Erdoğan'dan 'normalleşme' talimatı

26 Şubat 2010 10:02 tsi
Kulislerdeki söylentiye göre...

...

22 Şubat Pazartesi günü, tam Başbakan Erdoğan’ın İspanya’ya gitmesinin sabahında, İstanbul Başsavcılığı talimatıyla iddia edilen ‘Balyoz planı’ soruşturması çerçevesinde o güne dek görülmemiş düzey ve sayıda muvazzaf ve emekli subay gözaltına alınmaya başlamıştı.

Yine aynı gün Balyoz planını da yazan Taraf gazetesi, Erdek’teki deniz üssünün giriş parolasının Başbakana hakaret içeren şekilde belirlendiğini yazmıştı.

Zorlayıcı nedenler
Önce bu konuda soruşturma açıldığını duyuran Orgeneral Başbuğ, ardından en üst düzeydeki 15 general ve amirali Ankara’ya olağanüstü bir durum değerlendirmesine çağırmıştı.

Başbakan, İspanya’da bir yandan operasyon haberlerini, diğer yandan kendisine yapılan hakaretin sonucunu merak ediyor, vekil bıraktığı Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’i sıkıştırıyordu.

Çiçek ‘parola’ krizini sormak için Genelkurmay’a gidince Genelkurmay’ın özellikle de iki emekli kuvvet komutanı, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına ile iki emekli orgeneral, Ergin Saygun ve Çetin Doğan’ın neden ifadeye çağırılmadan polis zoruyla evlerinden alınıp nezarete atıldıkları şikâyetiyle karşılaştı.

Yükselen gerilim, AK Parti kulislerinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yeni kapatma davası için soruşturma başlattığı ve Genelkurmay heyetinin istifa edeceği söylentilerinin yayılmasıyla birleşti ve bir anda dış yatırımcılar dahil Türkiye’nin siyasi ve ekonomik görünümünü etkiler hal aldı.

Ve sonrası
Gül, işte bu koşullarda yargı boyutu olduğu için zaten hemen çözülmesi mümkün olmayan- krizin derinleşmemesi, kontrol altına alınması için dünkü haftalık görüşmelerini Erdoğan ve Başbuğ ile ayrı ayrı değil, birlikte yapmayı kararlaştırdı.

Az önce saydığımız bütün konular üç saatlik toplantıda konuşuldu. Ek olarak, Erdoğan’ın -özellikle hükümete karşı tertibe karıştığı şüphesi taşıyan- ordu mensupları dahil herkesin yargılanabilirliği konusunu, Başbuğ’un Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı psikolojik savaş yürütüldüğü görüşünü açmış olması zaten beklenebilir.

Sonuçta yapılan basın açıklamasında;

1- Anayasal vurgu (yani asker ters bir şey yapmayacak, yargı süreçleri beklenecek);

2- Halkın bu yönde temin edilmesi;

3-  Kurumların
birbirini yıpratmamaya özen göstermesi ve açıkça yazılmasa da

4- Medya üzerinden konuşmama üzerine görüş birliği dile getirilmiş durumda.

Zirve, kimilerince tıpkı orgeneral ve amiraller toplantısı gibi, yargı sürecine psikolojik baskı gibi algılansa da, siyasi ortamdaki gerilimin tehlikeli sınırlardan düşmesine yardımcı oldu. Kriz yerinde dursa da, Gül’ün hamlesiyle derinleşmesi önlendi.

Zirve ile birkaç saat sonra İstanbul’da savcı tarafından sorgulanan Örnek, Fırtına ve şartlı olarak- Saygun’un serbest bırakılması arasında doğrudan bir bağ kurmanın şu anda imkânı yok. Yine de Gül-Erdoğan- Başbuğ görüşmesi sonrasında ortaya çıkan atmosferin önemli bir gelişmesi oldu bu.
Yarın gözler İstanbul’da olduğu kadar, Erzurum ve Erzincan’da da olacak; Şanal’ın yerine özel yetki alan savcıların Orgeneral Berk konusunda alacakları karar merakla izlenecek.

Gül’ün üçlü toplantısının Türkiye’de siyaset-asker ilişkilerinin ileri demokratik standartlara doğru normalleşmesine katkısı, biraz da yargı-siyaset ilişkilerinin normalleşmesine paralel ilerleyecek.
Nitekim dün akşam kulislerde Erdoğan’ın Çiçek ve Adalet Bakanı Sadullah Erin’e ‘yargıya müdahale olmadan’ normalleşme için yapılabileceklerin yapılması talimatı verdiği bilgisi yayıldı. Dolayısıyla dünkü toplantı, ileride daha çok konuşulmaya aday.

Murat Yetkin / Radikal'deki köşesinden ilgili kısım

Bu haber 1,491 defa okundu.