faşizmi sizin kadar iyi bilmeyiz! | " /> faşizmi sizin kadar iyi bilmeyiz! | "/>

En Sıcak Konular

Biz faşizmi sizin kadar iyi bilmeyiz!

9 Şubat 2010 12:09 tsi
Biz faşizmi sizin kadar iyi bilmeyiz! AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye sert çıktı!

Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yanıt verdi. Herkesin ve her kurumun Türkiye'nin çıkarını, geleceğini, menfaatini düşünmek zorunda olduğunu belirten Erdoğan, millete hesap verme derdi olmayanların, milletin menfaatini gözardı etme lüksüne sahip olamayacaklarını kaydetti.

Erdoğan, herkesin millet adına yetki kullandığını ifade ederek, statükocu anlayışın TBMM çatısı altında sahiplenilmiş olmasını eleştirdi ve bu anlayışı ''vahim'' olarak nitelendirdi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Siyasetin bir üslubu, geleneği, kültürü, bir seviyesi vardır. İnternetten görüntü indirip, bunu benimle, benim eşimle, benim milletimin Peygamberiyle istihza için, alay için, dalga geçmek için kullanmak; edep dışıdır, terbiye dışıdır, izan ve insaf dışıdır. Biz Sayın Bahçeli ve arkadaşlarıyla ilgili İnternette ne tür hezeyanların dolaştığını görüyoruz, bunu da iyi biliyoruz. Ama bunları alıp belden aşağı vururcasına Meclis kürsüsüne taşımak, bizim terbiye anlayışımızla, bizim siyaset geleneğimizle, bizim kültürümüzle ve inancımızla asla bağdaşmaz. Hele hele bu alaycı tutumun ülkemizde bir çok hanım kardeşimizin başına gelmiş yanlış bur uygulamayı destekler nitelikte gündeme getirilmiş olması, ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken bir tavırdır''

-''DENSİZ BİR YAKLAŞIM...''-

MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin grup konuşmasına işaret eden Erdoğan, ''Bugünkü konuşmaya baktığınız zaman, AK Parti'yi haçlı ordularına benzetecek kadar densiz bir yaklaşım...Ne demek bu ya? Yani, bu çatının altında, bu ülkede demokrasi mücadelesi veren, bu milletin oylarıyla iktidara gelmiş olan bir partiyi sen nasıl böyle çirkin benzetmeyle ortaya koyar, ifade edersin?'' dedi.

Teşbihin hata kabul etmeyeceğini kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Sağ olsun, eline metre almış, 'bundan böyle Ak Parti'liler bizim sıralarımıza bir metreden fazla yaklaşamazlar, yaklaşırlarsa görürler.' Bunun şöyle tıp dünyasında karşılığı nedir, onu bilemem. Onu artık tıp dünyasındaki ilgililere havale ediyorum. Bu nasıl demokrasi anlayışı? Bu nasıl fikir ve düşünce özgürlüğünden yana olmak? Daha fazlasını söylemeye gerek yok zaten. Hani bunlar demokrasiyi savunacaktı? Hani siz milletin maneviyatını en üst seviyede önemsiyordunuz? Hani, nerede? Bu maneviyata sahip çıkmak, bu mu milliyetçilik? Hem bizden, hem de aziz milletimizden özür dilemek yerine, zeytinyağı gibi üste çıkarak özür beklediklerini ifade ediyorlar. Bu da yetmiyor, tehdit ediyorlar.

Sayın Bahçeli, benim faşizmi bilmediğimi ifade ediyor. Evet, Sayın Bahçeli, biz faşizmi sizin kadar iyi bilmeyiz. Çünkü faşizm ile bir ilişkimiz, bir bağlantımız yok. Siz ne olur şunu bir anlatın, faşizmin özelliklerini bir açıklayın da biz de sizin nasıl bir zihniyete sahip olduğunuzu daha iyi anlayalım. Gerçi yaptığınız yazılı açıklamalarda, savurduğunuz tehditlerden, ettiğiniz hakaretlerden, sergilediğiniz kavgacı anlayıştan tahmin edebiliyoruz. Çünkü siz hem teorisyenisiniz, hem bu işin pratisyenisiniz. Bu özelliğiniz var. Ancak açıklayın da milletimiz bunu daha iyi görsün. Bu ülkede milliyetçilik adı altında nasıl kafatasçılığı yapıldığını, otoriter anlayışların, dayatmacı, kavgacı yöntemlerin nasıl sergilendiğini milletimiz daha iyi anlasın. Hamasetle, tahriklerle, tehditlerle ortaya koyduğunuz şeyler, siyasi zihniyetinizi yansıtıyor. Gerçi bazı gazeteciler, 'Ciddiye almadığımız için bu saçmalıklara cevap vermiyoruz' diyorlar, ama biz adam aldırma da geç diyemiyoruz. Mecliste grubu bulunan bir partiyi görmezden gelmek, ciddiye almamak istemiyoruz. Ama bu üslubunuz, bu söylemleriniz devam ederse, kusura bakmayın biz de sizi ciddiye almayız. Türk siyasetini bu seviyeye düşürmeyiz.''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eğitimde, 7 yılda tarihi nitelikte yatırımlara imza attıklarını belirterek, ''Kamunun AR-GE'ye ayırdığı bütçe, 2002 yılında sadece ve sadece 57,7 milyon TL idi. Biz, bu miktarı 2 milyar TL'ye çıkardık. Yani tam yüzde 3 bin 411 oranında artış sağladık'' dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, hafta sonu ve dün yaptığı açılışlar hakkında bilgi verdi.

2009-2010 eğitim öğretim yılının ikinci yarısının eğitim camiası için başarılarla dolu geçmesini dileyen Erdoğan, Hükümetleri döneminde eğitime yaptıkları yatırımları anlattı.

Eğitimi, sağlık, emniyet ve adaletle birlikte Hükümetlerinin en öncelikli ele alan olduğunu belirten Erdoğan, 7 yılda tarihi nitelikte yatırımlara imza attıklarını söyledi. Yatırımlarla ilgili açıkladığı rakamların vatandaşlara anlatılmasını da isteyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''2002 yılında o dönemin Hükümeti, Milli Eğitime bütçeden 7,5 miyar TL ayırmıştı. Biz, bu miktarı her yıl kademeli olarak artırdık. 2005 yılından itibaren Cumhuriyet tarihimizde ilk kez Milli Eğitime ayrılan pay diğer tüm kalemlerin önüne geçti ve ilk sırada yer aldı. 2010 yılında Milli Eğitime ayırdığımız bütçe, 2002 yılına göre yüzde 278 oranında arttı ve 28.24 milyar TL oldu.

Yükseöğretim bütçesi 2,5 milyar TL idi. Yüzde 275 oranında artırdık, 2010 yılında 9,3 milyar TL bütçeden pay ayırdık.

YURTKUR bütçesi sadece 494 milyon TL iken onu da yüzde 456 oranında artırdık ve 2,7 milyar TL'ye yükselttik.

Kamunun AR-GE'ye ayırdığı bütçe, 2002 yılında sadece ve sadece 57,7 milyon TL idi. Biz, bu miktarı 2 milyar TL'ye çıkardık. Yani tam yüzde 3 bin 411 oranında artış sağladık. Üniversite AR-GE bütçesi 86,6 milyon TL iken buna da 480 milyon TL'ye çıkardık. Yani yüzde 3 bin 299 oranında artış yaptık. Bakın, ben resmi rakamlar açıklıyorum. Hayali rakamlar değil. Buradan hareketle siz değerli arkadaşlarımın bunları, tüm kamuya duyurması lazım.

Okullaşma oranlarında, okul ve sınıf başına düşen öğrenci sayılarında önemli değişiklikler oldu. Öğretmen başına öğrenci sayısı, 2002-2003 öğretim yılında ilköğretimde 28 iken bunu 23'e kadar çektik. Derslik başına düşen öğrenci sayısında hedefimiz, 2012-2013 öğretim yılında 30 öğrenciydi. Ama bu hedefi, biz şu anda yakalamış bulunuyoruz. Hatta bu hedefi aştık. Geçen yıl itibarıyla Türkiye ortalamasında 29 öğrenci rakamına ulaşmış bulunuyoruz.''

-OKUL SAYILARI-

Başbakan Erdoğan, 7 yılda 6 bin 55'i kamu, 1390'ı hayırseverler eliyle olmak üzere toplam 7 bin 445 yeni okulu Türkiye'ye kazandırdıkları kaydederek, yine bu süreçte 142 bin 634 dersliğin yapımını tamamlayarak hizmete açtıklarını bildirdi.

Milli Eğitim Bakanları Hüseyin Çelik ve Nimet Çubukçu'ya teşekkür eden Erdoğan, bakanların bu süreci farklı bir heyecanla takip ettiklerini anlattı.

Erdoğan, son 7 yılda öğrencilere ücretsiz 1 milyara yakın kitap dağıttıklarını, yine bu dönemde 8 derslik ve üzeri okullara bilişim teknolojisi sınıfları kurduklarını hatırlattı. Erdoğan, 29 bin 428 bilişim teknolojisi sınıfının faaliyette olduğuna dikkati çekerek, 7 yılda okullara 739 bin bilgisayar kazandırdıklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, aynı dönemde 228 bin öğretmen ataması yaptıklarını, buna ek olarak usta öğretici, bilgisayar öğreticisi, dil öğreticisi gibi branşlara 241 bin kişiyi istihdam ettiklerini kaydetti.

-GREENPACE EYLEMİ-

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının bu bölümünde, salonda bulunan 2 Greenpace üyesi pankart açarak nükleer santralların yapımını protesto etti. Gazetecilerin eylemcilerin arkasından gitmek istemesi üzerine Başbakan Erdoğan, ''Medya mensubu arkadaşlarım hiç durmasınlar, hemen gitsinler. Açın kapıları, açın... hemen gitsinler... Açın kapıları, açın gitsinler'' dedi.

Erdoğan'ın sözleri üzerine salondaki izleyiciler, alkışlar eşliğinde ''Türkiye seninle gurur duyuyor'' diye slogan attı.

''Ülkemizin meselelerini takip edenler, bizimle beraber takip ediyorlar zaten. Ama gayri ciddi olanları takip etmek isteyenlere kapıları açın, gitsinler. Serbest bırakın'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bizim ciddi meselelerle işimiz var. Bizim, ülkemizin kalkınmasıyla işimiz var. Affedersiniz, elinde iki tane paçavrayla gelecek ve Türkiye'nin nükleer enerjiden istifade etmesini provoke etmeye gayret edenlere biz bu ülkede prim vermeyiz. Bunun adımlarını atacağız, atıyoruz. Bunların yaptıkları, ülkenin enerji ihtiyacının karşılanması, şu, bu falan değil. Bildiklerinden de değil. Birileri ellerine iki tane paçavra tutuşturuyor, onunla beraber buraya kadar girebiliyor. Bunlar ne getirir, ne götürür... Bunların hesabını, araştırmasını bildiklerinden değil. Bunlar üzüntü vericidir. Tabii ki bunlara üzülüyoruz. Ama medyanın da buna çanak tutmasını anlamıyoruz.''

-EĞİTİME DEVAM-

Eğitimle ilgili konuşmasına geri dönen Başbakan Erdoğan, iktidarları döneminde eğitimde çalışanların ücretlerini iyileştirdiklerini söyledi.

Erdoğan, 41'i devlet, 22'si vakıf olmak üzere 63 yeni üniversite kurduklarını belirterek, ''Ben neye üzülüyorum biliyor musunuz? Zaman zaman bakıyorsunuz, kariyeri olan, önünde Prof. yazısı olan bazı zevat, diyor ki 'her ile niye üniversite?' Bunun bir sosyolojik değerlendirmesini yaparak, bu ifadeyi kullandıklarını zannetmiyorum. Böyle bir dertleri olduğunu da zannetmiyorum'' diye konuştu.

Van, Hakkari, Muş, Ardahan, Kars, Rize, Artvin'deki yavruların üniversite okumak için İstanbul ve Ankara'ya gitme imkanı bulunup bulunmadığı sorusunu yönelten Erdoğan, şunları söyledi:

''Bunun hesabını yapmıyor. Oradaki yavrularımız bu imkanlardan mahrum olduğu için üniversite eğitimlerinden mahrum olduklarını düşünebiliyorlar mı? 'Efendim, yurt yaparsın oraya gider...' Biz gelene kadar Türkiye'de yurtlar noktasındaki açığı hiç araştırdın mı hoca efendi? O da bizimle kapanıyor. Gereği yokmuş, kusura bakma... İşte o dil, bizim dilimiz, siyasetçinin dili. İşte biz bunu yakaladık, 81 vilayetimizin 81'ine de üniversitelerimizi yaptık.

Osmaniye'de yetkililerle yaptığımız görüşmede aynen şu ifadeyi kullandılar: ''Başbakanım burada bir Korkut Ata Üniversitesinin açılması bile Osmaniye'nin havasını değiştirdi.' Osmaniye'nin havasını... Bizden önce gelenler niye yapmadılar üniversiteyi? Niye bu üniversiteyi kuramadılar? Onlar lafını yaptı, biz icraatını yaptık. Bu üniversiteler oralardaki gerek entelektüel yapıyı değiştiriyor, gerek oradaki ekonomik hayata farklılık kazandırıyor, gerekse illerimizin sosyal barışına katkıda bulunuyor. Ve bu bir kaynaşmayı getiriyor. Ayrımcılığı, bu ortadan kaldırıyor. O yüzden bu üniversitelerin açılması dönemimizin iftihar vesilesidir.''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ülkemiz dünya genelinde adaleti, barışı, hukuku savunacak, vizeleri ortadan kaldıracak, mayınlı arazileri temizleyecek ama siz hala beli kesimlere, belli okullara, belli gelir gruplarına üniversiteye girişte engeller çıkartacaksınız. Yoksa Başbakan meslek lisesi mezunu, imam hatip mezunu olduğu için mi bunları yapıyorsunuz? Çok çirkin bir şey. Böyle bir yaklaşım olmaz'' dedi.

Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, yüksek lisans yapan öğrencilere kendilerinden önceki koalisyon Hükümeti döneminde 90 lira verilirken, şu anda 400 lira verdiklerini anlattı. ''AK Parti farklılığı bu...Peki doktora yapan öğrencilere ne veriyorlardı beyefendiler? Hani bol keseden atıyorlar ya...Sayın Baykal da atıp tutuyor. Biraz sonra geleceğim ona da. 135 lira...Biz şu an 600 lira burs veriyoruz. 135 lira nire, 600 lira nire?'' diyen Erdoğan, eğitimi ilgilendiren her alanda geçmişle kıyas kabul etmeyecek ölçüde iyileştirmeler sağladıklarını ve büyük yatırımlar gerçekleştirdiklerini kaydetti.

Türkiye'nin orta ve uzun vadede çehresini de kaderini de gelecek vizyonununu da köklü şekilde değiştirecek yatırımların eğitime yapılanlar olduğunu anlattı. Büyüyen ekonomiye can suyu verecek, güçlü, itibarlı dış politikayı kalıcı kılacak yatırımların da eğitime yapılan yatırımlar olduğunu belirten Erdoğan, ''Demokrasiyi güçlendirecek, standartlarını çok daha yükseğe çekecek yatırımlar da bu yatırımlardır. İyi eğitim almış, bilgisayarı çok iyi kullanan, dünyayı takip eden ve gelişmeleri okuyabilen bir nesil bu ülkede artık antidemokratik hiçbir girişime boyun eğmeyecek, hiçbir hukuk dışılığa tahammül etmeyecek, seviyeli bir siyaseti Türkiye'nin değişmez vasfı haline getirecektir'' diye konuştu.

-''HALA KILIK KIYAFET TARTIŞMALARI...''-

Eğitimi dar kalıplardan, skolastik düşünceden, kör ideolojilerden, kısır çekişmelerden mutlaka arındırılmasını istediklerine işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bugün Türkiye'nin üniversitelerinin şekil tartışmalarıyla, kılık-kıyafet tartışmalarıyla, sakal-bıyık tartışmalarıyla anılmasını, açık söylüyorum, Türkiye'de üniversitelerimize için çok büyük bir haksızlık olarak görüyorum. Dünyanını 17. büyük ekonomisi konumuna yükselmiş bir ekonominin meslek liselerini tamamen ideolojik bir bakış açısıyla ötelemesini, üvey evlat muamelesi yaparak dışlamasını, bu ülkenin geleceğine vurulmuş acımasız bir darbe olarak görüyorum. Ülkemiz BM Güvenlik Konseyi'ne üye olacak, bu seviyelere yükselecek ama siz okulların üniversiteye girişlerinde ayrımcılık yapacaksınız. Ülkemiz AB ile müzakereleri yürüten bir konuma ulaşacak ama siz hala meslek liselerini tartışma konusu yapacaksınız. Yani yoksa Başbakan meslek lisesi mezunu, imam hatip mezunu olduğu için mi bunları yapıyorsunuz? Çok çirkin bir şey. Böyle bir yaklaşım olmaz. Ülkemizin milletvekilleri büyük çaba ve gayretle, AKPM Başkanlığına AK Parti'li Antalya milletvekili seçilecek, siz hala katsayıyı konuşuyor olacaksınız. Bu ülkenin muhalefeti, bir Türkün oraya başkan seçilmesini hazmedemeyecek kadar kin ve nefreti taşıyor ve bunun dalgalarını başka yerlerde görüyoruz.

Ülkemiz dünya genelinde adaleti, barışı, hukuku savunacak, vizeleri ortadan kaldıracak, mayınlı arazileri temizleyecek ama siz hala beli kesimlere, belli okullara, belli gelir gruplarına üniversiteye girişte engeller çıkartacaksınız. Bunun ne evrensel hukuk değerleriyle örtüşen bir yanı vardır, ne çağdaş dünyanın normlarıyla örtüşen bir yanı vardır, ne Türkiye'nin gerçekleri ve ihtiyaçlarıyla örtüşen bir yanı vardır. Bu akla da mantığa da vicdana da aykırıdır. Ve her şeyden önce bu ülkeye, bu millete, bu milletin evlatlarına haksızlıktır. Bu Hükümet milleten aldığı yetkiyle, milletin iradesi doğrultusunda ülkeyi muasır medeniyetler düzeyine taşırken, birilerinin çıkıp tamamen geri kalmış bir anlayışla, bu ülkenin paçasından çekiştirmesi ülkenin hızını kesmesi, ülkeyi geriliğe mahkum etmeye çalışması anlaşılır bir durum değildir, asla da olamaz. Engel, sorun, kriz çıkaran bir zihniyetin bu ülkeye, bu millete ne faydası olabilir? Her zaman değişime direnen, sürekli gelişime ayak direyen, sürekli ileriye doğru atılan her adıma engel olmaya çalışan bir yaklaşımın Türkiye'ye ne gibi bir faydası olabilir. ''

-''HÜKÜMET GAZA BASACAK, BİRİLERİ FRENE BASACAK''-

Dünya, Türkiye ve toplumun değiştiğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

''Ama bazı anlayışlar, tarihin karanlıklarından bir türlü çıkamıyor. Türkiye kalkınacaksa, büyüyecekse, muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkacaksa, bu topyekün bir mücadeleyle olabilir. Hükümet gaza basacak, birileri frene basacak. Hükümet ileriye atılacak, birileri geriye doğru çekecek. Hükümet yatırım yapacak, hizmet edecek, çalışacak, didinecek, koşacak, birileri çukur kazacak, engel çıkaracak, mayın döşeyecek. Kusura bakmayın. Birileri Türkiye'yi düşünmüyor, milletin menfaatlerini hesaba katmıyor, ülkemizin geleceğine yönelik sorumluluk hissetmiyor olabilir. Ancak biz aşkla, sevdayla, sorumluluk duygusuyla çalışmaya çabalamaya devam edeceğiz. Engel çıkaranlara da diyeceğiz ki; 'gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz.'

Türkiye'nin geleceği, Türkiye'nin ulusal menfaatleri sadece Hükümetin sorumluluğunda değildir. Yasama da yargı da yürütme de medya ve sivil toplum da bu süreçte yapıcı rol oynamalıdır. Engel olunan, köstek olunan AK Parti iktidarı değildir, bilesiniz ki Türkiye'dir.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz başkalarının yaptığı gibi geri çekilmedik, şapkayı alıp gitmedik, mazeretler sunmadık. Nerede aksaklık varsa kararlılıkla, cesaretle üzerine gittik. Yeri zamanı geldikçe üzerine de gitmeye devam edeceğiz'' dedi.

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, yapılan yanlışlardan dolayı yüreği sızlaması gerekenlerin, meseleyi kişiselleştirmek suretiyle başka bir yöne çekmenin gayreti içinde olduğunu kaydetti.

''Onlar siyaseti, kişisel öfkelerinin intikam merci olarak görebilirler. Onların siyasetteki kavgası, davaları, kişisel bir mücadele olabilir'' diyen Erdoğan, siyasete kişisel hırslarını tatmin etmek için girmediklerini, siyaseti kendilerine menfaat temin etmek üzere yapmadıklarını, asla da yapmayacaklarını dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, ''Bizim güttüğümüz dava, milletin davasıdır. Biz, 'sen, ben' kavgası içinde değiliz. Bizim kavgamız, demokrasi kavgasıdır, milletimizin hak ettiği imkanlara kavuşması kavgasıdır. AK Parti'nin yürüttüğü mücadele ucuz, kişisel mücadele değildir. Millet adına, milletle beraber omuz omuza verilen ulvi bir mücadeledir'' dedi. Erdoğan, şunları kaydetti:

''Biz mağdur rolü yapmıyoruz. Mağdur edebiyatı yapmıyoruz. Bizim milletimizle kurduğumuz samimi iletişimi bu yönde algılayanlar milletle hiçbir alışverişi olmayanlardır. Biz nasıl ki yetkiyi milletimizden aldıysak, bizim yegane şikayet mercimiz de bizzat milletin ta kendisidir. Evet, yapılan haksızlıkları en büyük seda ile dile getireceğiz. Ama hiçbir haksızlığa boyun eğmek, elimizi kolumuzu bağlayarak sineye çekmek de bizim siyasetimizde yer bulmamıştır, bulamamıştır. Biz, başkalarının yaptığı gibi geri çekilmedik, şapkayı alıp gitmedik, mazeretler sunmadık. Nerede aksaklık varsa kararlılıkla, cesaretle üzerine gittik. Yeri zamanı geldikçe üzerine de gitmeye devam edeceğiz.''

-GEÇMİŞTE SANDIKTA YOK OLUP GİDENLERİN SEVİYESİ-

Muhalefetin her şeye karşı çıkmak, aka kara demek, AK Parti yapıyor diye yapılanları toptan reddetmek olmadığını belirten Erdoğan, ''Ama bizdeki muhalefet, AK Parti özgürlükler savunuyor diyerek yasakçı oluyor, AK Parti demokrasiyi savunuyor diyerek demokrasi karşıtlığını savunuyor, AK Parti çetelerle mücadele ediyor diye çeteci oluyor, çeteleri savunuyor. Danıştay'a saldırı olduğunda kapının önüne gidip AK Parti hükümetine veryansın edenler, o saldırganlar Silivri'de yargılanmaya başlayınca onların yanında oturmayı, onlarla aynı karede fotoğraf vermeyi tercih edecek kadar tutarsız hale geliyor'' diye konuştu. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Muhalefette en son geldikleri 'o ne veriyorsa ben 5 fazlasını veriyorum' noktasıdır. Ulaşabildikleri en üst seviye burası olmuştur. Bu seviye ise geçmişte sandıkta yok olup gidenlerin seviyesidir. Hiç mi ibret almazlar, kendilerinden öncekilerinin hatalarından hiç bir ders çıkarmazlar. Seviniyorum; Dün Altındağ'da bir fakir fukara, garip gureba evine gitmişler. Ne kadar güzel. İşte millet bunu bekliyor. Maşallah, güzel gelişmeler bunlar. Daha öğrenecekleri çok şey var ama bu günü birlik olmasın. Bundan sonra da devam etsin. Bunların popülist söylemi tutsaydı, desteksiz vaatlerde bulunma taktiği başarılı olsaydı, bugün iktidarda başkaları olurdu. Bu seviyeyi yakalamış olanların sandıkta nasıl tarihe gömüldüklerini hatırlamayacak kadar da maalesef unutkanlık içindeler. Bizim sosyal politikalarımızı, kömür, gıda, eğitim yardımlarımızı kıyasıya eleştirenler, uçuk ve hayali projelerle milletin karşısına çıkabiliyorlar. Şimdi sayın Baykal çıkmış her aileye 300 lira maaş bağlamayı vaat ediyor. Peki kaynak ne? Kaynak; bizden öncekilerin yaptığı gibi Merkez Bankasının banknot matbaası. Bunlar matematik ne bilmiyorlar. Milletin aklıyla dalga geçiyorlar. Bu ülkede yüksek enflasyon, işte bu zihniyetin eseridir. Yüksek faiz, bu siyaset tarzının eseridir. Bu millet, bu vaatlerin bedelini çok ağır ödedi ve bu vaatlere artık karnı tok. Ne diyor; 'gelin önümüzdeki seçimde bize ödünç oy verin.' Bak, bak, bak. Sayın Baykal bu millet inandığına, güvendiğine, itimat ettiğine borç verir. Senin itimat edilir yanın yok ki. Bu ülkede iki anahtarı ellerinde salladılar. 'Bir araba bir ev' dediler. Her mahalleye bir milyoner, hatta trilyoner sözü verdiler. Her çiftçiye traktör vaadinde bulundular. 'Mazotu bir liraya indireceğim' diyen de çıktı, her ev hanımına beş yüz lira veren, asgari ücreti 2 bin liraya yükselten de çıktı. 'Elektriği, suyu, doğal gazı bedava dağıtacağım, yoksulluğu yasaklayacağım' diyen de çıktı. Ama şimdi bak Türkiye'de değil. Kaçıp gittiler. Tablo bu. Daha da ileriye gidip 'Boğaz Köprüsüne otobüs durağı yapacağım, şehre ırmak getireceğim, saat kulesini taşıyacağım, salça fabrikası kurup işsizliği bitireceğim, ofsaytı kaldıracağım, deniz getireceğim' diyenler de çıktı. Bütün bunları söyleyenler şimdi emekliliklerinin tadını çıkarıyor. Millet de onları müstehzi bir edayla yad ediyor.''

''Sayın Baykal iktidarın yolunun milletle diyalogdan geçtiğini anladı ama bunu da maalesef yanlış anladı'' diyen Başbakan Erdoğan, Baykal'ın ''30 yıl öncesinin popülist siyaset tarzını benimseyerek mesafe kat edeceği yanılgısı içinde'' olduğunu dile getirdi.

Erdoğan, ''Bu millet rüşvet gibi vaatlerle senin arkandan gelmez. Sen bu milletin değerleriyle barışmazsan, milletin hatırını sormazsan, sofrasına oturup çorbasını paylaşmazsan, milletle aynı dili konuşmazsan bu millet sana itibar etmez'' diye konuştu. Erdoğan, şunları kaydetti:

''Kendi arkadaşlarınız söylüyor; 'Sol halktan koptu, varoşlardan koptu, milletle bağını kesti.' İşte dün denemeyi yaptılar Altındağ'da, bir eve gittiler. Siz, bu milletin gerçek gündemini bilmezseniz, milletin duygu dünyasını paylaşmazsanız, bu millet size iktidar şansı tanımaz. Tabi biz Baykal'ın hırçınlığını anlıyoruz. Sayın Baykal'ın yaşı artık kemale erdi. Kemalden de tabi öte. Böyle bir durum var. Bu seçimde de iktidara ulaşamazsa, jübilesini müzmin bir muhalefet olarak yapacak.

Sayın Baykal'a Bahçeli'ye de buradan bir hususu hatırlatmakta fayda görüyorum; Seçimler zamanında yapılacak. Bu ülke yıllar sonra elde ettiği istikrarı, erken seçimlere feda etmeyecek. Zamanından önce seçim yaparak biz bu ülkeye de millete de bedel ödetmeyeceğiz. Onun için sayın Baykal da sayın Bahçeli de kendilerini yormasınlar, popülist söylemlerini, uçuk vaatlerini de seçim sürecine bıraksınlar. Yoksa seçime kadar bunlar eskir.''

-BÜYÜME 2010'DA DA İVME KAZANACAK-

Başbakan Erdoğan, ''Sayın Baykal'ın ve Sayın Bahçeli'nin gündeminde bu tür konular pek yok'' diyerek, konuşmasında, küresel finans krizinden çıkış ve ekonomik toparlanma üzerinde de durdu.

Son aylarda çok sevindirici sinyaller almaya başladıklarını belirten Erdoğan, 2009'un 2. yarısından itibaren büyümenin pozitif yönde seyrettiğinin görüldüğünü, 2010'da bu büyümenin daha da ivme kazanacağını değerlendirdiklerini belirtti.

Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Tüm dünyada olduğundan daha fazla bir oranda, Türkiye'de ihracat, yükselme eğilimini sürdürüyor. Dün itibariyle Aralık ayı sanayi üretim endeksi açıklandı. Bu resmi rakamdır; orada da gerçekten sevindirici bir ilerleme kaydediyoruz. 2009 yılı Aralık ayı sanayi üretim endeksi, 2008 yılı Aralık ayına göre yüzde 25,2 bir önceki aya göre de yüzde 8,7 oranında artmıştır. Otomobil satışlarında krize rağmen artış devam ediyor. Bu yılın ocak ayında, geçen yılın ocak ayı ile hemen hemen aynı oranda satış gerçekleşti, 12 bin 594 otomobil satışı yapıldı. Binek ve ticari araç toplam satışı 2009 Ocak ayında 19 bin 606 idi, bu yılın Ocak ayında ise sayı 20 bin 95 olarak gerçekleşti.

Dün, ekonomiden sorumlu bakan arkadaşımız çok önemli bazı verileri kamuoyu ile paylaştı. Bildiğiniz gibi 2009 yılı Temmuz ayında küresel krize karşı bir önlem olarak, yeni yatırım teşvik sistemini uygulamaya koymuştuk. 6 aylık süreçte sistemin son derece başarılı sonuçlar verdiğini gördük. 2009 yılının Temmuz ayından Aralık sonuna kadar, bin 523 adet teşvik belgesi düzenlendi. Teşvik belgeleri kapsamında öngörülen sabit sermaye yatırımlarının tutarı 22,5 milyar liradır. Bu yatırımların yüzde 34'ü 1. bölgeyi, yani ağırlıklı olarak batıyı tercih ederken, geriye kalan yüzde 66'sı daha az gelişmiş, 2.3.4. bölgeleri tercih etti. 4. bölge olarak adlandırdığımız Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu, Doğu ve Orta Karadeniz illerimizde bu teşvik sayesinde yaklaşık 2,5 milyar liralık bir yatırım öngörülüyor. Ben bu yatırımların en kısa sürede gerçeğe dönüşmesini temenni ediyorum. Özellikle az gelişmiş illerimizde teşvik sisteminin fayda sağladığını görmekten de büyük bir memnuniyet duyduğumu özellikle ifade etmek istiyorum. Bu tabi son derece, verimli ve umut verici bir gelişme. Türkiye istikrar ve güven zeminini pekiştirdikçe, yatırımlar da arkasından geliyor.''

-''BU ÜLKEDE ÇOK GÜZEL ŞEYLER OLUYOR''-

Başbakan Erdoğan, milli birlik ve kardeşlik süreci ilerledikçe ve GAP projesinde nihayete yaklaştıkça, bu bölgede yatırımların daha da artacağına yürekten inandığını söyledi.

''Kim ne derse desin; muhalefet ve medya görmese de onlar istisnai olumsuzlukları abartarak gündeme taşımanın gayreti içinde olsalar da bu ülkede çok güzel şeyler oluyor'' diyen Erdoğan, ekonomin toparlandığını ve küresel krizin etkilerinden sıyrıldığını, dış politikada da başarılı atılımların devam ettiğini kaydetti.

Demokratikleşme yolunda tarihi adımlar attıklarını ifade eden Erdoğan, ''Vakti zamanı geldikçe kademe kademe, Türkiye'yi ağırlıklarından kurtarıyor, güçlü ve büyük bir ülke olarak, emin adımlarla geleceğe yürüyoruz'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, milli birlik ve kardeşlik projesinin, ülkenin doğusunda ve batısında, güneyinde ve kuzeyinde artık çok daha iyi anlaşıldığını ve benimsendiğini ifade etti. Huzur, istikrar ve güven ortamını bozmaya çalışanların ''ellerinden geleni artlarına koymasalar da'' yapıcı ve seviyeli bir üslupla çalışmalarına devam ettiklerini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

''Aynı şekilde yolumuza devam edeceğiz. Aziz milletimiz, kimin açılıştan açılışa koştuğunu, yol ve okul yaptığını, hastane açtığını, ülkenin geleceği için adeta çırpındığını görecek; kimin bunu engellemeye çalıştığını da görecek. Milletimiz kimin karış karış ülkeyi ve dünyayı dolaştığını, ülkemizin ve milletimizin çıkarları için emek sarfettiğini; kimin Ankara'ya takılıp oradan kaos senaryoları ürettiğini görecek.

Biz dik ve sağlam duruşumuzu, yapıcı tutumuzu muhafaza edeceğiz. Mecliste ya da onun dışında Hükümetimize yönelik her türlü art niyetli girişim karşısında, milletimizin çıkarlarını savunmaya devam edeceğiz.''



Bu haber 936 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,812 µs