En Sıcak Konular

‘Artık yapma’

0 0 0000 00:00 tsi
‘Artık yapma’ Umur Talu, Ertuğrul Özkök’ten rica etti: ‘Türkiye gazetecilik tarihinin en büyük komplolarından birinin (andıç) başaktörüsün. Sağda solda tuhaf çeteler fışkırırken çıkıp ‘derin komplo filan yok’ deme.’

Sabah gazetesi köşe yazarı Umur Talu, Hürriyet Gazetesi’nden Ertuğrul Özkök’e ‘artık yapma’ dedi. Ertuğrul Özkök son günlerdeki yazısında Danıştay saldırısı ile ilgili yaptığı yorumlarda ‘saldırıda bir komplo aranmaması gerektiğini’ belirtmişti. İşte Talu’nun Özkök’ten ‘rica’sı.

Artık yapma!

En makul sıfatla; "Türkiye gazetecilik tarihinin en büyük komplolarından biri" nin baş aktörlerinden... En acınası, acımalı sıfatla ise, "Türkiye Genelkurmay tarihinin en büyük medya komplolarından biri" nin baş figüranlarından, bir bakıma kurban-cellatlarından biri... Bugün, sağda solda "tuhaf çeteler" fışkırırken çıkıp "derin komplo filan yok" demiyor mu!

Sen bir zamanlar, bir "terörist ifadesi" ne üniformalı bir andıç şebekesinin ekleyip eline tutuşturduğu isimleri, hem de meslektaşlarını filan, " fast-food andıç kuşu" çabukluğuyla manşetten "hainler" diye ilan ettiğinde... "Komplo" değil miydi? O komployu paylaşmadın mı, o komploya gelmedin mi, o komplonun komplo olmasına çanak tutmadın mı ve neden sonra "komplo" için özür dilemedin mi? Senin hislerine, tespitlerine, zekâna, algılamana, tahlil ustalığına; tuzağa düşmeme, komploya gelmeme, komploları anlama, ayırtına varma kabiliyetine, hatta isteğine neden güvenelim ki? Senin bile bir bakıma güvenilmez bulduğun bu haline, binlerce okur ile yüzlerce gazeteci neden güvenmeli ki? Gazeteni "komplo medyası", kendini "andıç kuşu" kılmışsın; gazeteciliğin bir alay ilkesini delik deşik ettirip propaganda oyuncağı olarak teslim etmişsin... Tamam bir gün özür dilemişsin ama utancından yerin dibine filan girmemişsin, insanların yüzüne bakamayacak hale gelmemişsin, yoğurdu bile üfleyerek yemeyi öğrenememişsin... Şimdi hangi fikrini, hangi teşhisini, hangi telkinini, çok sesliliğin bir parçası, bir de böyle bir bakış, belki de doğrudur filan diye saygıyla karşılayalım. Yeter e mi!

Şimdi, kuşkular, isimler, bombalar, patlayıcılar, silahlar, cinayetler, krokiler bir şekilde haber haber, foto foto gazetesine mecburen yapışırken dahi, "derin komplo yok" diyebilmiş bir medya yöneticisi... Artık sadece ayıp etmekle kalmaz... Çok ciddi tehlikelere yol açar. Bir kez daha. Belki bin beter. Çünkü, aydınlatma, anlama, ortaya çıkarma, önleme ihtiyacına karşılık... Bu ülkedeki her insanın, demokrasiye ve hukuk devletine saygılı her kişi ve kurumun; hissetsin, hissetmesin bu hayati ihtiyacına karşılık, Türkiye'nin koskocaman bir medya grubu ile çok büyük gazetesini "şal, örtü, perde, sis, bulut, duman, maske, paravana" haline sokar. Bir genel yayın yönetmeni, medya grup başkanı filan... Ortada anlaşılması, çözülmesi, bağlantılar kurulması, bağlantılarının bulunması, kimden gelirse gelsin üstüne gidilmesi gereken "cinayetler, bombalar, planlar, çeteler" filan varken, "Komplo yok işte, bana ne bana ne" gibi ya çok saf ya da pek uyanık bir tavra giriyorsa... Ya o medya grubunun kararıdır bu; vahimdir tabii. Ya ortada karar filan yok, beyefendinin tabi olduğu merciler ve durumlar vardır; yine vahimdir. Yahut kendi deyişiyle, "içinden geldiği gibi" yazıyorsa dahi, bir demokrasi, en büyük medya grubu ile gazetesinde bu kadar saflığı, çocukluğu, lagarlığı, sorumsuzluğu filan kaldıramaz. Kaldırır da, iyi bir şey değildir! Salt kendi köşesinde "içinden geldiği gibi yazmak" başka şeydir; o kafayla gazete yönetmek, tüm muhabirlerin, yazarların, haberlerin, başlıkların, bakış açılarının, odaklanmaların, takiplerin, soruların, sorgulamaların en başındaki yönetici olarak hepsini gölgelemek, çerçevelemek başka şeydir. Bu tehlikeler, Ecevit' in savunmasız halini fotoğraflayıp yayınlamaktan daha fazla gazetecilik ilgisine layık. Yapma lütfen! Hakikaten yapma! O sinsi namluların ucunda herkes olabilir; hepimiz, sen de. Artık yapma, olur mu?

Sevgili okur; bu ülkede tabii bir sürü tehlike ve ölüm odağı var. İşte yeni şehitler. Kimi komplocu cemaatler de. Lakin, bir de sözde "milli" çeteler var. Bunlar, hangi kılıkta olurlarsa olsun, üstlerine gidilmeyi, çok geç olmadan temizlenmeyi hak ediyor. Bu kadar patlayıcı, patlama, üniforma, askeri malzeme filan... Çok ciddi demokratik, sivil, hukuki ve parlamenter ve askeri, polisiye kuşku, ilgi ve didiklemeyi bekliyor. Ne demek, kimilerini asker veya lojmanda diye teslim etmemek!

iyibilgi

Bu haber 283 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,480 µs