Plastik adamın Oscar sırrı!

0 0 0000 00:00 tsi
Küresel söylemli çıkışlara şüpheli bakmak gerekiyor.. Zira her defasında başı yanan ‘gelişmekte olan ülkeler’ oluyor! Al Gore’un Oscarlı filmi ‘Uygunsuz Gerçek’in neden şimdi ortaya çıktığını sormak da gerekiyor.. O

Hakkı teslim açısından baştan söylemek icap ediyor ki, sevin sevmeyin, Beyaz Saray’da iktidar yüzü görmüş tüm ‘eküri’ler içerisinde en “yakışıklı düo” Clinton-Gore ikilisiydi.

Gerçi sonraki Lewinsky olayında Clinton’ın biraz ala-turca olduğu ortaya çıktı ama yine de onu çok sevmiştik. Eh.. Gore da tamamdı ama.. Bize biraz ‘suni’ geldi. Hem Amerikan elitini daha fazla temsil ediyordu hem de öyle savaş-petrol vs türünden netameli işlere girmiyordu.

Entelektüel bir adamdı ve bu “yeşil” işlerden, açıkça cevre duyarlığından daha çok haz ediyordu. Suni Al, ‘naturel’ çıkmıştı. Sonra film koptu.

Kıyoto neye kıyıyor?..

Kıyıto anlaşması ülkeleri genel çerçevede duyarlılığa çağıran bir metin. Esasen bir yaptırımı da yok. Ama “şekli şart” görülüyor. Türkiye de tıpkı Amerika gibi su anlaşmayı imzalamayan ülkelerden.. Fakat gerekçeler farklı. ABD ‘mealen’, ‘ben dünyayı en çok kirleten ülkeyim, şimdi bunu kesersem ABD’yi ABD yapan tüm ‘zevkli’ işlerden ve enerji üretmekten imtina etmem gerekir’ diyor.

Türkiye ise tersini.. ‘Ben daha kirletemedim ki, sen nükleer enerji, plastik, kimyasal, biyolojik açıdan, gelişeceğim diyerek dünyanın hakkını verdin. Ama biz daha gelişmedik, nükleer santralimiz bile’ diyor. Kimin haklı olduğuna karar vermek imkansız.

İşte kendi zamanında nedense bu belgeyi imzalamayan Gore, bir yandan sevgili zevcesini medya önünde uzun uzun öpücüklere boğarken bir yandan tüm kürenin ahalisini bu duyarlılığa davet ediyor… İyi de.. Bizatihi tüm Amerikan cemiyet hayatından, hükümetten, elbette ilgili sivil toplum örgütlerinden, nihayet Oscar amcadan da destek olan Gore, neden birden celallenmiş durumda?

Kuşkusuz her zengin ve entelektüel Amerikalı’nın hobisi olmak lazım!. Da, iş küresel taleplere gelip dayanınca ucu bize kadar dokunuyor.

Al Gore’un sırrı…

Oscar gecesi ödülünü almaya gelirken az daha ağızından kaçıracağı, hatta beraber podyuma yürüdüğü sunuculara “söyleyeyim söyleyeyim mi”diye bahsettiği sırra gelince. Aslında bu sır bir Amerikan fenomenine dayanıyor.

Yayggın iddia ve yoğun araştırmaların sonuçları şu ki, uzaylıların özellikle dünyadan kaçırdığı insanlara-ki binlerce örnektir-en çok ikaz ettikleri konu, dünyanın gittikçe yaşanmaz bir yer haline geldiği ve insaonoğlunun süratle bu meselenin üzerine gitmesi. Zira uzaylı bilim adamları diyor ki, tahmin ettiğinizden çok daha kötü bir sona doğru gidiyorsunuz. Şimdi bu yaklaşım bizim kadar size de ‘saçma’ gelebilir. Ancak mesele şu mi bu konudaki literatür inanılır gibi değil. Bunlar üzerine yazılmış sayısız kitap, çekilmiş sayısız belgesel ve yine sayısız bilimsel-örneklerle oluşturulmuş akademik çalışmalar bulunuyor.

Örneğin yüzlerce “kaçırılma vakası mağduru”nun hipnozdan geçirildiği kalın çalışmalar bunlardan. İşte bu bu birikimden ortaya çıkan sonuçlardan biri de-gerçek ya da değil-yabancı yaşam formlarının yüksek “çevre duyarlılılığı” göstermeleri. İnsanoğluna sürekli nasihat etmelerinin sebebi bu.

Sahte insan…

Bu eğlenceli ve fakat aynı derecede meraklıların büyük dikkat gösterdiği bağlantılı konulardan biri de, uzaylıların bu bilinci ve pratik uygulamaları hayata geçirebilmek için-elbette insanoğlunun duyarsızlığı yüzünden-araya “pozitif casuslarını” soktuğu iddiası. İşte bunlardan biri de, kuşkusuz “üçüncü cinsle yakın ilişkiler” kurmak konusunu fanatizme yükseltenler için Al Gore.. Keyfiyet okura ait.
www.iyibilgi.com

Bu haber 369 defa okundu.