bu görüşmede.. | " /> bu görüşmede.. | "/>
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun amacı, öncelikle tırmanmakta olan tansiyonu düşürmek.
Güven meselesi
İşte böyle bir ortamda Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun bugün Tahra’da yapacağı görüşmeler, zayıf da olsa, bir umut yaratıyor.
Misyonun zor tarafı tansiyonu düşürmek ama, bunun sağlanması ancak tarafların son ilan ettikleri pozisyonlarından vazgeçmeleri ve daha önce Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun sağladığı mutabakat çerçevesinde yeniden uzlaşmalarıyla mümkün.
Türk diplomasisi bunu ne kadar sağlayabilir?
Bu aslında Türkiye’yi bir “aracı” pozisyonuna getiriyor. Ankara bir süredir bunu yapmaya çalışıyor. Ancak bu kez, bir Türk yetkilisinin bize dediğine göre, Türkiye’nin de Tahran’a ileteceği bazı öneriler var. Bunların ne olduğu doğal olarak bu aşamada gizli tutuluyor. Fakat Davutoğlu’nun bu kez çantasındaki dosya, uzlaştırıcı bazı somut fikirler içeriyor.
İran nükleer krizinin, içinden çıkılması zor detayları var. Yoğun müzakerelerden sonra sağlanan mutabakat sonradan bu detaylar ve özellikle taraflar arasında hâkim olan güvensizlik nedeniyle, uygulamaya kanamıyor. Bu arada İran da, zaman kazanmak için her türlü oyalama taktiklerine başvurmaktan geri kalmıyor.
Avantajlı durum
Türk diplomasisinin şimdi tıkanmış görünen bu sorunu çözümlemek için ne yapabileceği sorusu kadar, Türkiye’nin ilgili taraflar üzerinde ne kadar etkili olduğunu da sormak gerek. Örneğin İran Türkiye’nin tavsiyelerini veya telkinlerini ne kadar dinler?
Dışişleri Bakanı Davutoğlu başta olmak üzere Türk yetkililer, İran’la uluslararası camia arasında bir uzlaşma sağlanması konusunda Türkiye’nin çok avantajlı (ve şu anda belki de en müsait) durumda olduğu kanısındalar.
Gerçekten yabancı diplomatlar da Türkiye’nin bu meselede en uygun “iletişim kanalları”na ve “etkileşim kapasitesi”ne sahip bir ülke durumunda olduğunu belirtiyorlar. İlgili tarafların Türkiye’ye bu konuda güvenmeleri ve onun araya girmesini arzu etmeleri de bunun bir göstergesi.
Kuşkusuz bu özellikler, Türkiye’nin üstlendiği misyonun mutlaka başarıyla sonuçlanacağını garanti etmez. Sonuç alınmazsa herhalde Türkiye’nin kaybedeceği bir şey olmaz. Eğer gerçekten bu çabalar başarıyla sonuçlanırsa, Türkiye müstesna bir bölgesel aktör olduğunu kanıtlamış olacaktır.
Sami Kohen / Milliyet
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle