf bir durum oluşturuyor.

Çiçek, açıklamalarında generallerin hep birlikte istifa edeceği iddialarına “Yazılanların hiçbiri vakıa olarak doğru değildir. İstifalardan tutun da, ‘şu şunu, bu bunu dedi’ye kadar, bunların çoğu önyargılı kişilerin temennileriydi” diyor. Ancak “Bu görüşmede size hangi talepler iletildi” sorusuna şu yanıtı veriyor: “Yazılıp çizilen tarzda herhangi bir talep söz konusu değil. Ama, ortada önemli bir durum vardı, elbette bunları konuştuk.” O gün için de şu değerlendirmede bulunuyor: “Benim siyasi hayatımda karşılaştığım, yaşadığım çok önemli birkaç günden birisidir o gün. Bunu ben bilirim. Bugün çok farklı bir noktadayız. Diyalog, konuşmak her zaman sorunların çözümünde en geçerli yoldur. Bunların bugün anlaşılması, bugün her şeyin konuşulması mümkün olmaz, ama zaman ortaya çıkarır.”

30 yıllık siyasi yaşamınızın içindeki önemli birkaç günden biri ise o gün, ne yaşamış olabilirsiniz? Bu durumda akıl yürütmesiyle şunu söyleyebiliriz sanırım: İstifa edeceğiz demedilerse generaller (Çiçek söylüyor) o zaman istifa edeceksiniz demiş olmalılar ki bu kadar önemli bir güne dönsün o gün. Şimdi Dolmabahçe görüşmesine bir de Genelkurmay görüşmesi eklendi. Sanırım bu demokrasi için çok daha vehim bir görüşme olmalı. Gazeteciler bunu da merak etmeli.

Çiçek’in söyleşide altını çizdiği diğer iki konu da, referandum konusu ile Ferhat Sarıkaya’nın ihracına ilişkin değerlendirmeleri. Ben Çiçek’in her iki konuda da doğruları söylemediğini düşünüyorum. Zira kendisi ile birebir görüşen kişilere, referanduma gidilmesinin iyi olmayacağını anlattığını biliyorum. Muhtemelen bu nedenledir ki Deniz Baykal da Başbakan’a Cemil Çiçek ile görüş diyor.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Referandumu Cemil Bey’e sorun, anlatsın” diyor. “Siz referanduma karşı mısınız” sorusuna bu kez şu cevabı veriyor: “Hayır, referanduma karşı olunamaz, bu kendimizi inkâr anlamına gelir. Referandumun özü, gündemdeki konulara vatandaş ne diyor diye görüşünü, kanaatini almaktır. ...Vatandaş bizden daha ileriyi görüyor, daha sağduyulu düşünüyor, daha isabetli karar veriyor. Siyasetçiler olarak bizim kafamız karışık, vatandaşın kafası nettir.” Baykal’ın neyi kastetmiş olabileceği sorusuna da, müthiş bir kıvraklıkla, sanki Baykal AKP’yi düşünüyor da o nedenle referandumu istemiyor anlamına gelebilecek şeyler söylüyor.

Ferhat Sarıkaya’nın ihracı konusunda Çiçek “Genelkurmay Başkanlığı’nın çok uzun, çok ince aralıklarla yazılmış dört sayfalık bir şikâyet dilekçesi var. Mekanizmayı başlatan Genelkurmay Başkanlığı’nın şikâyet dilekçesidir. Bizim kendiliğimizden başlattığımız bir işlem yok. Bir makamdan, bir talep geliyorsa, bunu inceletmek zorundasınız. Ben o ihracın haklı olmadığını düşünüyorum” diyor. Ama Ankara’da konuşulanlar hiç de bu şekilde değil. Aksine HSYK’nın kınama cezası vermeyi önerdiği, ancak gelen mektup ve dönemin Genelkurmay Başkanı’nın gelip bağıra çağıra konuşmasının ardından Çiçek veya müsteşarının, Sarıkaya’nın ihracını bizzat istediği iddia ediliyor.

Çiçek, Hilmi Özkök’ten geldiğini söylediği dört sayfalık mektubun içeriğini de açıklamalı. Sarıkaya konusunda, kabahati HSYK veya askerin üzerine yıkıp, sütten çıkmış ak kaşık gibi ortalıkta dolaşma devri kapanmalı. Kimin hatası varsa ondan hesap sorulmalı, Buna Hilmi Özkök de, HSYK da, Cemil Çiçek de dahildir.

Emre Uslu / Taraf



Bu haber 1,054 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,741 µs