Devrim Muhafızları mı? Cumhuriyet Muhafızları ne oldu?

17 Şubat 2010 09:43 tsi
'Altın Tümen'i unuttunuz değil mi? iyibilgi Ankara

ABD, Dışişleri Bakanı Clinton’un Ortadoğu ziyareti sırasında (Dubai), laf aralarından sık yinelediği “İran Devrim Muhafızları” üzerine tam bir saldırı başlattı.

Bütünsel saldırının hülasa cümlesi ise şu: “İran askeri diktaya gidiyor.” Batı ile Tahran arasındaki sonsuz aşkın niteliğine bakıldığında, bu suçlama-doğru veya yanlış-küçük görülebilir, etkisi tartışılabilir.

Ama bunun ABD taktik saldırısının ritüeli olduğu anımsandığında, “bir tür başlangıç” olarak da görmek mümkün, yine küresel bir kandırmacanın başladığı hissine kapılmak da.

Rejimin muhafızları?..

Devrim muhafızları askeri açıdan İran’ın ana temelini oluşturuyor ve kimilerine göre nükleer hırsın arkasında da onlar var. Ama muhafızlar aynı zamanda ideolojinin de savunucusu.

---

 

---

 

Belki bu yüzden, ABD bu muhafızların “uluslararası yaptırımlara uğraması” gerektiğini de söyledi. Tabii garip bir cümle bu.

İslam Devrimi’ye birlikte direkt dinî lidere bağlı örgüt olarak inşa edilen Muhafızlar, aslında bir tür ulusal güvenlik koruyucusu. İç-dış fark etmiyor.
Bu nedenle askeri yapıları da “esnek”.

Muhafızlar’a ilişkin önemli dönüşümün Ahmedinejad ile başladığı söylenmeli. Muhafızlar içindeki “Besiç”örgütlenmesi ülkeye yayıldı ve 10 binin üzerinde merkezde  sayıları milyonlara yaklaşan gönüllüleri eğitmeye başladı.

Ordu nitelikleri var, iç düzensizliklere müdahiller ve tüm muhalefeti de takip ediyorlar. Batı’nın itirazı böyle besleniyor zaten.

Basitçe durum şu: İran’in 350 bin kişilik ordusu var. Artı muhafızlar artı Besiç güçleri. Muhafızlar’ın “ayrıca” kara, hava, deniz ve “füze kuvvetleri” var. (100 binden fazla.)

Peki böylesi bir gücün ipi kimin elinde. Dini lidere bağlılar ama herkes biliyor ki, 2005’ten bu yana Ahmedinejad bu gücün üzerinde etkin. Öyle ki ilk kabinesinin yüzde 60’ı bunlardan oluşuyordu.

Bu da belki normal sayılmalı. Çünkü Ahmedinejad’ın kendisi zaten bir devrim muhafızıydı.

İşin ekonomik boyutu da var ve önemli. Muhafızlar’ın ülke ekonomisinin kritik sektörlerinde hallice denetim sahibi olduğu da eskiden bu yana söyleniyor. İthalat-ihracat, petrol, doğal gaz, ulaştırma, inşaat gibi temel sektörlerde ağırlıkları biliriyor.

Şimdi tartışılan şu; Muhafızlar’ın politik etkisi liderini aşmış olabilir mi? Dini liderinde onlara muhtaç olması ayrı bir dengesizlik yaratıyor mu?

Biz kendi notumuzu düşüp asıl konuya: “Devrim Muhafızları homojen bir yapıya sahip değil!” Sanırız en özet çözümleme bu olmalı.

Kim Bekçileri sevmez?

Batı İran’a karşı ise; içindeki bir kuruma ayrıca düşman olmaktan amaç nedir?

Son Irak savaşının öncesinde, sırasında ve sonrasında herkes Saddam Hüseyin’in özel birlikleri “Cumhuriyet Muhafızları”ndan bahsediyordu.

İyi eğitim ve donanımlı, ordudan farklı daha sert bu savaşçılardan bizzat ABD başta olmak üzere herkes direniş bekliyordu. Ama esameleri bile okundamı.

Denilir ki, bir kısmı savaşmadı. Bir kısmı ise, düzenlenen yaklaşık 800 hava saldırısının üçte ikisi Cumhuriyet Muhafızları'nı hedef aldı. Onların görevi de Saddam Hüseyin'i ve Baas Partisi’ni korumaktı.

Şimdi unutuldu ama o günlerde haklarında sayfalar dolusu yazılan Cumhuriyet Muhafızları, onun içindeki “Altın Tümen” çoktan tarih oldu.

Belli ki sırada Devrim Muhafızları ile onun içindeki Besiçler var.

www.iyibilgi.com

Bu haber 5,273 defa okundu.