En Sıcak Konular

Yen depremi 2006 dalgasını bile aratabilir

0 0 0000 00:00 tsi
Yen depremi 2006 dalgasını bile aratabilir 2007'nin ilk iki ayında piyasalarda yurtdışı kaynaklı yaşanan bahar havası yerini fırtınaya bırakırken, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'ndaki kayıp da geçen yıl mayıs-haziran döneminde yaşanan dalgalanmaya benziyor.

Piyasalarda geçen hafta başlayan dalgalanma haftanın ilk gününde derinleşti. Borsa 820 puan değer kaybederken, dolar 1.46 YTL'ye, faiz ise yüzde 20,29 bileşiklere yükseldi.

Geçen hafta Çin'den başlayan ve domino etkisiyle bütün dünyaya yayılan satış dalgasından en ağır darbelerden birini alan İMKB bu haftanın ilk işlem gününü de 820 puanlık kayıpla 39.729 seviyesinden tamamladı. Toplam işlem hacminin 1.2 milyar YTL olduğu piyasada hisse senetleri yüzde 2,02 oranında değer kaybetti. İMKB'nin dalgalanmanın başladığı 26 Şubat'tan bu yana ki kaybı ise yüzde 9,1'e çıktı. İMKB geçen yıl 11 Mayıs'ta başlayan dalgalanmanın ilk haftasında yüzde 9,3 oranında değer kaybetmişti. 2006 Mayıs ayında başlayan global dalgalanma ile karşılaştırıldığında bu yıl erken gelen çalkantının bir süre daha devam edebileceği belirtiliyor.

Global satış eğilimi ve yen pozisyonlarının kapatılmasıyla devam eden endişeler döviz piyasasında da dalgalanmanın sürmesine neden oldu. Bankalararası piyasada 1.4660 YTL ile 29 Kasım'dan bu yana ki en yüksek seviyesini ve yılın zirvesini gören dolar kotasyonları, müşteri bazlı satışlarla 1.45 YTL'nin altına geriledi. Dolarda 26 Şubat'tan bu yana ki yükseliş ise yüzde 4,6 oldu. Dolarda 1.47 YTL -1.48 YTL bandındaki direncin kırılması durumunda yükselişin hızlanabileceği, bunun da borsadaki kayıpları artırabileceği belirtiliyor. Bono piyasasında ise geçen hafta yüzde 20'nin üzerine yükselen 22 Kasım 2008 vadeli gösterge kağıt yüzde 20,29'dan işlem gördü.

Gözler ABD verilerinde
Geçen hafta Japonya Maliye Bakan Yardımcısı Hiroshi Watanabe carry-trade'in yani ucuz yen cinsinden borçlanıp diğer ülkelere yatırım yapma eğiliminin sonsuza kadar sürmeyeceğini söylemesiyle başlayan dalgalanma dünya genelinde panik satışlara dönüştü. Cari açık, enflasyon ve seçim risklerinin yanı sıra içeride Genelkurmay ile hükümet arasındaki gerginlik tırmanması Türkiye'deki satış baskısının artmasında etkili olurken, uzmanlar yaşananların geçen yıl mayıs-haziran aylarında olduğu gibi bir trend değişikliği olup olmadığını tartışıyor. Hali hazırda bir trend değişikliğinden söz edilemeyeceğini belirten uzmanlar, bu hafta içinde açıklanacak olan ABD istihdam verisinin yanı sıra Avrupa Merkez Bankası'nın faiz kararının etkili olacağını ifade ediyor.

Trend henüz değişmedi
Çin'den başlayan ve bütün dünyaya yayılan satış dalgasının, bir süre daha devam etmesi bekleniyor. Piyasa uzmanları, küresel likidite bolluğunun yarattığı yükseliş döneminin sona erdiğini ilan etmek için henüz erken olduğu yönünde birleşiyor. Ancak piyasa dinamiklerinin değiştiği de herkes tarafından kabul ediliyor. Gelişmekte olan piyasalarda her yılın bahar döneminde yaşanan geleneksel çalkantılar arasında geçen yılın mayıs-haziran dönemindeki dalgalanmalar son yılların en kötü dönemi olarak gösteriliyor. Bu yıl biraz daha erken gelen satışların ise geçen yılki dönemden de kötü olabileceği ifade ediliyor.

Bu görüşü savunanlar, geçen yıllara göre satış dalgasını tetikleyen unsurlarda önemli değişimlerin bulunduğuna dikkat çekiyor. Öncelikle, son yıllarda küresel likiditenin bollaşmasını sağlayan düşük faiz dönemi, ABD, euro bölgesi ve Japonya'daki kademeli ve yavaş artırımlarına fazla zarar vermeden sona erdi. Bu dönemde, küresel piyasaların dikkati başta G3 olmak üzere merkez bankalarının para politikaları ve bunun belirleyicisi olarak enflasyon ve büyüme gibi makroekonomik göstergelere yoğunlaşmışken, bu yıl odak noktasını döviz piyasası oluşturuyor. Özellikle Japon yeninin seyri, artık birincil etken haline gelmiş durumda. Zira, faiz oranının sıfır düzeyinin biraz üzerinde seyrettiği Japonya'dan düşük yen kuruyla borçlanan yatırımcıların, yüksek getirili piyasalara yatırım yapmaları anlamına gelen "carry trade" geçmişe oranla çok daha önemli bir unsur oldu. Geçen hafta başlayan riskten kaçınma hareketinde de carry trade döneminin sonuna gelinmiş olabileceği kaygıları etkili oldu. Son bir hafta içinde euro/yen paritesinde volatilite oranı yüzde 40 artarken, mayıs-haziran döneminde bu, yüzde 10'un altındaydı. Ayrıca, yenin dolar karşısında yüzde 3'ün üzerinde yükselmesi, piyasalar üzerinde önemli bir baskı unsuru.

Çin borsası da artık önemli

Mayıs-Haziran 2006'daki satışları, ABD Merkez Bankası'nın gösterge faiz oranının artırması ve enflasyon baskıların devam etmesi nedeniyle artırımların sürebileceğinin sinyallerini vermesi tetiklemişti. Ancak, haziran ayı sonunda ABD'nin 2 yıl sonra ilk kez faiz oranını değiştirmemesi ve gelen ekonomik verilerin de "yumuşak iniş" senaryosunu desteklemesi, bu kaygı unsurunun da hafiflemesine neden oldu. Artık ABD'de bundan sonra para politikasında yapılabilecek bir değişimin indirimin yönünde olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Öte yandan resesyon tartışmaları zaman zaman alevlenerek de olsa devam ediyor. Bu nedenle de ABD'den bundan sonra gelecek olan veriler, geçen hafta başlayan hareketin nereye gideceği açısından belirleyici olacak.

Geçen yılki harekete göre farklılık gösteren bir diğer önemli unsur da Çin faktörü. Bugüne kadar yuan kuruyla ilgili aldığı kararlarla ya da yaptığı açıklamalarla döviz piyasasını hareketlendirmesine alışılan Çin, ilk kez hisse tarafında bir hareket başlattı. Çin borsasının son 1 yıl içerisinde yüzde 130 civarında yükselmiş olması, bir süredir burada sert bir düzeltme yaşanacağı beklentisi doğurmuştu. Ancak, buradan başlayacak bir düzeltmenin bu kadar geniş boyutlu bir etki yaratması çok da beklenti dahilinde değil. Bu durum, yabancı yatırımcının girişinin kısıtlı olmasına karşın yaklaşık 1.4 trilyon dolarlık borsasıyla Çin'in de artık belirleyici bir unsur olarak ortaya çıktığına işaret ediyor.

Geçmiş dönemlerde olduğu gibi temelinde riskten kaçınma hareketi olarak başlayan bu yılki çalkantı, farklı dinamikleri de beraberinde getiriyor. Bu nedenle de geçen yıllarda olduğu gibi ABD ekonomisinin seyrinin yanı sıra artık, başta yen olmak üzere döviz piyasasındaki hareketler de önemli unsurlar olarak ortaya çıkıyor. Birden fazla unsurun etkili olması da çalkantının bir süre daha devam edeceğini ve gelişen piyasaların genelini vuran bu hareketin, Türkiye gibi yüksek riskli ülkeler açısından daha da önemli hale geldiğini gösteriyor.

Referans



Bu haber 341 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,743 µs