'Harp oyunu', 28 Şubat'ın sigortası mı?

22 Ocak 2010 08:26 tsi
Cumhurbaşkanı'na 'sen' diye hitap ettikten sonra...

'Balyoz Planı' diye bir şey varmış gerçekten, ancak bu bir 'darbe planı' değil de 'plan semineri' imiş... Genelkurmay Başkanlığı'nın dün yaptığı açıklamaya göre, 'plan semineri' dış tehdide ilişkin olarak hazırlanan harekât planlarını geliştirmek ve ilgili personelin eğitimlerini sağlamak için yapılırmış. Genelkurmay Başkanlığı'nın 2003-2006 tatbikatlar programında bulunan 'Balyoz Planı' da, giderek tırmanan bir gerginlik dönemini kapsayan bir senaryo içerisinde uygulanmış.

Sağolsun, açıklama yapmakta bu defa fazla gecikmedi Genelkurmay Başkanlığı...

Açıklama 'Balyoz Planı' üzerine yazılıp çizilenleri beğenmiyor, iddiaları ciddiye alarak yorumlar yapılmasını 'toplumumuz arasında tedirginlik yaratmak isteyenlerin amacına hizmet edecek' biçiminde değerlendiriyor, ama olsun, sonuçta böyle bir planın bir grup asker tarafından hazırlandığını, üst rütbelilerin önünde tartışıldığını ve hiyerarşik yapı içerisinde onaya sunulduğunu artık biliyoruz.

Yalnız bir dakika: Açıklamada 'dış tehdide ilişkin bir plan' denildiği halde yayımlanan senaryo ve hemen ardından seminere katılan subayların yaptığı değerlendirmelerin deşifresinde 'iç düşman' kavramı sıkça geçiyor. Hazırlığı yaptıran komutan da, TV ekranında kendisini savunurken, yapılan çalışmanın 'iç düşman' algılamasıyla ilgili olduğunu söylemişti.

Senaryoda komşu ülkelerden biriyle aramızı açmayı getirecek bir ayrıntı da var; ama onu da aleyhlerine senaryo yazılan siyasi kadroyu uluslararası platformda zora düşürme amaçlı bir girişim olarak değerlendirmek mümkün.

Plan ile plan üzerine Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığı açıklama arasında bayağı derin bir çelişki var.

"Giderek tırmanan bir gerginlik dönemini kapsayan bir senaryo" diye vasıflandırılan plan Mart 2003 tarihinde yazılıp tartışılmış; yani Ak Parti'nin seçimden hükümeti tek başına kuracak bir çoğunlukla çıkmasından yalnızca dört ay sonra... O dönemde iddia edildiği gibi bir gerilim yaşanmıyordu, siyasi belirsizlik ortadan kalktığı için ortam hayli yumuşaktı. Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasaklılıktan kurtulup başbakan olmasını o yumuşamaya borçluyuz.

Şu sırada Ergenekon davasından yargılanan bir 'gazeteci', o günlerle ilgili notlarında, 'Balyoz Planı' hazırlığını yaptıran ordu komutanının, yeni hükümetle karşı karşıya geldiği ilk Yüksek Askeri Şura toplantısında, dönemin başbakanı Abdullah Gül'e "Sen" diye hitap ederek şu sözleri söylediğini kaydetmişti: "Eğer niyetiniz 28 Şubat'ın intikamını almaksa pişman olursunuz; bunun hesabını size sorarız..."

Taraf gazetesinin yayımladığı 'Balyoz Planı' 28 Şubat'ın intikamını almak istediğinden kuşkulanılan siyasi iktidara hesap sormak üzere hazırlanmış gibi geliyorsa, sebebi budur.

Haber üzerine çıkan yorumların Genelkurmay açıklamasında yerilmesi de kafa karıştırıcı. Fatih ve Bayazıt camilerinde cemaatin en kalabalık olduğu cuma günü namaz sona ermeden bomba patlatmak 'Genelkurmay Tatbikatlar Programı' içerisinde değerlendirilen 'plan semineri' senaryosunda var mıydı, yok muydu? 'Gerici' giysiler giydirilen ayakçı takımının askeri müzeye saldırtılması öngörüldü mü, öngörülmedi mi?

Varsa ve öngörüldüyse hangi 'dış düşman' değerlendirmesinin sonucu olarak? İç veya dış düşmana karşı yapılan askeri hazırlıklar ne zamandan beri bir bakanlar kurulu listesi ve hükümet programı da içeriyor?

Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, görevi üstlendikten sonra kalabalık bir gazeteci grubu önünde, karargâhının demokrasi-dışı eğilimler gösterenlere karşı müsamahasız davranacağını söylemişti. Kendisi adına yapılan son açıklama o sözle tam uyumlu değil; oysa kendisinden beklenen, 'Balyoz Planı' konusunda şimdiki dönemin ruhuna uygun bir keskinlikte tavır belirlemesi...

Bunu hâlâ bekliyoruz.

Fehmi Koru / Yeni Şafak

Bu haber 944 defa okundu.